Sosyal Medya

Gündem

TECAVÜZ FAİLLERİNE VERİLEN CEZALAR YETERLİ Mİ? İSVİÇRE’DE KAMUOYU DAHA AĞIR CEZALAR İSTİYOR

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre, halkın %78’i cinsel saldırı faillerine verilen cezaların yetersiz olduğunu düşünüyor. Verilere göre, tecavüz suçundan mahkum edilenlerin yalnızca %54’ü hapis cezasına çarptırılıyor ve bu cezalar ortalama 4,5 yıl ile sınırlı kalıyor. Ancak mevcut yasa, 10 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Ortalama ceza süresi 4,5 yıl olsa da, mahkemelerin kanunda belirtilen azami 10 yıllık cezayı nadiren uyguladığı görülüyor. Bu durum toplumda ciddi bir tartışma yaratırken, uzmanlar farklı bakış açıları sunuyor.

YENİ DÜZENLEMELER VE SORUNLAR
1 Temmuz’da yürürlüğe giren yeni cinsel suç yasasıyla “Hayır, hayır demektir” ilkesi kabul edilerek cinsel saldırı tanımı genişletildi. Artık yalnızca fiziksel zorlama değil, sözlü veya jestlerle gösterilen rıza eksikliği de suç kapsamında değerlendiriliyor. Ancak hala minimum ceza yalnızca şiddet veya tehditle işlenen suçlar için uygulanıyor. İşte 12 kişinin konuya dair değerlendirmeleri:

UZMANLARIN GÖRÜŞLERİ

Jennifer Meyer, Mağdur
Jennifer Meyer (24), çocuk yaşta cinsel şiddete maruz kaldığını ve failin cezasız kaldığını belirtiyor. Meyer, “Bir çocuğu istismar etmek en vahşi suçlardan biri. Ortalama 4,5 yıl ceza bir insanın ruhunu yok eden bu suç için çok az. Eğer yargıç olsaydım, ömür boyu hapis cezası verirdim” diyerek daha ağır cezaların gerekli olduğunu savunuyor.


Daniel Jositsch, Ceza Hukuku Profesörü ve SP Ständerat Üyesi
“Mevcut uygulama, yasama organının iradesine aykırıdır. Savcılar daha yüksek cezalar talep etmeli, yargıçlar ise parlamento iradesini uygulamalıdır.”


Agota Lavoyer, Mağdur Destek Danışmanı
Lavoyer, mağdurların cezaları genellikle yetersiz bulduğunu belirtiyor: “Bazı mağdurlar, cezanın koşullu olmasına sevinirken, diğerleri bunu bir hakaret olarak görüyor. Bu tür davalarda eğitici programların ve meslek yasaklarının uygulanması önemlidir.”


Patrizia Krug, Basel-Landschaft Başsavcısı
“Mahkemelerin daha yüksek cezalar vermesi için ne gerektiğini sıkça soruyorum. En ağır suçlarda bile maksimum cezanın verilmemesi şaşırtıcı.”


Stefan Häusler, Bern Obergericht Genel Sekreteri
“Mahkemeler, her davayı bireysel olarak değerlendiriyor ve tüm koşulları dikkate alıyor. Eğer verilen cezalar yetersiz bulunuyorsa, yasaların değiştirilmesi siyasetin sorumluluğundadır.”


Marianne Heer, Eski Luzern Üst Düzey Hakimi
“Son 10 yılda cezaların daha ağır hale geldiğini gözlemliyorum. Ancak, mahkemelerin ceza belirlerken tüm koşulları dikkate alması gerektiğini unutmamalıyız.”


Pascal Schmid, SVP Ulusal Konseyi Üyesi ve Eski Hakim
“Tecavüz failleri, genellikle komik denilebilecek kadar düşük cezalarla kurtuluyor. Mahkemelerin ceza sınırlarını tam olarak kullanmaması kabul edilemez.”


Sibel Arslan, Yeşiller Partisi Ulusal Konsey Üyesi
“Yüksek para cezaları, mağdurların suç duyurusunda bulunmasını kolaylaştırabilir. Yargıçlar, hem hapis hem de para cezalarını dengeleyerek gerçekçi çözümler üretmeli.”


Daniel Bogner, Teolog ve Etik Profesörü
“Mahkemeler, toplumda yükselen insan hakları ve ahlaki değerlere uygun hareket etmelidir. Mevcut düşük cezalar, toplumun etik dönüşümüne ayak uyduramıyor.”


Benjamin F. Brägger, Ceza İnfaz Uzmanı
“Tecavüz failleri her zaman hapse atılmalı. Bugünkü mahkeme uygulamaları, tecavüzün ciddi bir suç olmadığını ima eder şekilde yanlış bir mesaj veriyor.”


Nina Fehr Düsel, SVP Ulusal Konsey Üyesi
“Faillerin paraya değil, özgürlüklerine dokunulmalı. Bu nedenle para cezalarının kaldırılmasını destekliyorum.”


YORUM VE SONUÇLAR
Uzmanların görüşleri, cezaların artırılması yönünde genel bir fikir birliği olduğunu gösteriyor. Ancak cezaların bireysel koşullara göre belirlenmesi gerektiği ve eğitici tedbirlerin önemi de vurgulanıyor. İsviçre’de tecavüz davalarının daha ciddi ele alınması gerektiği konusunda toplumsal bir uzlaşma olduğu açık.

#adalet #toplum #cezaevleri #Tecavüz #vergewaltigung #cinseltaciz #frauen #sexuelleübergriff #schweiz #isviçre #schwiiz #suisse #svizzera #switzerland

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

FEDERAL HÜKÜMET, ÇİN’İN GÖZETİM VE BASKI FAALİYETLERİNE KARŞI KORUMA ÖNLEMLERİNİ DEĞERLENDİRİYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’deki Uygurlar ve Tibetliler, Çin’in gözetim ve baskı uygulamalarına maruz kalıyor. İsviçre Federal Hükümeti, Çin’in bu gruplar üzerindeki transnasyonel baskı uygulamalarını inceleyen bir rapor yayımladı. Bu rapor, Çin’in, İsviçre’deki Tibetli ve Uygur diasporalarını gözetlediğini, toplulukları içinden casuslar yerleştirerek baskı yaptığını ve bu kişilerin gözlemlerini kaydederek tehditlerde bulunduğunu ortaya koyuyor.

Federal Hükümet’in yayımladığı raporda, Çin’in bu tür faaliyetlerini, diplomatik engeller nedeniyle tam anlamıyla cezalandırmanın zor olduğuna dikkat çekildi. Ancak, söz konusu casusluk eylemlerinin hukuki yollarla takip edilebileceği ve hedef alınan kişilerin dikkatli olmaları gerektiği ifade ediliyor. Çin’in istihbarat birimleri, İsviçre’deki Tibetli ve Uygur topluluklarının içindeki bazı bireyleri casus olarak kullanarak, bu grupların faaliyetlerini izliyor. Örneğin, gizli ajanlar, basın mensubu, turist veya öğrenci kılığında topluluklara sızabiliyor.

Hukuki ve Sosyal Zorluklar
Rapor, bu tür gözetim ve baskı faaliyetlerinin, özellikle dijital araçlar ve otoriter devletlerin işbirliğiyle daha karmaşık hale geldiğine dikkat çekiyor. Bu durumun, İsviçre’nin egemenliğini tehdit edebileceği belirtiliyor. Ancak, bu tür faaliyetlerin cezai yaptırımlarla karşılanması için siyasi casusluk gibi suçların kanıtlanması gerektiği ifade ediliyor.

Özel gözetim ve tehditlere karşı, bireylerin sivil yasal yollarla başvurabileceği ancak genellikle tanımadıkları kişilerle ilgili dava açmanın mümkün olmadığı vurgulanıyor. Hükümet ayrıca, hedef alınan kişilerin daha dikkatli olmalarını sağlamak için eğitim ve farkındalık artırma önlemleri öneriyor.

Uygurların Durumu
Raporda, Çin’in Uygur topluluğuna yönelik benzer baskılar uyguladığı da belirtiliyor. Ancak İsviçre’deki Uygur nüfusunun az olması nedeniyle, ülke genellikle bu tür operasyonların geçiş noktası olarak kullanılmakta. Federal Hükümet, bu tür baskılara karşı daha fazla koruma önlemi geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu önlemler, hem yerel yetkililer için eğitim ve bilinçlendirme, hem de mağdurlara yönelik destek ve danışmanlık hizmetlerini içeriyor.

Sonuç ve Öneriler
Federal Hükümet, özellikle Tibet ve Uygur toplulukları için Çin’in gözetim faaliyetlerinin artarak devam edeceğini öngörüyor. Hükümet, daha fazla önlem alınması gerektiğini belirterek, transnasyonel baskıya karşı daha etkili çözümler geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

İsviçre’deki 7.500 Tibetli ve 150 Uygur’un güvenliği için önerilen koruma önlemleri, diğer ülkelerdeki benzer baskılara karşı daha geniş çaplı bir stratejinin parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu tür baskıların yalnızca Çin tarafından değil, Rusya ve Türkiye gibi diğer ülkeler tarafından da uygulandığı ifade ediliyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

ZÜRİH’TE KADIN SÜNNETİNE KARŞI ÖNLEMLER ARTIRILACAK

yazar

Yayınlayan

on

By

Zürich’te bir yıldır hizmet veren ve kadınlara yönelik genital sünnetin önlenmesi konusunda çalışan danışma merkezi, bu alandaki faaliyetlerini genişletmeyi planlıyor. 🩺

ZÜRİH’TE 2900’Ü AŞKIN KADIN TEHLİKE ALTINDA
Zürich kantonunda, 2900’den fazla kadın, genital sünnet nedeniyle ya geçmişte mağdur olmuş ya da bu tehlikeyle karşı karşıya kalmış durumda. Çoğu kadın Afrika, Orta Doğu ve Asya kökenli. Bu durumu engellemeye yönelik çalışmalar, 2012’den bu yana İsviçre’de yasal olarak suç sayılıyor. 🚫👩‍⚖️

DANIŞMANLIK HİZMETLERİ ARTTIRILACAK
Zürich’teki Ambulatorium Kanonengasse’deki sağlık hizmeti, kadınlar, kız çocukları ve ailelerine ücretsiz danışmanlık veriyor. Hizmet, özellikle illegal genital sünnete karşı farkındalık yaratmayı ve aileleri eğitmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz yıl 25 önleyici etkinlik düzenlendi. 🎓💬

Sağlık Bakanı’ndan Önemli Aksiyon
Zürich sağlık direktörü Natalie Rickli (SVP), kadınları ve kızları bu tür uygulamalardan korumak için büyük çaba sarf ediyor. Rickli, geçmişte, Ulusal Konsey’de bu konuda daha fazla önlem alınmasını talep etmişti. 👩‍⚖️🛡️

Haberin Devamını Oku

Gündem

MALL OF SWITZERLAND’DAKİ MEDCENTER YAŞANAN ANLAŞMAZLIKLAR NEDENİYLE FAALİYETİNE SON VERDİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Luzern’deki Mall of Switzerland alışveriş merkezinde bulunan MedCenter Hausarztpraxis, yaşanan çeşitli anlaşmazlıklar ve büyük maddi kayıplar nedeniyle kapandı. MedCenter, 2 milyon İsviçre frangı yatırım yaparak açtığı bu yüksek kaliteli doktor muayenehanesini kapatmak zorunda kaldı.

Büyük Maddi Talepler ve Anlaşmazlıklar

MedCenter grubu, Mall of Switzerland ile arasında yaşanan bir dizi anlaşmazlık nedeniyle kapanma aşamasına geldi. Alışveriş merkezi, MedCenter’den yüksek miktarda bir ödeme talep etti. Alışveriş merkezinin işletmecileri, kiracılardan sözleşmeye uygun şekilde aynı açılış saatlerine riayet etmelerini istemişti. Ancak MedCenter, düşük hasta sayısı ve uzman personel eksikliği nedeniyle belirli günlerde daha erken kapanma kararı almıştı. Bu durum, merkezi işletmecilerinin itirazına yol açtı ve uzun süredir süregelen bir anlaşmazlık başladı.

Bina İçi İnşaat Çalışmaları ve Zorluklar

MedCenter, Alışveriş Merkezi’ndeki inşaat çalışmalarına dair yaşanan diğer bir sorunla daha karşılaştı. Yeni bir kiracı için yapılması gereken inşaat düzenlemeleri sırasında, alışveriş merkezinin asansör ve yürüyen merdiven motorlarının, MedCenter’ın muayenehanesinin tavanına yerleştirilmesi kararı alındı. Bu değişiklik, Sterchi’yi oldukça rahatsız etti çünkü muayenehaneye gelen motorlar, ciddi gürültüye yol açtı ve büyük bir ekonomik kayba neden oldu. Ayrıca, yapılan inşaat sırasında meydana gelen su baskınları nedeniyle röntgen cihazlarının aylarca kullanılamaz hale geldiği belirtildi.

İş Yeri Kapanıyor

Sonuç olarak, MedCenter’ın sağlık merkezi, yüksek maliyetler ve zorluklarla karşı karşıya kaldı. MedCenter yönetimi, ekonomik kayıpların neden olduğu mali sıkıntılar sonucunda bu muayenehaneyi kapatma kararı aldı. Şu anda toplamda altı çalışan, MedCenter grubuna ait diğer tesislerde çalışmaya devam edebilecek. Ayrıca, hastalar için alternatif sağlık hizmeti önerilmiştir.

MedCenter’in karşılaştığı bu durum, işletme ve ticaret anlaşmalarında yaşanan gerginliklerin ve ekonomik baskıların ne kadar yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Haberin Devamını Oku

Trendler