Sosyal Medya

Yaşam

Kaynana-Gelin İlişkilerinde Kıskançlık: Nedenleri ve Dinamikleri

yazar

Yayınlayan

on

Kaynana-gelin ilişkileri, toplumların kültürel ve sosyal dokusunun önemli bir parçasıdır. Ancak bu ilişkiler, zaman zaman gerilimli ve karmaşık hale gelebilir. Kaynana ile gelin arasında kıskançlık ve paylaşım zorlukları sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu haber, kaynananın gelinini neden kıskandığını ve oğlunu paylaşmada yaşadığı zorlukları kapsamlı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır.

1. Aile Dinamiklerinin Temel Yapısı

Kaynana-gelin ilişkisinin karmaşıklığı, aile yapısının temel dinamiklerinden kaynaklanır. Geleneksel aile yapısında, kaynana genellikle oğlunun ilk kadın figürü olarak kabul edilir ve bu durum, doğal olarak bir sahiplenme hissi yaratabilir. Oğul, aile içindeki rolünü ve kimliğini kaynana tarafından geliştirilmiş ve desteklenmiş bir bireydir. Gelin, ailenin yeni bir üyesi olarak bu dinamiğe dahil olduğunda, kaynana için bir tehdit algısı doğabilir.

2. Kültürel ve Geleneksel Beklentiler

Birçok kültürde, kaynananın gelin üzerindeki etkisi ve gözetimi kültürel normlarla şekillenir. Geleneksel toplumlarda, kaynananın gelini “eğitme” ve “doğru davranışları” öğretme rolü vardır. Bu rol, zamanla kıskançlık ve çatışmalara yol açabilir, çünkü kaynana, gelinin uygun bir şekilde uyum sağlamadığı veya beklenen standartları karşılamadığı hissini taşıyabilir. Ayrıca, bu geleneksel roller, kaynananın oğluna olan bağlılığını ve onun başarılı bir şekilde yetişmesini sağlama arzusunu da yansıtabilir.

3. Psikolojik Faktörler ve Güvenlik

Kaynananın kıskançlığı, psikolojik faktörlerden de kaynaklanabilir. Kaynana, kendi çocuklarıyla kurduğu bağları kaybetme korkusu taşıyabilir. Oğul, kaynananın duygusal dünyasında önemli bir yere sahiptir ve gelin, bu bağın bir kısmını tehdit ediyor gibi görünebilir. Bu durum, kaynananın gelini bir rakip olarak görmesine ve kıskançlık duygularının ortaya çıkmasına neden olabilir.

4. Sosyal ve Ekonomik Faktörler

Sosyal ve ekonomik durumlar da kaynana-gelin ilişkilerini etkileyen önemli faktörlerdir. Eğer aile içindeki güç dinamikleri veya ekonomik kaynaklar, kaynana tarafından kontrol ediliyorsa, gelin bu kaynaklara erişim konusunda sınırlamalarla karşılaşabilir. Bu durum, kaynananın gelini yeterince yeterli görmemesine ve kıskanmasına neden olabilir.

5. Kişisel Güvenlik ve Kendilik Algısı

Kaynana, kendilik algısındaki bir tehdit hissi nedeniyle gelinle olan ilişkisini zorlaştırabilir. Oğul, kaynananın kişisel güvenliğinde ve özsaygısında bir rol oynar. Gelin, bu dinamiği etkilediğinde, kaynana kendini tehdit altında hissedebilir ve bu da kıskançlık duygularını artırabilir.

6. İletişim Eksiklikleri ve Çatışmalar

Etkili iletişim eksikliği, kaynana-gelin ilişkilerindeki kıskançlık ve çatışmaların artmasına neden olabilir. İyi bir iletişim eksikliği, yanlış anlamalara, önyargılara ve çiftler arasında gerilime yol açabilir. Kaynana ve gelin arasındaki açık ve dürüst iletişim eksikliği, kıskançlık ve paylaşım zorluklarını daha da derinleştirebilir.

Sonuç

Kaynana-gelin ilişkilerinde kıskançlık ve paylaşım zorlukları, çok boyutlu bir olgudur ve çeşitli psikolojik, kültürel, sosyal ve ekonomik faktörlerden etkilenir. Bu ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, karşılıklı anlayış ve empati gerektirir. Her iki tarafın da duygusal ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamak, bu ilişkilerdeki gerilimleri azaltabilir ve daha uyumlu bir aile yapısının oluşmasına yardımcı olabilir.

Gelinlerin Kaynana ile İlişkilerinde Kıskançlık ve Paylaşım Sorunlarıyla Baş Etme Stratejileri

Gelinlerin kaynana ile ilişkilerinde kıskançlık ve paylaşım sorunlarıyla başa çıkabilmeleri için kullanabilecekleri bazı stratejiler ve yaklaşımlar şunlardır:

1. Açık ve Dürüst İletişim

Gelinler, kaynana ile olan ilişkilerinde açık ve dürüst bir iletişim kurmaya çalışmalıdır. Bu, kaynananın endişelerini ve beklentilerini anlamak için önemlidir. Kendi duygularını ve ihtiyaçlarını da samimi bir şekilde ifade etmek, yanlış anlamaların önüne geçebilir ve ilişkileri güçlendirebilir.

2. Empati ve Anlayış

Kaynana-gelin ilişkilerinde empati göstermek, gerilimleri azaltabilir. Gelinler, kaynananın hislerini ve motivasyonlarını anlamaya çalışmalı ve bu duygulara saygı göstermelidir. Kaynananın, kendisini tehdit altında hissetmesi durumunda, bu duyguyu anlamak ve ona göre yaklaşmak önemlidir.

3. Sınırları Belirlemek

Sağlıklı sınırlar koymak, kaynana-gelin ilişkilerinde dengeyi sağlamak için gereklidir. Gelinler, hem kendi sınırlarını hem de kaynananın sınırlarını net bir şekilde belirlemeli ve bu sınırları koruyarak saygı çerçevesinde hareket etmelidir. Bu, ilişkideki gerilimin azalmasına yardımcı olabilir.

4. Pozitif İlişkiler Kurmak

Kaynana ile olumlu bir ilişki kurmak, gelinin kaynana ile olan etkileşimini iyileştirebilir. Gelinler, kaynananın ilgi alanlarına ve hobilerine yönelik olumlu bir yaklaşım sergileyerek ortak paydalar bulabilirler. Ayrıca, kaynananın başarılarını ve katkılarını takdir etmek de ilişkiyi güçlendirebilir.

5. Ortak Çözümler Aramak

Çatışma yaşandığında, her iki tarafın da ortak bir çözüm arayışı içinde olması önemlidir. Gelinler, sorunları çözmek için işbirliğine açık olmalı ve kaynananın görüşlerine saygı göstermelidir. Bu, ilişkilerdeki sorunları yapıcı bir şekilde ele almayı sağlar.

6. Kendi Alanını Korumak

Gelinler, kişisel alanlarını korumalıdır. Evlilik, bireylerin kişisel alanlarını değiştirebilir, ancak sağlıklı bir ilişki için her bireyin kendi özel alanına ve zamanına ihtiyaç duyduğunu unutmamak önemlidir. Bu, gelinin kendini rahat hissetmesini sağlar ve kaynana ile olan ilişkilerdeki gerilimleri azaltabilir.

7. Destek Aramak

Gelinler, gerektiğinde profesyonel destek aramalıdır. Aile terapisi veya bireysel danışmanlık, kaynana-gelin ilişkilerindeki sorunları anlamak ve çözmek için yardımcı olabilir. Bir terapist, her iki tarafın da duygusal ihtiyaçlarını ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.

8. Sabırlı ve İyi Niyetli Olmak

Sabırlı ve iyi niyetli olmak, uzun vadeli ilişkilerde önemli bir faktördür. Gelinler, kaynana ile ilişkilerinde sabırlı olmalı ve zamanla ilişkinin iyileşmesini beklemelidir. İyi niyetli bir yaklaşım, çatışmaların çözümünü kolaylaştırabilir.

9. Ortak Zaman Geçirme

Kaynana ile ortak zaman geçirmek, ilişkinin gelişmesine yardımcı olabilir. Aile etkinlikleri, yemekler veya ortak ilgi alanları, gelin ve kaynana arasındaki bağı güçlendirebilir ve birbirlerini daha iyi anlamalarına olanak tanıyabilir.

10. Kendine Güven

Kendi değerini bilmek ve kendine güvenmek, gelinler için önemlidir. Kaynana-gelin ilişkilerinde yaşanan zorluklar, kişisel bir eksiklikten kaynaklanmaz; bu nedenle, gelinler kendine güvenmeli ve ilişkileri sağlıklı bir şekilde yönetmeye odaklanmalıdır.

Bu stratejiler, gelinlerin kaynana ile olan ilişkilerini iyileştirmelerine ve daha uyumlu bir aile ortamı oluşturmalarına yardımcı olabilir. Her iki tarafın da çaba göstermesi ve karşılıklı saygı içinde olması, ilişkilerin daha sağlıklı ve dengeli olmasını sağlayabilir.

Dul ve Evli Kaynanaların Farklı Tepkileri: Psikolojik ve Sosyal Dinamikler Üzerinden Bir İnceleme

Dul kalmış kaynana ve evli kaynana, genellikle farklı tepkiler verebilirler, çünkü her iki durumun psikolojik ve sosyal dinamikleri farklıdır. İşte bu iki durumun nasıl farklılık gösterebileceğine dair bazı temel noktalar:

1. Psikolojik ve Duygusal Durum

  • Dul Kaynana: Dul kalan kaynanalar, eşlerinin ölümünden sonra yalnızlık ve kayıp duyguları yaşayabilirler. Bu durum, duygusal olarak hassas olmalarına ve evlatlarına veya gelinlerine daha fazla bağlılık hissi geliştirmelerine neden olabilir. Eşlerinin yokluğu, kaynananın duygusal desteğe olan ihtiyacını artırabilir ve bu durum, gelinle olan ilişkilerinde daha fazla bağlılık veya sahiplenme duygusuna yol açabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin varlığı nedeniyle duygusal destek ve güvenlik hissi yaşayabilirler. Eşlerinin varlığı, kaynanaya duygusal olarak daha istikrarlı bir zemin sağlayabilir ve bu durum, kaynananın gelinle olan ilişkilerinde daha fazla esneklik ve daha az kıskançlık yaşamasına yol açabilir. Ancak, evli kaynanalar da kendi evliliklerinin dinamikleri ve kısıtlamaları nedeniyle çeşitli sorunlar yaşayabilirler.

2. Sosyal ve Ailevi Dinamikler

  • Dul Kaynana: Dul kalmış kaynanalar, toplumsal ve ailevi destek arayışında olabilirler ve bu nedenle çocuklarına veya gelinlerine daha fazla bağlılık gösterebilirler. Kendi başlarına kalmış olmaları, onlara aile içindeki rol ve sorumluluklarına daha fazla odaklanma isteği verebilir. Ayrıca, dul kalmış bir kaynana, kendi çocuklarıyla daha sıkı bağlar kurma ve onları destekleme konusunda daha istekli olabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin desteği ve varlığı ile aile içindeki rollerini ve sorumluluklarını dengelemekte olabilirler. Eşlerinin yardımı, kaynananın gelinle olan ilişkilerinde daha dengeli ve objektif bir yaklaşım benimsemesine yardımcı olabilir. Ancak, eşinin etkisi ve aile içindeki rolü, zaman zaman kaynananın gelinle olan ilişkilerini etkileyebilir, özellikle eğer eşinin tutumları veya beklentileri ilişkileri şekillendiriyorsa.

3. Bağımlılık ve Güvenlik Duygusu

  • Dul Kaynana: Dul kalan kaynanalar, hem maddi hem de duygusal olarak daha fazla bağımlılık hissi yaşayabilirler. Bu durum, çocuklarına ve gelinlerine daha fazla bağlılık hissetmelerine veya kendi isteklerini gerçekleştirmeye yönelik daha güçlü bir arzuya yol açabilir. Duygusal güvenlik arayışı, ilişkilerinde daha güçlü bir sahiplenme hissi yaratabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin varlığı nedeniyle daha fazla güvenlik ve destek hissi yaşayabilirler. Bu güvenlik, onların gelinlerle olan ilişkilerinde daha dengeli ve az kıskanç olmalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, evli kaynananın eşiyle ortak hedefler ve değerler doğrultusunda hareket etmesi, gelinle olan ilişkisini daha uyumlu hale getirebilir.

4. Sosyal Destek ve Çevre

  • Dul Kaynana: Dul kalan kaynanalar, sosyal çevrelerinden ve ailelerinden daha fazla destek arayışında olabilirler. Bu arayış, onların gelinlerle olan ilişkilerinde daha fazla destek talep etmelerine veya bağımlılık hissi oluşturmalarına neden olabilir. Sosyal destek eksikliği, gelinle olan ilişkilerinde daha fazla bağımlılık ve kıskançlık yaratabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin ve kendi sosyal çevrelerinin desteğine daha kolay ulaşabilirler. Bu destek, onların gelinle olan ilişkilerinde daha bağımsız ve dengeli bir tutum sergilemelerine olanak tanıyabilir. Sosyal çevrelerinin desteği, kaynananın gelinle olan ilişkilerini daha sağlıklı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir.

Sonuç

Dul kalmış kaynana ve evli kaynana arasındaki tepkiler, bireysel psikolojik durumlar, ailevi dinamikler ve sosyal destek sistemleri gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Her iki durumda da, anlayışlı ve empatik bir yaklaşım benimsemek, ilişkileri güçlendirebilir ve olası çatışmaları azaltabilir. Kaynana-gelin ilişkilerinde en önemli faktör, karşılıklı saygı, iletişim ve anlayıştır.

#GelinKaynanaİlişkileri #DulKaynana #EvliKaynana #Kıskançlık #OğlunuKıskananKaynana #GelinKıskanması #AileDinamikleri #KaynanaGelinSorunları #KaynanaGelinStratejileri #KaynanaGelinÇatışması

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

İSVİÇRE’DE MİRAS PAYLAŞIMI: AİLE Mİ, HAYIR KURUMLARI MI?

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de her yıl devredilen miraslar toplamda 95 milyar Frank’ı aşıyor ve bu miktar ülkenin yıllık bütçesinden bile fazla. Çoğu zaman bu büyük meblağlar çocuklar, eşler ve yakın akrabalar arasında paylaşılıyor. Ancak son yıllarda, İsviçrelilerin vasiyetnamelerinde hayır kurumlarına da yer vermeye başladığı gözlemleniyor.

Demoscope Anketi: Demoscope araştırma şirketi tarafından yapılan bir anket, bu eğilimi net bir şekilde ortaya koyuyor. 45 yaş üzeri 1014 kişi ile yapılan bu anket sonucuna göre, İsviçrelilerin yaklaşık yüzde 20’si vasiyetlerinde artık hayır kurumlarını da dahil ediyor. Bu oran, önceki yıllara göre bir artışa işaret etse de, toplamda mirasların yalnızca %0,3’ü hayır kurumlarına gidiyor.

Değişen Yaklaşımlar: Bu artışı, “Allianz für das Gemeinwohl” adlı sivil toplum kuruluşunun temsilcisi Nicole Kayser, İsviçrelilerin kendi ölüm ve miras konularına daha fazla eğilmesiyle açıklıyor. Kayser’e göre, toplumun yaş ortalamasının artmasıyla birlikte insanlar kendi miraslarını daha bilinçli bir şekilde planlıyor. Ayrıca, tıbbi müdahaleler ve hasta haklarına dair bilgilendirme kampanyalarının da bu düşünceyi desteklediği belirtiliyor. Ölüme dair daha çok düşünmeye başlayan insanlar, hem kişisel hem de toplumsal sorumluluklarını gözden geçirerek hayır kurumlarını da miraslarına dahil ediyor.

Toplumsal Fayda mı, Aile mi? Her ne kadar İsviçrelilerin çoğu halen miraslarını ailelerine bırakmayı tercih etse de, hayır kurumlarının giderek daha fazla yer bulduğu görülüyor. Ancak bu oran, mirasın geneline kıyasla hâlâ düşük seviyede. Kayser’e göre, bu farkın kapanması zaman alacak olsa da, insanların bilinçlenmesiyle birlikte hayır kurumlarına bırakılan miras miktarında uzun vadede daha büyük bir artış bekleniyor.

İsviçre’de Artan Miras Değerleri: İsviçrelilerin maddi durumlarının iyileşmesi, toplumun genel refah seviyesinin artması ve daha çok kişisel mülk birikimi, mirasların değerini her yıl artırıyor. Bu artışla birlikte insanların, miraslarını daha geniş bir perspektifte düşünmesi ve sadece aile bireyleri yerine topluma katkı sağlama arzusu taşıyan organizasyonları da dikkate alması yeni bir trend olarak dikkat çekiyor.

#İsviçreMiras #HayırKurumuMirası #Vasiyetname #MirasPlanlama #DemoscopeAnket #isviçre #schweiz #suisse #svizzera #switzerland #schwiiz #haber #miras #avrupa #erben #geerbt

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE’DE ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ: SEMESTER ÜCRETLERİ, YAŞAM GİDERLERİ VE ÜNİVERSİTELER ARASINDAKİ FARKLAR

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de üniversite eğitimi, yüksek maliyetleri ile dikkat çekiyor. Üniversite ücretleri ve yaşam giderleri, öğrencilerin bütçelerini zorlayabilir. Bu yazıda, İsviçre’deki üniversite eğitimine dair önemli detayları, ücret farklarını ve yaşam maliyetlerini ele alıyoruz.

Semester Ücretleri: Büyük Farklar Var

İsviçre’deki üniversite eğitim ücretleri, kurumdan kuruma büyük farklılıklar gösteriyor. Semester ücretleri, 500 franktan başlayıp 2000 franka kadar çıkabiliyor. Örneğin, Neuchâtel ve Cenevre’de üniversite eğitimi, yaklaşık 500 frank civarında bir ücret gerektirirken, Tessin’deki üniversiteler, 2000 frank gibi yüksek ücretler talep edebiliyor.

St. Gallen Üniversitesi ve Zürih Üniversitesi (UZH) gibi prestijli kurumlarda, standart bir lisans programı için belirlenen ücretler de farklılık gösteriyor. Özellikle bazı bölümler ve programlar, farklı ücretlendirme sistemlerine sahip olabilir.

Yabancı öğrenciler için durum daha da karmaşık olabilir. İsviçre’deki bazı üniversitelerde, yabancı öğrenciler için ücretler üç katına kadar çıkabiliyor. Università della Svizzera Italiana (USI) ve St. Gallen Üniversitesi gibi kurumlar, yabancı öğrencilerden daha yüksek ücretler talep ediyor ve ayrıca bir ön eğitim belgesi için ek ücretler alabiliyor.

Eğitim Ücretlerinin Artışı: Geçmişe Kıyasla Daha Yüksek

Son yıllarda, İsviçre’deki üniversite ücretleri, enflasyon oranlarından daha hızlı bir artış göstermiş durumda. 2001 ile 2019 yılları arasında üniversite ücretleri yaklaşık %20 oranında artarken, enflasyon oranı bu dönemde %8 civarında kalmıştır. Üniversite ücretlerindeki bu artışın temel nedenleri arasında üniversitelerin kendi finansal zorlukları ve genel maliyet artışları yer alıyor.

Özellikle Fribourg, St. Gallen ve Basel üniversitelerinde ücret artışları %40 ile %50 arasında değişirken, USI gibi bazı üniversiteler ücretlerini neredeyse sabit tutmuş.

Yaşam Giderleri: Ortalama 13.500 Frank

Semester ücretleri dışında, İsviçre’de öğrencilerin karşılaştığı bir diğer büyük maliyet kalemi de yaşam giderleridir. Ortalama olarak, bir öğrencinin yaşam giderleri semester başına yaklaşık 13.500 frankı buluyor. Bu miktarın büyük bir kısmı, özellikle de konaklama masrafları, öğrencilerin bütçesini zorlayabiliyor. Birçok öğrenci, kira ücretlerinden tasarruf edebilmek için paylaşımlı konutları tercih ediyor.

Eğitimin Getirisi: İş Pazarında Avantaj

Eğitimin maliyetleri yüksek olsa da, İsviçre’de bir üniversite diploması genellikle iyi bir yatırım olarak değerlendiriliyor. İşgücü piyasası uzmanlarına göre, üniversite mezunları, yüksek okul mezunlarına göre daha yüksek maaşlar alabiliyor ve iş bulma olasılıkları daha yüksek olabiliyor. Ancak, işverenler genellikle sadece diplomanın yeterli olmadığını, aynı zamanda iş deneyimi ve becerilere de önem verdiklerini belirtiyor.

Sonuç: Eğitimin Değeri

İsviçre’de üniversite eğitimi, yüksek maliyetleri ile dikkat çekerken, eğitim ve iş piyasasında sunduğu avantajlar, bu maliyetlerin karşılığını genellikle verir. Eğitim maliyetlerindeki artışa rağmen, üniversite diplomasının uzun vadeli iş fırsatları açısından önemli bir değer sunduğu görüşü öne çıkıyor.

#İsviçreEğitimi #ÜniversiteÜcretleri #EğitimMaliyetleri #İsviçredeEğitim #YaşamGiderleri #ÜniversiteÜcretleri #İsviçreHayatı #EğitimYatırımı #YüksekEğitim #ÜniversiteMaliyetleri #İsviçreÜniversiteleri #EğitimYatırımı #ÜniversiteGiderleri #YüksekMaliyetler #EğitimFinansmanı #isviçre #isviçrehaber #schweiz #suisse #svizzera #switzerland

Haberin Devamını Oku

Gündem

LUZERN’DE 5.50 FRANK’A MİNERAL SUYU: FİYAT TARTIŞMA YARATTI

yazar

Yayınlayan

on

By

Luzern’deki ünlü Heini Kafesi’nde, 0,33 litrelik bir maden suyu 5.50 Frank’a satılıyor. Bu fiyatın çok yüksek olduğunu düşünen bir müşteri (News-Scout), bu durumu sosyal medyada paylaşarak dikkat çekti. Gastro-Suisse ise her işletmenin kendi fiyatlarını belirleme hakkına sahip olduğunu belirtiyor.

Şaşırtıcı Fiyat Etiketi 20Min Gazetesi Haberine göre, Luzern’de yaşayan 51 yaşındaki müşteri, Löwendenkmal yakınındaki Heini Fırını’na gidip bir focaccia ekmeği ve gazlı maden suyu sipariş etti. Ancak gelen fişi incelediğinde gözlerine inanamadı: 0,33 litrelik bir şişe maden suyu için 5.50 Frank ödemesi gerekiyordu. “Önce yanlış yazıldığını düşündüm, ama fişte miktar belirtilmediği için doğru olduğunu anladım,” dedi.

Bir Litre Su 15 Frank’tan Fazla News-Scout, bir litre maden suyunun 15 Frank’tan fazla bir fiyata denk geldiğini belirtti. Bu fiyatın kendisi için büyük bir problem olmadığını söyleyen müşteri, “Ancak her kuruşunu hesaplayan insanlar için bu ciddi bir meblağ,” dedi. Bu nedenle Reddit topluluğundaki diğer kullanıcıların görüşlerini merak ettiğini ekledi.

Luzern’de Su Tessin’den Daha Pahalı Reddit kullanıcıları arasında yapılan tartışmalarda, bazıları süpermarkette 90 kuruş karşılığında maden suyu satın almanın mümkün olduğunu belirtirken, bir kullanıcı Tessin’deki deneyiminden bahsederek Ascona’da suya 9 Frank ödediğini söyledi. Ancak bu fiyatın 0,33 litrelik şişe için olduğunda bile, Luzern’deki fiyatın daha yüksek olduğuna dikkat çekti.

Bazı kullanıcılar ise restoranın sunduğu hizmetlerin de fiyata dahil olduğunu savundu: “Bir restoranda oturma, masa servisi ve tuvalet kullanımını da unutmamak gerekiyor.”

Fiyatlandırma Serbestliği GastroLuzern’in eş başkanı Patrick Grinschgl, her restoranın fiyatlarını özgürce belirleyebileceğini söyledi. Ancak, bu fiyatların açıkça belirtilmesi gerektiğini de ekledi. “Restoranların ana gelir kaynağı içecekler değil, yemeklerdir,” diyerek, içecek fiyatlarının maliyetlere dayandığını vurguladı.

GastroSuisse ise her restoranın maliyetlerini sürekli gözden geçirmesi gerektiğini ve fiyatların ekonomik duruma göre ayarlandığını açıkladı. Özellikle enflasyon dönemlerinde, restoranların fiyatlarını bu koşullara göre ayarlamaları normal karşılanıyor.

Heini Luzern ise konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.

#Luzern #RestoranFiyatları #GastroSuisse #MineralSuyu #Heini #İsviçre #schweiz #suisse #svizzera #switzerland #isviçredehayat

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler