Sosyal Medya

Gündem

AVUSTURYA’DA SEÇİM SONUÇLARI – AŞIRI SAĞ SANDIKTAN ZAFERLE ÇIKTI

yazar

Yayınlayan

on

Haber: Derya Soygül – Avusturya

29 Eylül 2024 Pazar günü Avusturya’ da parlamento seçimleri yapıldı. Aslında sonuç çok da şaşırtıcı değildi. Uzun zamandır anketlerde yükselişte olan aşırı sağcı FPÖ henüz kesinleşmeyen sonuçlara göre oyların %28’ ini almış durumda. Onu iktidardaki ÖVP %26 ve tarihteki en düşük oy oranını alan SPÖ %21 ile takip diyor. Beklenen bir sonuç daha yeşillerin oy kaybedeceği idi. Nitekim  %8 gibi bir oranda kalırlarken, NEOS bir çıkış yaparak %9,1 ile dördüncü parti olmayı başardı. Kesin sonuçların mektupla oy verenlerin de oyları sayıldıktan sonra Perşembe günü ortaya çıkacağı söyleniyor ama sonucun pek de değişeceği düşünülmüyor.

Şimdi tüm gözler Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’ e çevrilmiş durumda. Demokrasi ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığı ile bilinen Cumhurbaşkanı ilk açıklamasında sorumluluk bilinci ile hareket edeceğini, liberal demokrasi değerlerine ve hukuk devleti, insan ve azınlık hakları, bağımsız medya, Avrupa Birliği üyeliği gibi konularda ülkenin çıkarlarını düşünen partiye görev vereceğini belirtti. Bu ilk açıklama, sanki tüm bu değerleri yok sayan FPÖ’ ye görev verilmeyecek gibi algılansa da, görev verilmemesi durumunda bir sonraki seçimlerde daha büyük bir tepki ile karşılaşılmasından da kaygı duyuluyor siyasi çevrelerde.

Öte yandan parlamentoya girmeye hak kazanan diğer siyasi parti liderleri de FPÖ ile bir koalisyona girmeyeceklerini daha seçim kapmanyaları sırasında belirtmişlerdi. Bunu dün akşam kesin olmayan sonuçlardan sonra da vurguladılar. Özellikle NEOS partisinin başkanı Beate Meinl-Reisinger, FPÖ başkanı Herbert Kickl’ ın yüzüne karşı açıkça onu başbakan olarak görmek istemediğini söylemesi dikkat çekiciydi.

Tabii ilk tebrikler gelmekte gecikmedi. Kardeş parti olarak adlandırılan Alman Afd partisi başkanı ilk tebrik eden oldu. Onu Macaristan, Fransa, İtalya ve Hollanda’ dan diğer sağcı parti liderleri takip etti.

FPÖ Neden Yükselişe Geçti?

Daha önve ÖVP ile koalisyon yaptığı sırada FPÖ’ nün o sıradaki başkanı H. C. Stracher tüm ülkeyi şoka sokan İbiza skandalı denilen bir gizli video olayına karışarak hükümetin düşmesine neden olmuştu. İbiza’ da bir Rus oligarşi mensubu olduğunu iddia eden bir kadına ülkedeki önemli gazetelerin yönetimini verme planları yaparken gizli kameraya çekilmiş ve ardından parti başkanlığını ve üyeliğini de kaybetmişti. Daha sonra partinin oy oranı %19’ lara geriledi.

Ancak tüm dünyayı etkisi altına alan Covid 19 salgını sırasında yönetimde olan ÖVP ve Yeşiller(die Grünen) salgın sürecini iyi yönetemediler. Özellikle aşı zorunluluğu getirmeleri ve aşı olmayan vatandaşların restoran, iş yeri gibi pek çok yere alınmama kuralı koymaları halkı ikiye böldü. İstekleri dışında aşı olmak zorunda kalanlar veya aşı olmadıkları için pek çok haklarını gaspedilmiş olarak görenler büyük bir tepki duydu ve bunun için mevcut hükümetle hesaplaşma planları yaptılar. Aslında sağcı görüşlü olmayanlar bile FPÖ partisine yöneldi.

İkinci büyük tepki ise gittikçe artan sığınmacı sorunu. Sığınmacıların neden olduğu güvenlik olayları, günden güne çoğalmaları halkta büyük bir tepkiye yol açtı. Herbert Kickl bu iki sorunu çok iyi kullanarak sürekli ateşin altına odun attı ve tepki oylarını kazanmayı başardı. Başa geçince verdiği sözlerde durup durmayacağı belli olmaz ama keskin söylemlerinin partisinin yararına olduğu açıkça görülüyor.

Herbert Kickl dün akşamki konuşmasında halkın karar verdiğini ve hükümet kurma hakkının partisinde olduğunu belirtse de daha önce 1999’ da SPÖ en büyük oy oranını aldığı halde FPÖ’ nün ÖVP ile bir olup hükümeti kurduğu biliniyor. Eyalet seçimlerinde de geçmişte buna benzer olaylar oldu. Bu seçimler parlamento seçimi olduğu için, parlamentoda çoğunluğu sağlayan veya koaliston oluşturabilen partilerin hükümeti kurabileceği açık. Şu anda en olası görülen koalisyon modeli ÖVP, SPÖ ve NEOS. Ancak önümüzdeki günler neyi gösterecek, Cumhurbaşkanı’ nın tavrı nasıl olacak bunları bekleyip göreceğiz.

Bu arada eklemek istediğim bir konu daha var. Cumhuriyet’ in kurucusu ve yıllardır lider parti konumunda olan SPÖ’ nün oy kaybının nedeni olarak da parti içi kavgalar ve anlaşmazlıklar görülüyor. Partide Türk milletvekilleri ve siyasetçiler de var, ancak geçen seçimlerde de okuduklarımdan edindiğim izlenim Türk veya başka ülkelere mensup siyasetçiler partiye büyük oranda oy toplamalarına rağmen, stratejik noktalarda aday gösterilmemekten dolayı çok şikayetçiler. Önümüzdeki dönemlerde partideki sular durulacak mı, bunu da bekleyip göreceğiz.

Tabii yükselen sağcılık ülkedeki azınlıkları da oldukça endişelendiriyor. Zira yabancı düşmanlığı sadece sığınmacılarla kalmıyor, zamanla herkesi bir kefeye koyuyorlar. Böylece ülkede yıllardır yaşayan, çocuklarını okutan, çalışan ve vergi veren göçmenler de ziyadesiyle düşmanlıktan nasibini alıyor.

Evet, bizim yakada durumlar böyle. Olabildiğince objektif olarak sizlere sonuçları ve perde arkasını aktarmaya çalıştım. Yıllardır yaşadığım ve sevdiğim ülke için umarım en hayırlısı olur.

#Avusturya #Seçim2024 #FPÖ #ÖVP #SPÖ #NEOS #Sığınmacı #Sağcılık #Demokrasi #Cumhurbaşkanı #österreich #wien #graz #salzburg #austria #avusturyatürkleri

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

LÜBNAN ESKİ MERKEZ BANKASI BAŞKANI RİAD SALAMÉ’NİN İSVİÇRE’DEKİ GİZLİ SERVETİ ORTAYA ÇIKTI

yazar

Yayınlayan

on

By

Lübnan’ın eski Merkez Bankası Başkanı Riad Salamé, Lübnan’da kamu fonlarını kötüye kullanma ve İsviçre’deki gayrimenkul yatırımlarıyla gündeme geldi. Public Eye adlı sivil toplum kuruluşunun raporuna göre, Salamé, Batı İsviçre’deki Morges VD’de karmaşık offshore şirketler aracılığıyla mülkler satın aldı.

İsviçre’deki Şüpheli Yatırımlar
Salamé’nin İsviçre’deki gayrimenkul yatırımları, özellikle Cenevre Gölü çevresindeki iki ofis binası üzerinde yoğunlaştı. Morges VD ve Rolle VD’de bulunan bu binalardan biri 17 milyon Frank değerinde olup, büyük bir uluslararası şirkete kiralanmış durumda. Bu mülkler, Salamé tarafından offshore yapılar aracılığıyla kontrol ediliyor ve bir Cenevreli avukatın da bu ağın parçası olduğu belirtiliyor.

Para Aklama Suçlamaları
İsviçre federal savcılığı, Salamé’yi 325 milyon doların Merkez Bankası’ndan İsviçre’deki HSBC Private Bank’a aktarıldığı iddialarıyla soruşturuyor. Bu paranın, Julius Bär, Pictet ve UBS gibi bankalara yayılmasının ardından Salamé’nin imparatorluğunu genişletmek için kullanıldığı düşünülüyor.

Lübnan’daki Kriz ve Tepkiler
Salamé, Lübnan’da uzun süre ekonomik yeniden yapılandırmanın mimarı olarak övülmüş olsa da, 2019’daki ekonomik çöküşle birlikte halkın öfkesini üzerine çekti. Bu süreçte, Lübnan’daki sistematik yolsuzlukların sembolü haline geldi. ABD tarafından kara listeye alınan Salamé, Eylül 2024’te Beyrut’ta tutuklandı.

Bu gelişmeler, Lübnan’daki ekonomik krizi daha da derinleştiren bir yolsuzluk ağını ortaya çıkarırken, İsviçre’nin uluslararası para aklama vakalarındaki rolünü de sorgulatmaya başladı. Public Eye, avukatlar gibi meslek gruplarının para aklama kanunları kapsamında daha sıkı denetim altına alınması gerektiğini savunuyor.

#Lübnan #RiadSalamé #İsviçre #Yolsuzluk #Offshore #libanon ##bern #isvicre #isviçre #suisse #svizra #svizzera #switzerland #isviçreninsesi #isviçrehaberleri #schwiiz #isviçrehaberleri #zürih #basel #luzern #Zvicër #Švajcarska #Швајцар #morgesvd # رياض_سلامة # الفساد_المصرفي

# لبنانالبنكالمركزي # الأموال_المنهوبة #التهريب_المالي

Haberin Devamını Oku

Dünya

370 MİLYONDAN FAZLA KIZ ÇOCUĞU CİNSEL ŞİDDET MAĞDURU

yazar

Yayınlayan

on

By

Dünya genelinde 370 milyondan fazla kız çocuğu ve genç kadın, 18 yaşına gelmeden cinsel saldırıya uğradı ya da cinsel istismara tecavüze maruz kaldı. Bu korkunç veriler, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından Dünya Kız Çocukları Günü’nde paylaşıldı. Rapora göre, bu tür şiddetle karşılaşan kız çocuklarının sayısı, dünya genelinde her sekiz kızdan birini etkiliyor.

UNICEF’in raporu, çevrimiçi ya da sözlü cinsel taciz gibi temas içermeyen cinsel şiddet biçimlerinin de dahil edilmesi durumunda, bu sayının 650 milyona kadar çıkabileceğini ortaya koyuyor.

Sadece kız çocukları değil, erkek çocukları da cinsel şiddetin mağdurları arasında. UNICEF, 240 ila 310 milyon erkek çocuğun, yaklaşık her 11 erkekten birinin, çocukluk dönemlerinde cinsel saldırıya maruz kaldığını bildirdi. Cinsel şiddetin en çok ergenlik döneminde, özellikle 14-17 yaş arasında arttığı belirtiliyor.

Coğrafi, kültürel ve ekonomik sınırlar olmaksızın cinsel şiddet tüm dünyada yaygın. Alt Sahra Afrikası en fazla etkilenen bölge olarak öne çıkarken, burada 79 milyon kız çocuğu ve kadın cinsel şiddete uğradı. Diğer etkilenen bölgeler arasında Doğu ve Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika yer alıyor.

UNICEF’e göre, bu veriler 2010-2022 yılları arasında 120 ülkede yapılan ulusal temsili anketlerden elde edildi. Ancak, özellikle erkek çocukları ve fiziksel temas içermeyen cinsel şiddet hakkında hâlâ veri boşlukları olduğu belirtiliyor.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Çocuklara yönelik cinsel şiddet, ahlaki vicdanımızda bir leke,” diyerek bu şiddetin çocuklarda derin travmalar yarattığını ve mağdurların bu travmaları yetişkinlik döneminde de taşımaya devam ettiğini vurguladı.

#UNICEF #CinselŞiddet #DünyaKızÇocuklarıGünü #ÇocukHakları #Cinselİstismar #sexuelleübergriff #vergewaltigung #frauen

Haberin Devamını Oku

Gündem

BASEL-STADT’TA GENÇ POLİSLER BAŞKA KANTONLARA KAÇIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre medyasına göre, Basel-Stadt Kanton Polisi, son yıllarda genç polislerin erken İsviçre medyasına göre, Basel-Stadt Kanton Polisi son yıllarda genç polislerin erken ayrılma oranında ciddi bir artış yaşıyor. Eğitim masraflarının geri ödenmesi zorunluluğuna rağmen, bu ayrılmaların devam ettiği bildiriliyor.

Yüksek Ayrılma Oranı: Son on yılda, Basel-Stadt’taki polis gücünün yaklaşık %10’u, eğitim masraflarını geri ödeme zorunluluğuna rağmen görevden ayrıldı. Bu oran, komşu kantonlarla kıyaslandığında oldukça yüksek.

Eğitim Maliyetleri: Bir polis memurunun eğitimi, Basel şehrine yaklaşık 350.000 Frank’e mal oluyor. Eğitimini tamamlayan memurlar, en az dört yıl boyunca polis teşkilatında hizmet etme taahhüdü veriyor. Ancak bu süre dolmadan ayrılanlar, eğitim masraflarının bir kısmını geri ödemek zorunda kalıyor.

Çalışma Koşulları ve İş Ortamı: Genç polislerin ayrılma nedenleri arasında kötü iş ortamı ve yoğun hafta sonu görevleri öne çıkıyor. Özellikle futbol maçları ve gösterilerdeki yoğun görevler, memurlar arasında memnuniyetsizlik yaratıyor.

Diğer Kantonların İlgisi: Aargau ve Baselland gibi diğer kantonlar, Basel’den ayrılan polislerin eğitim masraflarını üstlenmeye istekli olsa da, bu kantonlar memurların gelişmesini aktif olarak teşvik etmiyor.

#Basel #PolisAyrılmaları #EğitimMasrafları #İşKoşulları #Jungpolizisten #bern #isvicre #isviçre #suisse #svizra #svizzera #switzerland #isviçreninsesi #isviçrehaberleri #schwiiz #isviçrehaberleri #zürih #basel #luzern #Zvicër #Švajcarska #Швајцар

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler