Sosyal Medya

İsviçre

BEKARLIK SULTANLIK, SADECE ERKEKLER İÇİN DEĞİL: KADINLAR NEDEN BEKAR HAYATINI SEVİYOR?

yazar

Yayınlayan

on

Yazan: Josephine Schertenleib

Bekar olmak, yalnızca erkekler için değil, kadınlar için de tercih edilen bir yaşam tarzı haline gelmeye başladı. Pek çok kadın, bekar yaşamın sunduğu özgürlüğü ve bağımsızlığı keşfederek bu yaşam biçimini benimsemiş durumda. Toronto Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, kadınlar bekar olduklarında erkeklere kıyasla daha mutlu olabiliyor. Peki, kadınlar bekar olmayı neden bu kadar seviyor? 20-Minuten gazetesinde, Bazı bekar kadınlar bu yaşam biçimini neden tercih ettiklerini ve bekar olmanın avantajlarını paylaşıyor.

ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK: BEKAR OLMAK İÇİN EN BÜYÜK AVANTAJ

Bekar hayatının sunduğu özgürlük, kadınların en çok değer verdiği özelliklerin başında geliyor. 32 yaşındaki N.S., bekar olmanın en büyük avantajının başkalarına uyum sağlama zorunluluğundan kurtulmak olduğunu ifade ediyor. “Başka birine uyum sağlamak zorunda kalmamak, bekar hayatımda en çok sevdiğim şey,” diyor N.S. Bu özgürlük, özellikle tatil dönemlerinde bile onu rahatsız etmiyor. “Noel’i ailemle geçiriyorum ve genellikle yalnız başıma bir şeyler yapmakta zorlanmam,” diyerek, bekar yaşamın sunduğu esnekliği vurguluyor. N.S., arkadaşlarını beklemeden bir Noel pazarına yalnız başına gitmenin tadını çıkarıyor. Bu tür bağımsızlık, onun bekar hayatını tercih etmesinin en önemli nedenlerinden biri.

TAKVİMLE UĞRAŞMADAN YAŞAMAK

25 yaşındaki Maria da bekar hayatını özgürleştirici bir deneyim olarak değerlendiriyor. “Başka birinin programına uymak zorunda kalmıyorum – bunu çok seviyorum,” diyor Maria. İş, spor ve sosyal hayatında her şey yolunda. Özellikle önceki yıllara kıyasla kendisiyle daha mutlu ve barışık olduğunu belirtiyor. “Eskiden böyle değildim, ama şimdi kendimi gerçekten iyi hissediyorum,” diyerek, bekar olmanın ona kazandırdığı iç huzuru anlatıyor. Noel dönemi de dahil olmak üzere, ilişki baskısı neredeyse hiç hissetmiyor. Ancak bazen, ailesinin “Noel yemeğinde neden hâlâ bekarsın niçin evlenmiyorsun” gbi soruları onu zor durumda bırakabiliyor.

KEDİ VE KÖPEĞİYLE MUTLU: BEKAR OLMANIN TADINI ÇIKARMAK

Erkekler Yerine Bayan Arkadaşlarım

77 yaşındaki Susi, dışarıdan bir “Kedi Kadın” izlenimi verse de bekar olmaktan son derece memnun. 30 yıl süren evliliğinin ardından, kendi başına şehirden uzak sakin bir hayat yaşamayı tercih eden Susi, yalnızlığını çok değerli buluyor. “Daha ilk evlendiğim gün boşanabilirdim. Birçok erkek var ama çoğu evli – ve artık kimse tarafından azarlanmak istemiyorum,” diyor. Susi, yalnızken arkadaşlarıyla vakit geçirmekten büyük keyif aldığını belirtiyor. “Bazı arkadaşlarım da bekar ve birlikte çok şey yapıyoruz,” diye ekliyor. Bekar olmak, sadece onu mutlu etmekle kalmıyor, aynı zamanda hayatını kendi kurallarına göre yaşama özgürlüğü sunuyor.

HİÇBİR ZORLAMA YOK, SADECE KEYİF ALIYORUM

68 yaşındaki Anna Katharina, bekar olmanın onun için büyük bir özgürlük anlamına geldiğini belirtiyor. “Bazen bir kahve içmek için buluşuyoruz. Önemli olan, hiçbir zorunluluğun olmaması,” diyor. Anna Katharina, özgürlüğün değerini çok iyi bildiğini ve bu yaşam tarzının ona rahatlık ve bağımsızlık sunduğunu ifade ediyor. “Yarın Londra’ya gitmek istesem, gidebilirim,” diyor. Bekar olmak ona rahatlık ve bağımsızlık sunuyor. “Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin, kimse için bir şey yapmak mecburiyetinde değilsin, yapmış olmak ve görev olduğu için yapmak zorunda da değilsin, sadece canın isterse yapabilirsin,” diyor Anna Katharina.

ANNE OLMAK VE BEKAR OLMAK: FARKLI BİR SEVGİ TÜRLERİ

51 yaşındaki R.B., bekar ve anne olmanın keyfini çıkarıyor. İki çocuğu olan R.B., bir erkeğin dikkatini çekmekle uğraşmak ona odaklı yaşamaktansa, zamanını çocuklarına ayırmayı tercih ediyor. “Bazen erkekler, bir annenin yerine geçmek istiyor. Bekar olmak bana çocuklarıma sadece farklı bir sevgiyle odaklanma imkânı veriyor,” diyor. R.B., bu şekilde çocuklarına tamamen adanmış bir sevgi sunmanın onu daha mutlu ettiğini belirtiyor.


Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İsviçre

ZÜRİH, EXPAT DOSTU OLMAYAN ŞEHİRLER ARASINDA YER ALDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Zürih, yüksek yaşam standartları ve sunduğu olanaklarla ünlü bir şehir olmasına rağmen, uluslararası bir sıralamada “Expat” dostu şehirler arasında beklenenden düşük bir sıralamada yer aldı. Internations adlı web sitesi tarafından yayımlanan Expat-Ranking’e göre, Zürih genel sıralamada 31. sırada yer aldı ve özellikle yerel halkın yabancılara karşı kaba ve dostça olmayan yaklaşımı açısından eleştirildi.

DOSTLUKTA ALT SIRALARDA

Araştırma, 23.000’den fazla yabancının katılımıyla gerçekleştirildi ve yaşam kalitesi, yerel halkın yaklaşımı ve uyum kolaylığı gibi kriterler değerlendirildi. Zürih, “uyum kolaylığı” kategorisinde 49. sırada yer alarak hayal kırıklığına neden oldu. Bu kategoride değerlendirilen kriterler arasında, dostça yaklaşım, yeni arkadaşlar edinme kolaylığı ve misafirperverlik gibi unsurlar yer alıyor.

YAŞAM KALİTESİNDE İLK 10’DA

Buna karşın, Zürih yaşam kalitesi açısından ilk 10 şehir arasına girdi ve 9. sırada yer aldı. Güvenlikte ise ikinci sıraya yükselen şehir, çevre ve iklim kriterlerinde de dördüncü oldu. Valencia, yaşam kalitesi ve genel sıralamada birinci sırayı alırken, Malaga ve Alicante gibi İspanyol şehirleri de üst sıralarda yer aldı.

AVRUPA’NIN KARMAŞIK TABLOSU

Diğer Avrupa şehirleri arasında Zürih’ten daha kötü sıralamalarda olanlar da dikkat çekiyor. Münih 50., Milano 47. ve Paris 43. sırada yer aldı. Listenin en sonunda ise Vancouver bulunuyor.

EXPAT INSIDER’DAN KAPSAMLI ANALİZ

Her yıl düzenlenen Expat Insider anketi, öğrencilerden iş insanlarına, serbest çalışanlardan farklı meslek gruplarına kadar geniş bir yelpazede katılımcılarla gerçekleştirilmekte. Anketin sonuçları, yaşam kalitesi, uyum kolaylığı, iş imkanları, finansal durum ve temel ihtiyaçlara erişim olmak üzere beş ana kategoride değerlendiriliyor.

İşte Basel, Cenevre ve Zürih’teki yabancıların hayatlarına dair önemli noktalar:

Genel Görünüm

  • Basel (34. sırada), Cenevre (35. sırada) ve Zürih (31. sırada), 2024 Yabancı Şehir Sıralaması‘nda orta sıralarda yer alıyor ve yabancıların hayatlarından memnuniyet oranları dünya ortalamasının (71%-85%) üzerinde.

Çalışma İmkanları

  • Zürih: Çalışma İmkanları Endeksi‘nde (17. sırada) en yüksek performansı sergiliyor. Yabancıların %69’u iş-yaşam dengelerinden memnun.
  • Cenevre: Kariyer fırsatları açısından Basel’den daha iyi durumda ve 19. sırada yer alıyor. Basel ise 45. sırada.
  • Basel: Kariyer fırsatları konusunda zorluklar yaşasa da maaş tatmini açısından başarılı ve dünya sıralamasında 3. sırada yer alıyor.

Yaşam Maliyeti ve Finans

  • İsviçre’deki yaşam maliyetleri oldukça yüksek. Cenevre‘deki yabancılar, maliyetler konusunda en fazla zorluk çeken grup (yüzde 73’ü olumsuz değerlendiriyor).
  • Zürih ve Basel‘de ise maliyetler daha yönetilebilir; Basel 39. sırada, Zürih ise 26. sırada yer alıyor Kişisel Finanslar Endeksi‘nde.

Yaşam Kalitesi ve Çevre

  • Üç şehirde de yaşam kalitesi yüksek, ancak sağlık hizmetleri oldukça pahalı ve tüm şehirler, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliği ve kalitesi konusunda düşük sıralarda yer alıyor.
  • Zürih, çevre ve iklim konularında 4. sırada yer alırken, Basel 19. sırada ve Cenevre 22. sırada.
  • Şehirlerin doğal çevresi, yabancıların en çok övdüğü unsurlardan biri.

Sosyal Yaşam ve Arkadaş Edinme

  • İsviçre’deki yabancılar için sosyal yaşama uyum sağlamak zor. Basel (47. sırada) ve Zürih (49. sırada) sosyal hayatta en zayıf performansı gösteriyor.
  • Cenevre ise 35. sırada yer alıyor, ancak yine de sosyal yaşam konusunda dünya ortalamasının gerisinde kalıyor.
  • Yabancıların çoğu, arkadaş çevrelerini başka yabancılardan oluşturuyor.

Günlük Yaşam ve Temel Konular

  • Zürih (26. sırada) ve Basel (27. sırada) Yabancı Temel İhtiyaçlar Endeksi‘nde ortalama sıralarda yer alıyor.
  • Cenevre ise, özellikle barınma sorunları nedeniyle 37. sırada yer alıyor. Barınma sıkıntısı Zürih’te de var, ancak Cenevre’dekine göre daha az şikayet ediliyor.

Genel Değerlendirme

  • Zürih: Yüksek yaşam kalitesi ve güvenlik sağlasa da, sosyal hayatta zorluklar ve yüksek yaşam maliyetleri gibi negatif faktörler mevcut. Son yıllarda iş imkanları ve kariyer perspektiflerinde bir gerileme yaşandı.
  • Basel: Yaşam kalitesi ve iş güvencesi açısından iyi bir performans sergilese de, sosyal yaşam ve barınma konusunda sıkıntılar yaşanıyor.
  • Cenevre: Diğer iki şehirden daha zayıf bir performans sergiliyor, özellikle barınma ve yaşam maliyetleri konusunda önemli zorluklar bulunuyor.

Bu şehirlerde yaşam, yüksek maaşlar ve güzel çevre ile dengeleniyor, ancak yüksek maliyetler, sosyal yaşam ve barınma gibi sorunlar da dikkat çekiyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

THURGAU’DA ÇÖP CEZALARI 300 FRANK’A YÜKSELDİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Thurgau kantonunda, 1 Ocak 2025 itibarıyla çöp atma cezaları önemli ölçüde artırıldı. Artık yere izmarit atanlar, büyük bir cezayla karşı karşıya kalacak. Bu yasadaki değişiklik, Littering (çöplerin gelişi güzel atılması) konusunda daha sıkı önlemler almayı amaçlıyor.

Yüksek Cezalar ve Nedenleri
Yeni uygulama ile birlikte, Thurgau’da çöplerini yere atanlara verilen para cezaları 150 ile 300 Frank arasında değişiyor. Özellikle sigara izmaritleri gibi küçük atıklar için bu yüksek cezaların uygulanması hedefleniyor. Thurgau’da çöp atmanın cezalandırılması, Ekim 2023’te yapılan bir parlamenter inisiyatifle kabul edildi.

Siyasi Destek: SVP ve Yeşiller Birleşti
SVP (İsviçre Halk Partisi) ve Yeşiller (Grüne) partileri, bu artışın gerekliliği konusunda hemfikir oldu. SVP Thurgau’dan Urs Schär, bir çiftçi olarak, doğada gördüğü çöp yığınlarına dikkat çekti: “Her çarşamba sabahı alüminyum kutuları ve diğer ambalaj materyallerini toplamaktan yoruldum.” Didier Feuerle, Yeşiller’den, “Littering yapan biri yakalandığında, bu durum cüzdanını gerçekten acıtmalı,” diyerek bu görüşü destekledi.

Cezaların Etkisi Şüpheli
Yeni yüksek cezaların amacı, kişilerin çöp atma alışkanlıklarını değiştirmek olsa da, bu önlemin etkili olup olmayacağı belirsiz. Aargau kantonunda 2020’den beri benzer cezalar uygulanıyor ancak etkisi sınırlı kaldı. Aargau bölgesinde yetkililer, denetim için yeterli zaman ve personel bulunmadığını belirtiyor. Bu da cezaların yalnızca cezayı ödeyecek kadar yakalananlar için caydırıcı olmasını sağlıyor.

Ulusal – Nasyonal Littering Ceza Sistemi Yakında Gelebilir
Thurgau’daki bu uygulamanın ardından, tüm İsviçre genelinde ulusal bir Littering cezası sistemi de yakın zamanda hayata geçirilebilir. Bu, ülkedeki tüm kantonlarda benzer cezaların uygulanmasını sağlayabilir.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE’DE ARTAN NÖROLOJİK PROBLEMLER: SEBEPLER VE YÜKSELEN TALEPLER

yazar

Yayınlayan

on

By

Titreyen eller, hafıza boşlukları, baş ağrıları… Nörolojik semptomlar çeşitlenmiş durumda ve giderek daha fazla görülüyor.

İsviçre’de Nörolojik Şikayetlerde Artış
Bern’deki Inselspital hastanesinin nöroloji bölümü, nörolojik rahatsızlıklarla başvuran hastaların sayısının arttığını duyurdu. Uzmanlar, bu artışın birçok sebepten kaynaklandığını belirtiyor; yaşlanan toplum, stres ve endişe bunların başlıcaları arasında.

Endişe Verici Bir Gelişim
Ulrich Hofer adlı bir hastanın rutin muayenesinde, nöroloji bölümündeki kalabalık durum dikkatini çekti. Hofer, “Sadece zaman zaman yaşadığım baş ağrıları için kontrol amaçlı geldim, ancak etraftaki insan sayısı beni şaşırttı,” dedi. Bu durum, Inselspital hastanesinde de gözlemlenen bir eğilimin işareti olarak değerlendiriliyor.

Kış Aylarında Daha Fazla Başvuru
Inselspital’ın Nöroloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Andrew Chan, mevsimsel değişikliklerin etkisini kabul etse de, bu artışın sadece kış aylarına özgü olmadığını belirtti. “Kış ve sonbahar aylarında nörolojik semptomlar genellikle daha belirgin hale geliyor, çünkü enfeksiyon hastalıkları mevcut nörolojik sorunları daha da kötüleştirebiliyor,” diyen Chan, bu durumun artan hastane yoğunluğuna yol açtığını ekledi. Ancak bu durum, yalnızca mevsimsel dalgalanmalardan ibaret değil; uzun vadeli bir eğilim söz konusu.

Long Covid ve Alzheimer’ın Artan Etkisi
Chan, artan başvuruların nedenlerini açıklarken, yaşlanan toplumun daha fazla Parkinson ve Alzheimer vakasına yol açtığını belirtti. Ayrıca, artan ekran süresinin Alzheimer riskini yükseltebileceği uyarısına da dikkat çekti. Pro Senectute, yaşlıların telefon bağımlılığına eğilim gösterdiğini, bunun da sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurguluyor.

Daha Yüksek Sağlık Farkındalığı
Sağlık bilincinin arttığını söyleyen Chan, demans ve Long Covid gibi konuların kamuoyunda daha fazla tartışılmasının, insanların nörolojik şikayetlere daha duyarlı hale gelmelerine yol açtığını ifade etti. Ayrıca, Alzheimer’ı erken tespit etmek için geliştirilen yeni yöntemlerin, başvurularda bir artışa neden olup olmadığını da sorguladı.

Stres ve Anksiyete: Yeni Tehditler
Nörolojik şikayetlerde dikkat çeken bir diğer artış ise stres kaynaklı ve fonksiyonel bozukluklar. Bu tür bozukluklar, beynin yapısal bir hasara uğramadığı ancak stresin yol açtığı semptomları içeriyor. “Bu tür bozukluklar, genel sağlık için tehdit oluşturur ve diğer nörolojik hastalıkların riskini artırır,” diyen Chan, bunların özellikle genç nüfusta daha yaygın hale geldiğini belirtti.

Covid-19 Aşıları ve Artan Başvurular
Son olarak, Covid-19 aşılarına dair korkular da başvuru sayısındaki artışı etkileyen bir faktör olarak öne çıkıyor. Chan, bazı hastaların şikayetlerini Covid-19 aşısına bağladığını ancak bu tür durumların tıbbi olarak çok nadir görüldüğünü söyledi.

Sonuç olarak, İsviçre’deki nörolojik rahatsızlıkların sayısı artarken, toplumun bu konuda daha bilinçli hale gelmesi gerektiği anlaşılıyor. Gelişen sağlık teknolojileri ve kamuya açık tartışmalar, kişilerin hastalıkları daha erken fark etmelerini sağlasa da, stres ve endişenin bu artışı daha da tetiklemesi, sağlık sistemini zorlayabilir.

#İsviçre #NörolojikRahatsızlıklar #LongCovid #Alzheimer #SağlıkFarkındalığı

Haberin Devamını Oku

Trendler