Sosyal Medya

Gündem

TEMU’DAN ALDIĞI PROJEKTÖR PATLADI: İSVİÇRELİ MÜŞTERİ YARALANDI

yazar

Yayınlayan

on

DELEMONT – 19.05.2025
Çin merkezli online alışveriş platformu Temu’dan sipariş edilen ucuz bir projeksiyon cihazı, İsviçreli bir müşterinin evinde kısa sürede patladı. Olay, ürünlerin güvenliği ve çevrim içi alışverişte tüketici hakları konusunu yeniden gündeme taşıdı.

Delémont kantonunda yaşayan 57 yaşındaki bir adam, Temu üzerinden uygun fiyatlı bir projektör satın aldı. Ancak cihazı prize takmasından sadece birkaç dakika sonra yüksek bir patlama sesi duyuldu. Güç adaptörü patladı, cihazın koruyucu parçaları iki metreye kadar fırladı. Adam kolundan hafif şekilde yaralandı.

TEMU SORUMLU MU?

SRF’e konuşan mağdur, şans eseri ciddi bir yaralanma yaşamadığını belirtti. Peki bu durumda Temu hukuken sorumlu tutulabilir mi?

Bern Üniversitesi’nden hukuk profesörü Frédéric Krauskopf bu soruya net bir yanıt veriyor:

“Temu ürün satmıyor, yalnızca satışa aracılık ediyor. Bu nedenle doğrudan ürün kusurlarından sorumlu tutulamaz.”

Yani hukuki olarak, ürünün satıcısı Temu değil, platformda yer alan bağımsız satıcılar. Temu’nun genel şart ve koşullarında da ürün güvenliği ve sorumluluk konusunda muafiyet maddeleri bulunuyor.

TAZMİNAT MÜMKÜN MÜ?

Teorik olarak, mağdur kişi ürünün gerçek satıcısına karşı tazminat talebinde bulunabilir. Ancak bu çoğu zaman yurt dışında bulunan firmalarla muhatap olmayı gerektirdiğinden süreç karmaşıklaşıyor.

Prof. Krauskopf’a göre, bu gibi durumlarda tüketicilerin haklarını araması çok zor:

“Satıcılar genellikle şikâyetlere cevap vermez veya sorumluluğu toptan reddeder.”

YERLİ SATIŞ NOKTALARI DAHA GÜVENLİ

Uzmanlar, elektronik ürünlerde yerli satıcıları tercih etmenin daha güvenli olduğunu vurguluyor. İsviçre merkezli bir satıcıdan alışveriş yapıldığında, doğrudan muhatap bulunabildiği için hak arama süreçleri daha kolay ilerliyor. Aynı zamanda garanti ve iade hakları da daha güçlü oluyor.

TEMU PARAYI İADE ETTİ

SRF’in konuyu gündeme taşımasının ardından Temu, mağdur İsviçreliye cihazın bedelini ve 80 Frank tutarında ek bir tazminat ödedi. Şirket, bu ürünü artık satmadıklarını ve üretici firmaya yönelik bir inceleme başlattıklarını duyurdu.

Temu, uluslararası kabul görmüş sertifikasyon kuruluşlarıyla çalıştıklarını da ekledi.

Ancak bu olay, çevrim içi platformlarda satılan ucuz elektronik cihazların ciddi güvenlik riskleri barındırdığını bir kez daha gözler önüne serdi. Alman ARD kanalı tarafından yapılan bir araştırmada da, Temu üzerinden alınan 12 üründen 11’inin Avrupa güvenlik standartlarına uymadığı belirlenmişti.

Haberin Devamını Oku

Gündem

LUZERN’DE TEPKİ ÇEKEN YASAK: ÇİN TURİST GRUPLARINA GÖL HAVUZUNA ERİŞİM SINIRLAMASI

yazar

Yayınlayan

on

By

📌 GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Temmuz 2025
⏱️ Okuma süresi: 2 dakika

İsviçre’nin Luzern kentinde yer alan ve göl üzerindeki konumuyla bilinen Seebad Luzern, yaz aylarında artan yoğunluk gerekçesiyle dikkat çeken bir uygulamayı hayata geçirdi. Tesis yönetimi, altı kişiden fazla olan turist gruplarının — özellikle Asya kökenli, ağırlıklı olarak Çinli turistlerin — yoğun saatlerde göl havuzuna girişine sınırlama getirdi.

Blick gazetesinde yer alan habere göre, bu karar tesisin resmi internet sitesinde Almanca, İngilizce ve Çince olmak üzere üç dilde açıkça duyuruldu. İlgili uyarıda şu ifadeler yer alıyor:
🔹 “Reisegruppen ab 6 Personen haben bei hoher Auslastung keinen Zutritt.”
(Altı kişiden büyük turist grupları yoğunluk durumunda tesise giriş yapamaz.)

Yetkililer, kararın arkasında yatan nedenleri “tesis kapasitesinin yönetilebilirliği” olarak açıklasa da, Çinli turistlerin özellikle hedef alınması tepkilere neden oldu. Gerekçe olarak ise bazı grupların “çok gürültülü olduğu” ve “yüzme deneyiminin az olduğu” öne sürüldü.

Benzer bir uygulama Jura kantonundaki Pruntrut kasabasında da görülmüştü. Burada da yabancı ziyaretçilere yönelik erişim kısıtlamaları getirilmiş ve özellikle Fransız turistlerin uygunsuz davranışları gerekçe gösterilmişti.

Luzern’deki yeni düzenleme, ayrımcılık tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Sosyal medyada ve turizm sektöründe çok sayıda kişi, uygulamanın etnik grupları hedef alarak ayrımcılık içerdiğini savunuyor.



Haberin Devamını Oku

Avrupa

AİHM’DEN İSVİÇRE’YE ELEŞTİRİ: CASTER SEMENYA’YA ADİL YARGILANMA SAĞLANMADI

yazar

Yayınlayan

on

By

🕓 Okuma süresi: 3 dakika

CENEVRE – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Güney Afrikalı olimpiyat şampiyonu atlet Caster Semenya hakkında önemli bir karara imza attı. Mahkeme, 10 Temmuz 2025’te açıkladığı kararla, İsviçre Yüksek Mahkemesi’nin Semenya’ya “adil yargılanma hakkı” tanımadığına hükmetti. Bu çarpıcı karar, spor dünyasında yıllardır tartışma konusu olan cinsiyet politikalarına dair yeni bir dönüm noktası oluşturdu.

Semenya, doğuştan sahip olduğu farklı cinsiyet gelişimi (DSD) nedeniyle Uluslararası Atletizm Federasyonu’nun (World Athletics) uyguladığı testosteron sınırlandırması kurallarına karşı hukuk mücadelesi veriyordu. Ancak İsviçre federal yargı makamları, 2020 yılında World Athletics’in uygulamalarını orantılı ve meşru bulmuştu. Bu kararın ardından Semenya, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımıştı.


AİHM: ADİL YARGILAMA HAKKI İHLAL EDİLDİ

AİHM kararında, İsviçre’nin, Caster Semenya’nın davada temel haklarını yeterince koruyamadığını ve adil yargılama süreci ilkesine uygun davranmadığını belirtti. Kararda, özellikle karmaşık tıbbi ve etik boyutlar içeren bu davada Semenya’nın yeterince dinlenmediği ve savunma hakkının kısıtlandığı vurgulandı.

Mahkeme, Semenya’ya manevi zarar nedeniyle yaklaşık 80.000 Euro tazminat ödenmesine karar verdi. Ancak AİHM, sporculara uygulanan testosteron sınırlandırmasının doğrudan ayrımcılık oluşturup oluşturmadığına dair nihai bir değerlendirmede bulunmadı. Bu yönüyle, ayrımcılık iddiası açısından karar tarafsız ve sınırlı kaldı.


DAVA YENİDEN İSVİÇRE MAHKEMESİNDE

Bu karar doğrultusunda, dava süreci yeniden İsviçre federal yargı sistemine dönmüş oldu. İsviçreli hukuk uzmanları, bu kararın yalnızca Semenya değil, benzer durumda olan birçok DSD’li sporcunun hak mücadelesinde emsal teşkil edebileceğini belirtiyor.

📌 Semenya kararı, cinsiyet temelli düzenlemeler, sporun evrenselliği ve insan hakları arasındaki dengenin yeniden tartışılmasına neden olabilir.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

AFD’DEN TEPKİ ÇEKEN ÖNERİ: YABANCILARA HAVUZ YASAĞI MI GELİYOR?

yazar

Yayınlayan

on

By


🕒 Okuma süresi: 2 dakika

Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, ülkedeki halka açık yüzme havuzlarına yönelik tartışmalı bir öneriyle gündemde. AfD Federal Milletvekili Carina Schiessl, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla, göçmen kökenli genç erkeklerin havuzlara girişinin yasaklanması gerektiğini savundu.

Schiessl’in paylaşımında yer alan afişte, başında şapka olan ve bel çantası taşıyan bir genç erkek illüstrasyonu kırmızı bir yasak işaretiyle sunulurken, üstüne şu ifadeler yazıldı:
“Talahonfreie Zone – Ein Sommer wie früher: friedlich. deutsch. unbeschwert.”
(Türkçesi: “Kavgasız alan – Eski zamanldaki gibi bir yaz: huzurlu. Alman. kaygısız.”)

Söz konusu paylaşım, hem ifade biçimi hem de içerdiği ırkçı göndermeler nedeniyle büyük tepki topladı.


🔍 İsviçre’yi Örnek Gösterdi

AfD’li milletvekilinin dayanak noktası, İsviçre’nin Jura kantonunda yer alan Porrentruy (Pruntrut) kasabasındaki bir yüzme havuzunun aldığı tartışmalı karar. Bahsi geçen havuz, yalnızca İsviçre vatandaşları, çalışma izni olanlar ve resmi ikameti bulunan kişilere açık hale getirilmişti. Karar, bölgede yaşanan güvenlik problemleri ve saldırılar sonrası alınmıştı.

Schiessl, bu uygulamayı “örnek teşkil eden bir çözüm” olarak değerlendirerek Almanya’da da benzer bir sistemin benimsenmesi gerektiğini savundu.


📊 Resmî Raporlar ve Eleştiriler

AfD’nin bu çağrısının arkasındaki gerekçelerden biri, Alman Federal Kriminal Dairesi’nin (BKA) raporları. Bu raporlarda, havuzlarda gerçekleşen cinsel taciz vakalarının %67’sinin Alman vatandaşı olmayan kişiler tarafından işlendiği belirtiliyor. Olaylara karışanların büyük çoğunluğunun Afganistan, Suriye ve Türkiye kökenli olduğu iddia ediliyor.

Ancak bu tür öneriler, hem hukuki hem de etik açıdan yoğun şekilde eleştiriliyor. Almanya’da ayrımcılıkla mücadele yasaları, bu tür uygulamaları açıkça yasaklıyor. İsviçre’de ise Irkçılıkla Mücadele Komisyonu (EKR), toplu yasakların anayasa ve insan hakları ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı.


🗣️ Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor

Sosyal medyada binlerce kişi Schiessl’in paylaşımına tepki gösterdi. İnsan hakları kuruluşları, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri bu öneriyi “kurumsallaşmış ayrımcılık” olarak nitelendiriyor.

Öte yandan, bazı vatandaşlar ise halka açık havuzlarda artan güvenlik sorunlarına dikkat çekerek “düzenin sağlanması” gerektiğini savunuyor. Ancak birçok uzman, çözümün yasaklar değil, sosyal entegrasyon ve güvenlik önlemlerinin artırılması olduğunu belirtiyor.


📌 Sonuç:
AfD’nin “yabancılara havuz yasağı” önerisi, Almanya’daki göçmen karşıtı politikaların geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdi. İsviçre’deki geçici uygulamanın Almanya için model gösterilmesi, Avrupa’da kamu alanlarındaki eşitlik ilkesini ciddi şekilde tartışmaya açmış durumda.


Haberin Devamını Oku

Trendler