Gündem
EBEVEYNLER, ENGELLİ ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMEKTEN 8 YIL HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI: MAHKEME KARARININ ARDINDAKİ TARTIŞMALAR
Bremgarten, İsviçre – Bremgarten Bezirksgericht, 2020 yılında ağır engelli üç yaşındaki kızlarını öldüren 32 yaşındaki anne ve 34 yaşındaki babaya ( Alman Çift) sekiz yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, olayın “kasıtlı öldürme” olduğunu belirtti. Ebeveynler, çocuklarına ecstasy ilacı karıştırılmış süt verdikten sonra boğarak öldürdüklerini kabul etti.
Mahkeme, ebeveynlerin bu eylemi planladığını ve çocuğun bağımlılığını istismar ettiklerini vurguladı. Ancak, “şiddetli bir psikolojik durum” altında hareket ettiklerini savunan savunma avukatları, daha hafif bir ceza olan “totschlag” (tutku ile öldürme) talep etmişti. Bununla birlikte, mahkeme başkanı, ailenin yaşadığı derin acıya dikkat çekerek, ebeveynlerin neden yardım aramadığını sorguladı.
Kızlarının Durumu ve Ebeveynlerin Yanıtları
Kızları, serebral palsi hastalığı nedeniyle yaşamı boyunca sürekli bakıma muhtaçtı ve yutkunmakta zorluk çekiyordu. Ebeveynler, mahkemede çocuğun ölümüyle ilgili olarak, bunun kızları için en iyi çözüm olduğunu ve aynı durumu tekrar yaşayacaklarını ifade ettiler.
Savcılık ise çocuğun yaşadığı acının her anında iyileşme umudunun bulunduğunu belirtti ve ebeveynlerin çeşitli yardım tekliflerini reddettiğini savundu. Aile içindeki gözlem kayıtları, evdeki şiddet ve sert tutumların günlük yaşamın bir parçası olduğunu ortaya koydu.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Mahkeme, “Bu trajik olayda ne iyi ne de kötü var. Gerçek çok katmanlıdır” diyerek, ebeveynlerin yaşadığı “duygusal aşırı yüklenmeyi” vurguladı. Ebeveynler, hayatlarının sonuna kadar bu zor durumu kaldırmak zorunda kalacaklarını ifade ettiler.
Cezanın Geleceği ve Aile Üyeleri
Bununla birlikte, mahkeme, ebeveynlerin karar verme yetkisine sahip olmadığını ve çocuğun yaşamının değerini sorgulamak için dışarıdan yardım almaları gerektiğini belirtti. Çocuğun büyükanne ve diğer aile üyeleri de mahkeme sürecinde yer aldı, ancak büyükanne, cinayet suçlamasından beraat etti.
Bu mahkeme kararı, yaşam değerinin ne olduğu ve ebeveynlerin sorumlulukları üzerine önemli etik tartışmalara yol açtı. Cezanın kesinleşip kesinleşmeyeceği henüz belli değil; hem savcılığın hem de savunmanın temyiz hakkı bulunuyor.
#EbeveynSorumluluğu #EngelliÇocuk #İnsanHakları #EtikTartışmalar #MahkemeKararı #SerebralPalsi #AileDinamikleri #Adalet #ZorSeçimler #İsviçreHukuku #isviçre #schweiz #suisse #svizzera #switzerland #bramgarten #aargau #hägglingen #deutschespaar #almancift #almanya #deutschland
Dünya
ALMANYA’DA SIGINMACI SAYISI REKOR DÜZEYE ULAŞTI
Almanya, 2024 yılı itibarıyla sığınmacı sayısında yeni bir rekor kırdı. Ülkede yaşayan sığınmacı göçmen sayısı, son veriler doğrultusunda yaklaşık 3,5 milyona ulaşarak tarihi bir zirveye çıktı. Alman Dışişleri Merkezi Kaydı’na (Ausländerzentralregister) göre, 2024 yılının ilk yarısının sonunda Almanya’da yaklaşık 3,48 milyon mülteci yaşıyor.
Bu rakam, insani sebeplerle Almanya’da korunma talebinde bulunan tüm bireyleri kapsıyor. Yani, hem tanınmış mülteci statüsüne sahip kişiler hem de yalnızca geçici koruma veya “duldung” (gönderilmeme durumu) statüsündekiler bu sayı içinde yer alıyor.
Ukrayna’dan gelen mülteci sayısı yaklaşık 1,18 milyon iken, önemli bir kısmı da Suriye ve Afganistan’dan geliyor. 2023 sonuna göre mülteci sayısının yaklaşık 60,000 kişi artarak 1950’lerden bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı belirtildi.
Alman hükümetinin sağladığı verilere göre, 2024 ortasında 226,882 kişinin ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Bu sayının 15,760 azaldığı kaydedildi. Terk etmesi gerekenlerin dörtte üçü (yüzde 80,5) ise ülkelerindeki durum nedeniyle sınır dışı edilemiyor.
Bu durum, Almanya’daki göçmen ve mülteci politikasının yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor.
#Almanya #Sığınmacılar #Mülteciler #Göç #İnsanHakları #MülteciPolitikası #Ukrayna #Suriye #Afganistan #AlmanyaRekoru #GöçmenSayısı #Asylum #HumanRights #Deutschland #Flüchtlinge #Asyl #Migration #Menschenrechte #Flüchtlingspolitik #Ukraine #Syrien #Afghanistan #Asylrekord #Zuwanderung #Asylum #HumanRights
Dünya
LOTTO-MİLYONERİ CHİCO FERRARİSİNİ SATIYOR: BORÇLARINI KAPATMAK ZORUNDA KALDI
Haber Cemil Baysal
Kürsat Yildirim, nam-ı diğer Chico, 2022 kışında Almanya’da düzenlenen loto çekilişinde 10 milyon Euro (9,9 milyon Euro) kazanarak hayatını köklü bir şekilde değiştirdi. Ancak bu büyük serveti yönetme sürecinde zorlanmaya başladı ve borçlarını kapatmak için lüks aracı Ferrari’sini satma kararı aldı.
Loto kazandığı günlerde gösterişli bir yaşam sürmeye başlayan Chico, kazancının bir kısmını 730,000 Euro değerindeki Ferrari 488 Pista’ya yatırdı. Sosyal medya hesaplarında paylaştığı lüks hayat, onu dikkat çekici bir figür haline getirmişti. Fakat şimdi, “Araba sonunda sadece ölü bir sermaye,” diyerek aracını satmak zorunda kaldı.
Chico, elde ettiği kazancı gayrimenkul yatırımlarına yönlendirmiş ve apartman daireleri satın almak için kredi almış. Ancak bu borçları ödemekte zorlandığını belirten Chico, “Bu mantıklı olabilir ama benim için borç taşımak kabul edilemez,” ifadelerini kullandı.
Aylık giderleri yaklaşık 18,000 Frank olan Chico’nun gelirleri ise 30,100 Frank düzeyinde. Gelirinin büyük bir kısmı kira gelirlerinden ve sosyal medya faaliyetlerinden elde ediliyor.
Ferrari’sini satmanın kendisi için duygusal bir karar olduğunu vurgulayan Chico, bu aracın kendisi için özel anılar taşıdığını ancak mali durumunu düzelterek daha sağlam bir temel oluşturmayı hedeflediğini belirtti.
Chico’nun hikayesi, loto kazanmanın ardından gelen lüks hayatın getirdiği sorumlulukları ve zorlukları gözler önüne seriyor.
#Lotto #Chico #Ferrari #Borçlar #Yatırımlar #Gayrimenkul #LüksYaşam #Almanya #Finans #Kredi #YaşamTarzı #kürsatyildirim #millionen #almanya #deutschland #gurbetciler #avrupa
Dünya
İSVİÇRE’NİN ÇİN İLE SERBEST TİCARET ANLAŞMASI: İNSAN HAKLARI ENDİŞELERİ VE REFERANDUM TEHDİDİ
İsviçre, 23 Eylül’de Çin ile yeni bir serbest ticaret anlaşması için müzakerelere başlayacak. Ancak, bu süreçte insan hakları konusunun gündeme gelmemesi, özellikle Uygurlar ve Tibetliler arasında ciddi tepkilere yol açtı. Birçok aktivist, bu durumu kabul edilemez buluyor ve referandum tehdidinde bulunuyor.
On yıl önce İsviçre, Avrupa’nın ilk serbest ticaret anlaşmasını Çin ile imzalayarak önemli bir adım atmıştı. Ancak, bu anlaşmanın insan hakları ihlalleri ile ilgili sorunları da göz önünde bulundurması gerektiği eleştirileri artıyor. Ekonomi Bakanı Guy Parmelin, geçtiğimiz Temmuz ayında Çin’de yaptığı bir açıklamada, zorla çalıştırma konusunun müzakerelerde ele alınacağını belirtse de, insan hakları ihlalleri için bağlayıcı bir düzenleme yapılması öngörülmüyor.
Blick’in haberine göre; İsviçre’deki Uygur ve Tibet diasporası, hükümetin bu tavrını anlamakta zorluk çekiyor. Karma Gahler, Tibetli Gençler Derneği’nin eş başkanı, “Tibet ve Doğu Türkistan’daki insan hakları durumu herkesin malumu. Bu konuları gündeme almayan bir anlaşma, İsviçre’nin insani değerleriyle çelişiyor” diyor. Bu nedenle, Gahler ve diğer topluluklar, hükümetten müzakerelerde “kırmızı çizgi” talep eden bir dilekçe ile 14,000 imza topladılar.
İsviçre’de yaşayan Uygur sayısı oldukça az; sadece birkaç yüz kişi. Rizwana Ilham, Uygur Derneği’nin başkanı, 12 yaşında İsviçre’ye göç etti. Bugün, Uygurlar üzerindeki baskıların arttığını belirtiyor ve “On yıldır ailemle iletişim kuramadım. Durumlarının ne olduğunu bilmiyorum” diyor.
Birleşmiş Milletler, 2022 yılında yayımladığı bir raporda Xinjiang bölgesindeki ciddi insan hakları ihlallerine dikkat çekmişti. Çin hükümeti ise bu iddiaları kesin bir dille reddediyor.
İsviçre, Avrupa’daki birkaç ülkenin aksine, Çin ile olan ticaret ilişkilerini derinleştirme konusunda kararlılığını sürdürüyor. Avrupa Birliği, 2021 yılında Çin’e karşı yaptırımlar uygulamaya başlamışken, İsviçre’nin bu yolda ilerlemesi dikkat çekiyor.
İsviçre’deki Tibet ve Uygur toplulukları, insan haklarının göz ardı edilmesi durumunda hükümete karşı bir referandum düzenleme ihtimalinin her zaman gündemde olduğunu belirtiyor. Ticaretin insan hakları ihlalleri ile gölgelenmemesi gerektiğini savunan aktivistler, İsviçre’nin bu konudaki tavrını değiştirmesi için mücadele etmeye devam edeceklerini ifade ediyor.
Bu süreç, sadece ekonomik ilişkiler açısından değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları standartları açısından da önemli bir dönüm noktası olabilir.
#İsviçre #Çin #SerbestTicaret #İnsanHakları #Tibet #Uygur #Referandum #Aktivizm #TicaretAnlaşması #Schweiz #China #Freihandelsabkommen #Menschenrechte #Tibet #Uiguren #Referendum #Aktivismus #Handelsabkommen
-
E-Dergi7 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi6 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam5 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre7 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Gündem7 ay önce
İsviçre’nin Sesi Yankılanıyor…
-
Gündem8 ay önce
Biel’de Skandal: Cinsel İlişki Karşılığında Yabancılara Oturma İzni Belgesi!
-
Gündem8 ay önce
İsviçre’de Emeklilik Oylaması: Kritik Karar!
-
İsviçre7 ay önce
Fibula Travel’ın Başarısına Bir Bakış: Zürih Oerlikon Ofisi’nde Yapılan Ziyaret