Sosyal Medya

Dünya

Mpox Virüsü Ne Kadar Tehlikeli?

yazar

Yayınlayan

on

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Afrika’da yeni bir Mpox virüs varyantı (eski adıyla maymun çiçeği) nedeniyle en yüksek alarm seviyesini ilan etti. Perşembe günü Avrupa’da da ilk vaka bildirildi. Peki, bu virüs gerçekten ne kadar tehlikeli? İşte en önemli sorular ve cevaplar:

Mpox Virüsü Nedir?

Mpox, klasik çiçek hastalığı (Variola virüsü) ile ilişkili bir virüstür. Mpox, enfekte hayvanlardan insanlara geçebilen bir zoonoz yani hayvan kaynaklı viral enfeksiyon hastalığıdır. 2024’ün başından itibaren, Mpox virüsünün yeni bir alt varyantı Afrika’da yayılmaktadır. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden başlayan bu enfeksiyonlar, şu ana kadar 16 Afrika ülkesinde tespit edilmiştir. Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) bu yıl 14.000’den fazla şüpheli vaka ve 500’den fazla ölüm bildirmiştir. WHO, test olanaklarının yetersizliği nedeniyle tüm vakaların tespit edilmediğini öngörüyor. Şu an İsveç ve Pakistan’da da vakalar bildirilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, mevcut salgını uluslararası ölçekte sağlık acil durumu olarak sınıflandırma kararı aldı.

Neden Mpox Artık Maymun Çiçeği Olarak Adlandırılmıyor?

WHO, “Mpox” terimini “Maymun Çiçeği” hastalığı için bir eşanlamlı olarak kullanmaya karar verdi. Bu değişiklik, hastalığa yakalanan kişilerin damgalanmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Karar, global uzmanlarla yapılan bir dizi danışmanın ardından alınmıştır.

Uluslararası Ölçekte Sağlık Acil Durumu Ne Anlama Geliyor?

Bu durum, hastalığın ülke sınırlarını aşma ve diğer ülkelerle uluslararası seyahat için sağlık riski oluşturma tehlikesi taşıdığını ifade eder. Ayrıca, etkilenen ülkelerde durum o kadar karmaşıktır ki, durumu kontrol altına almak için uluslararası işbirliği gereklidir. Avrupa ve İsviçre için bu alarm seviyesinin şimdilik doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır. WHO, geçtiğimiz hafta aşı üreticilerine acil olarak üretimi artırmaları çağrısında bulunmuştu.

Virüs Hakkında Şu Ana Kadar Bilinenler Neler?

Virüs ilk kez 1970 yılında bir insanda tespit edilmiştir. İki farklı virüs türü vardır: Klade I ve Klade II. Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve çevresindeki ülkelerde şu anda Klade I ve bu türün bir alt varyantı olan Klade Ib hakimdir. Klade I ve özellikle Klade Ib’in daha kolay yayıldığı ve daha şiddetli hastalık tablosu ve yüksek ölüm oranı ile ilişkilendirildiği bilinmektedir. Ancak, bu konuda bilimsel olarak kanıtlanmış yeterli ayrıntılı çalışma bulunmamaktadır.

Mpox’un Belirtileri Nelerdir?

Mpox, enfekte bir kişiyle yakın temastan 5 ila 21 gün sonra ortaya çıkabilir. Belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazı vakalarda sadece hafif belirtiler görülebilir. Mpox’un yaygın belirtileri şunlardır:

  • Ateş
  • Baş ağrısı
  • Kas ağrıları
  • Sırt ağrısı
  • Lenf bezlerinde şişlik
  • Yorgunluk
  • Üreme ve anal bölgede ağrı, kanama ve iltihaplanma olabilir.
  • Genellikle yüzle başlayan ve diğer vücut bölgelerine yayılan karakteristik bir döküntü. Döküntü birkaç aşamadan geçtikten sonra kabuklanır ve düşer.

Mpox Nasıl Bulaşır?

Virüs, insanlardan insanlara genellikle yakın cilt ve vücut teması yoluyla bulaşır; bu, cinsel temas da dahil olmak üzere, ancak bununla sınırlı değildir. Ayrıca, kirlenmiş eşyalar (örneğin yatak çarşafları) veya enfekte hayvanlar da virüsü yayabilir. Mpox virüsleri, kabuklar, solunum sıvıları ve vücut sıvıları aracılığıyla; ayrıca enfekte hamilelerde plasenta yoluyla fetüse geçebilir. Virüsün sperm, vajinal sıvı, idrar veya dışkı yoluyla bulaşıp bulaşmadığı ise kesin olarak belirlenmemiştir.

Virüs Ne Kadar Tehlikeli?

Özellikle çocuklar, etkilenen bölgelerde virüsü kapma riski taşımaktadır. Jean Kaseya, Afrika Birliği Seçin Kontrol ve Önleme Merkezleri (Africa CDC) Direktörü, “Hasta olanların %60’ından fazlası 15 yaş altı çocuklar ve gençlerdir” dedi. Ayrıca, bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler ve erkeklerle cinsel ilişkide bulunan erkekler de yüksek risk grubundadır. Laboratuvarlarda virüsle temas edebilecek kişiler de dikkatli olmalıdır.

Bir Enfeksiyon Nasıl Tedavi Edilir?

Mpox için spesifik bir antiviral tedavi bulunmamaktadır. Hastalık belirtisi ortaya çıktığında, belirtiler hedeflenerek tedavi edilir ve komplikasyonlar önlenir. Özellikle ağır vakalarda antiviral tedavi uygulanabilir. Bu tedavi edici ilaç İsviçre’de mevcuttur.

Mpox İçin Bir Aşı Var mı?

Klasik çiçek hastalığına karşı geliştirilmiş iki aşı mevcuttur. İsviçre’de aşı imkanları ve uzman doktorlar hakkında bilgiye kantonal sağlık yetkililerinden ulaşabilirsiniz. Aşı maliyetleri (aşı ve uygulama) sağlık sigortası tarafından karşılanmaktadır.

İsviçre’deki Durum Nedir?

Mpox salgını ilk kez yaşanmıyor. İki yıl önce 100’den fazla ülkede enfeksiyonlar görülmüştü ve İsviçre de etkilenmişti. O dönemde enfeksiyon dalgası birkaç ay içinde azalmış ve sonuçta hafif seyretmiştir. Şu an İsviçre’de enfekte olma riski oldukça düşüktür. İsviçre Sağlık Bakanlığı (BAG) tarafından yapılan açıklamada, çoğu risk grubundaki kişinin aşılandığı ve ülkede yeterli miktarda aşı bulunduğu belirtilmiştir. WHO’ya göre, Haziran sonuna kadar İsviçre’den 579 Mpox vakası bildirilmiştir. Son bildirim ise Şubat 2024 tarihindendir.

İsviçre, Mpox salgınıyla mücadele için 40.000 aşı dozu satın aldı ve bunları kantonlara dağıttı. Federal Sağlık Dairesi (BAG) tarafından yapılan açıklamaya göre, şu ana kadar yaklaşık 13.000 doz aşı uygulandı.

WHO’dan Acil Çağrı Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Cuma günü, aşı stoğu bulunan ülkelerden, salgından etkilenen ülkelere aşı temin etmelerini ve üreticilerin üretimi artırmalarını talep etti.

En Yüksek Alarm Seviyesi WHO, Çarşamba günü, yeni Mpox varyantı 1b’nin birkaç Afrika ülkesinde yayılmasının ardından en yüksek alarm seviyesini ilan etti.

İsviçre’de Risk Durumu BAG’e göre, İsviçre’de enfeksiyon riski çok düşük. Ülkedeki risk grubundaki kişilerin büyük kısmı aşılanmış durumda. Mpox, yıllardır maymun çiçeği olarak bilinen hastalık, hem hayvanlardan hem de yakın insan temasları, özellikle cinsel ilişki yoluyla bulaşabilir. Belirtiler arasında ciltte çiçek benzeri kabarcıklar, ateş ve eklem ağrıları bulunmaktadır.

Korona Gibi Bir Durum Teşkil Eder mi?

Mevcut bilgiler doğrultusunda, Mpox salgınının Korona pandemisi gibi bir küresel salgına dönüşmesi olası görünmemektedir. Mpox, bulaşması daha zor bir virüs olup, SARS-CoV-2 veya grip virüsleri kadar hızlı mutasyon geçirmemektedir. Ayrıca, Avrupa’da Mpox vakaları hızlı bir şekilde tespit edilip, izolasyon, karantina ve aşı gibi önlemlerle sınırlanabilir.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Şifrenizi Hemen Değiştirin: Milyarlarca Hesap Tehlikede

yazar

Yayınlayan

on

By

Dünya genelinde yaklaşık iki milyar e-posta adresi ve 1,3 milyar parola internette erişime açık hâle geldi. Uzmanlar, bunun bugüne kadar ortaya çıkan en büyük veri sızıntısı olduğunu belirtiyor.

Hazırlayan: Konstantin Furrer

Siber güvenlik araştırmacısı Troy Hunt, devasa boyutlardaki bu veri sızıntısını kendi platformu “Have I Been Pwned” (HIBP) veritabanına ekledi. Hunt’a göre, bu sızıntı kapsamı açısından şimdiye kadar tespit edilen en büyük veri ihlali niteliğinde.

Farklı Kaynaklardan Toplanan Veriler

Yeni veri seti, kısa süre önce ortaya çıkan “stealer logs” adlı kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla toplanan bilgilerden farklı.
Bu kez, Threat Intelligence platformu Synthient, daha önce gerçekleşmiş çeşitli veri sızıntılarından elde edilen kullanıcı bilgilerini birleştirerek tek bir dev arşiv hâline getirdi.

Uzmanlar, bu verilerin siber suçlular tarafından çevrimiçi hesaplara izinsiz erişim sağlamak amacıyla kullanılabileceği uyarısında bulunuyor.
Almanca açıklamada da belirtildiği gibi:
“Kriminelle können damit Konten angreifen und sich einloggen.”
(Suçlular bu verilerle hesaplara saldırabilir ve giriş yapabilir.)

Uzmanlardan Uyarı

Siber güvenlik uzmanları, kullanıcıların şifrelerini derhal değiştirmeleri, aynı parolayı birden fazla platformda kullanmamaları ve iki aşamalı kimlik doğrulama (2FA) özelliğini etkinleştirmeleri gerektiğini vurguluyor.
Uzmanlara göre bu sızıntı, dijital güvenlik alışkanlıklarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair güçlü bir uyarı niteliğinde.

Haberin Devamını Oku

Dünya

Trump Yönetiminden Tartışmalı Vize Talimatı: Kronik Hastalıklar Vize Değerlendirmesinde Kriter Haline Geldi

yazar

Yayınlayan

on

By

WASHINGTON — ABD Dışişleri Bakanlığı, Donald Trump yönetiminin talimatıyla vize başvuru sürecinde sağlık durumunun değerlendirilmesine ilişkin yeni bir yönerge yayımladı. Yönerge, obezite, diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ve uyku apnesi gibi kronik rahatsızlıkların, vize uygunluğu açısından dikkate alınmasını öngörüyor.

Yeni düzenlemeyle birlikte, ABD’ye göçmen veya uzun süreli oturum vizesi başvurularında bulunan kişilerin sağlık durumları, “devlete ekonomik yük oluşturma ihtimali” açısından değerlendirilecek. Vize memurları, başvuru sahiplerinin bu tür hastalıklar nedeniyle yüksek sağlık giderlerine yol açabileceğini düşünmeleri hâlinde, vizeleri reddetme yetkisine sahip olacak.

Kapsam ve Gerekçe

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı iç yazışmaya göre, yeni talimat esas olarak göçmen vizeleri (örneğin Green Card) için geçerli olacak. Ancak yönergede belirtilen değerlendirme ölçütleri, gerektiğinde diğer vize kategorilerine de uygulanabilecek.

Kararın dayanağı, ABD göç mevzuatında yer alan “public charge” (kamuya yük olma) ilkesi. Bu ilke, ABD’ye gelen yabancıların uzun vadede devlet destekli sağlık veya sosyal hizmetlere bağımlı hale gelmelerinin önüne geçmeyi amaçlıyor.

Buna göre vize memurları, başvuru sahibinin veya ailesinin kronik rahatsızlıkları nedeniyle kamu kaynaklarına başvurma riskini “yüksek” görürse, vizeyi reddedebilecek.

Uygulama Detayları

CBS News ve NDTV’nin ulaştığı belgelere göre, talimatta şu hastalıklar özellikle vurgulanıyor:

  • Metabolik hastalıklar (örneğin diyabet ve obezite),
  • Solunum yolu rahatsızlıkları (astım, KOAH, uyku apnesi),
  • Kardiyovasküler hastalıklar,
  • Ruh sağlığı bozuklukları,
  • Nörolojik ve kanser türü hastalıklar.

Bu rahatsızlıklara sahip başvuru sahiplerinin, ABD’deki sağlık masraflarını karşılayabilecek yeterli finansal kaynağa sahip olduklarını belgelemeleri bekleniyor.

Eleştiriler ve Tepkiler

Yeni uygulama, sağlık uzmanları ve göçmen hakları savunucuları tarafından “tıbbi gerekçelerle ayrımcılık” olarak nitelendiriliyor. Uzmanlar, obezite ve diyabet gibi yaygın hastalıkların vize kriteri haline getirilmesinin bilimsel dayanağının zayıf olduğunu savunuyor.

Göçmenlik hukuku uzmanı Prof. Laura Phillips, politikayı şu sözlerle değerlendirdi:

“Bu, kamu sağlığıyla ilgili bir tedbir değil; ekonomik üretkenlik üzerinden sağlık temelli bir ayrımcılık modeli. Vize memurlarına, tıbbi uzmanlık gerektiren konularda geniş takdir yetkisi veriliyor.”

Buna karşılık Trump yönetimine yakın kaynaklar, uygulamanın “Amerikan vergi mükelleflerinin yükünü azaltmak” amacıyla hazırlandığını belirtiyor.

Olası Etkiler

Yeni yönergenin, özellikle ABD’ye kalıcı göç etmeyi planlayan düşük ve orta gelirli başvuru sahipleri üzerinde caydırıcı etki yaratması bekleniyor.
Turist, öğrenci veya kısa süreli çalışma vizeleri kapsam dışında görünse de, sağlık durumu ve sigorta belgeleri artık bu başvurularda da ikincil inceleme kriteri olarak gündeme gelebilir.

Uzmanlara göre bu politika, Trump yönetiminin daha önce uygulamaya koyduğu “sağlıklı ve ekonomik olarak bağımsız göçmen profili” anlayışının bir devamı niteliğinde.

Haberin Devamını Oku

Dünya

300’den Fazla İnsan Geleceği Bekliyor: Krionik Umudu Gerçek Olabilir mi?

yazar

Yayınlayan

on

By

Dünya genelinde 300’ü aşkın kişi, ölümün ardından bedenlerinin gelecekte yeniden hayata döndürülebileceği umuduyla dondurulmuş durumda. Bu kişiler, “krionik” (cryonics) adı verilen bir yöntemle, sıvı azot içinde -196°C’de muhafaza ediliyor.

Krionik yöntemi, tıp ve teknolojinin bir gün ölüm sonrası biyolojik hasarları onarabilecek seviyeye ulaşacağı varsayımına dayanıyor. Süreçte, kişinin kalp atışı ve solunumu durduktan kısa süre sonra vücudu özel bir koruyucu sıvıyla dolduruluyor, ardından aşamalı olarak aşırı düşük sıcaklıklara soğutuluyor. Amaç, hücresel yapıyı olabildiğince koruyarak gelecekte olası bir “yeniden canlandırma” şansı yaratmak.

Bu alanda faaliyet gösteren başlıca kuruluşlar arasında Alcor Life Extension Foundation ve Cryonics Institute yer alıyor. Her iki kurumda da yüzlerce kişi, “gelecekteki tıbbi gelişmeleri bekleyerek” sıvı azot tanklarında saklanıyor.

Bilim insanları ise bu konuda temkinli. Şu ana kadar, dondurulmuş bir insanın veya hayvanın tamamen işlevsel biçimde yeniden hayata döndürüldüğüne dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor. Hücresel buz kristallerinin neden olduğu mikroskobik hasar, özellikle beyin dokusunda geri dönüşü olmayan tahribat yaratıyor. Bu nedenle, krionik uygulamaları bilimsel bir tedavi yöntemi değil, daha çok deneysel bir umut girişimi olarak değerlendiriliyor.

Yine de, bu yönteme başvuran kişiler insanlığın geleceğine bir mesaj bırakıyor:

“Belki bugün değil… ama bir gün yeniden uyanacağız.”

Kaynaklar:

  • Cryonics Institute (2025)
  • Alcor Life Extension Foundation – Cryonics Research Updates
  • BBC Future: The People Who Hope to Be Frozen and Brought Back to Life
  • National Geographic: Inside the World of Cryonics
Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler