Sosyal Medya

Gündem

İsviçre, “çürük” Dublin Sistemi Nedeniyle Baskı Altında: Göç ve Sınır Kontrolleri Gündemde

yazar

Yayınlayan

on

Cemil Baysal Bern, 02.09.2024 – İsviçre, Dublin Sistemi’nin eksiklikleri ve komşu ülkelerin sınır kontrollerini artırması nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Bu durum, mevcut göç yönetim sisteminin etkinliği ve adilliği hakkında yeni soruları gündeme getiriyor.

Dublin Sistemi: Temel Sorunlar

Dublin Sistemi, Avrupa Birliği (AB) ve Schengen Bölgesi ülkelerindeki iltica başvurularının sadece bir ülkede işlenmesini sağlamayı amaçlar. Ancak, sistemin işleyişindeki aksaklıklar giderek daha belirgin hale geldi. İtalya, Aralık 2022’de Dublin vakalarının geri kabulünü askıya aldı. Bu durum, İtalya’nın Dublin Anlaşması kapsamında geri alması gereken sığınmacıları kabul etmemesi anlamına geliyor. Sonuç olarak, İsviçre bu yükü tek başına üstlenmek zorunda kaldı. Bu yıl İsviçre, 900’den fazla Dublin vakasını yönetmek zorunda kaldı ve İtalya’nın geri kabulünün askıya alınmasından sonra etkilenen vaka sayısı neredeyse iki katına çıktı.

Almanya’nın Sınır Kontrolleri ve Geri Gönderimler

İtalya’nın Dublin vakalarını geri almayı reddetmesi İsviçre üzerindeki yükü artırırken, Almanya da Ekim 2023’ten itibaren İsviçre sınırında sınır kontrollerini sıkılaştırdı. Almanya’nın verilerine göre, 2023 yılında 18.000’den fazla “yasadışı giriş” kaydedildi ve bunların 15.000’den fazlası İsviçre’ye geri gönderildi. 2024’ün ilk yarısında ise yaklaşık 6.000 kişi geri gönderildi. Bu gelişmeler, İsviçre’yi ek bir yük altına sokuyor ve Almanya’nın geri gönderim sayısının artmaya devam ettiği belirtiliyor.

Siyasi Baskılar ve İsviçre’nin Karşılaştığı Sorunlar

İsviçre üzerindeki baskı, özellikle politik tartışmalarda kendini gösteriyor. Federal Konsey Üyesi Beat Jans, SVP (İsviçre Halk Partisi) tarafından artan sınır kontrolleri taleplerinin hedefinde. SVP, Jans’ın görev süresini “200 gün başarısızlık” olarak nitelendirirken, sınır kontrollerinin sıkılaştırılmasını talep ediyor. Jans ve Parlamento’nun çoğunluğu, geniş çaplı sınır kontrollerinin İsviçre için uygulanabilir olmadığını savunuyor. Jans, bu tür önlemlerin etkili olmadığını ve Schengen kurallarıyla uyumlu olmadığını vurguluyor.

Dublin Sistemi Üzerine Eleştiriler ve Reform Önerileri

Göç uzmanı Benjamin Schraven, Dublin Sistemi’ni “çürük” ve “ölüm döşeğinde yatan” olarak tanımlıyor. İtalya’nın geri kabul sorunları ve Almanya’nın sınır kontrollerinin mevcut durumun sistemin işlediğini, ancak artık işlevsel olmadığını belirtiyor. Avrupa genelinde sistemin reform edilmesi için net öneriler bulunmamakta. Avrupa’da göç ve iltica konularında çeşitli görüşler ve çıkarlar mevcut. Ayrıca, Schengen/Dublin öncesi sürekli sınır kontrollerine geri dönülmesinin, modern Avrupa idealinin başarısızlığı olarak görüleceği ifade ediliyor.

AB’nin baharda kabul ettiği yeni iltica paketi, Avrupa’nın dış sınırlarında yeni başvuru süreçleri getirmeyi ve düşük kabul şansı olan kişileri seyahatten alıkoymayı amaçlıyor. Ancak, bu yasaların Avrupa sınırları içinde rahatlama sağlayıp sağlamayacağı konusunda uzmanlar şüphelerini dile getiriyor.

Sonuç

Mevcut gelişmeler, Dublin Sistemi ve göç konularının İsviçre ve komşu ülkeleri için devam eden karmaşık zorlukları ortaya koyuyor. Etkili sınır kontrolleri ve sistematik reform talepleri, mevcut sistemin gözden geçirilmesi ve modern göç gereksinimlerine uygun hale getirilmesi ihtiyacını vurguluyor.

#DublinSistemi #GöçPolitikası #İsviçre #SınırKontrolleri #Almanya #İtalya #ABİlticaPaketi #SchengenBölgesi

#Göç #DublinSistemi #Schengen #SınırKontrolleri #İlticaPolitikası #İsviçre #İtalya #Almanya #İlticaBaşvuruları #ABilticaPaket #Almanya #schweiz #suisse #svizzera #haber #avrupa #asyl #iltica #deutschland #avusturya #österreich #fransa #frankreich

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

AVRUPA’DA SIĞINMA POLİTİKALARI SIKILAŞIYOR: HOLLANDA MERZ PLANINI UYGULAMAYA ALDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Avrupa genelinde birçok ülke, sığınma politikalarında köklü değişiklikler yapmaya başladı. Uzun süredir gündeme gelen kriminal olaylar, özellikle Almanya’da yaşanan saldırılar ve tacizler, ülkelerin göçmen politikalarını yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Hollanda, bu bağlamda dikkat çeken bir adım atarak, mevcut sığınma politikalarını köklü bir şekilde değiştirmeye karar verdi.

Hollanda’nın Radikal Değişim Planı

Hollanda, Avrupa’daki en katı asıl ve göçmen kurallarını uygulama hedefiyle, yeni bir politika değişikliğine gitmeye hazırlanıyor. Sığınma Bakanı Marjolein Faber, ülkesinin Avrupa’nın en sert asıl ve göçmen politikalarını uygulayacağını duyurdu. Yeni düzenleme ile mültecilerin sadece yakın aile üyelerini yanlarına alabilecekleri, bunun için iki yıl süreyle ülkede ikamet etmeleri, kendi kendilerine finansal olarak yeterli olmaları ve bağımsız bir konutta yaşamalarını şart koşacak.

Mülteci Yükümlülüğünden Kurtulma Stratejisi

Hollanda, AB tarafından belirlenen mülteci paylaşım mekanizmasından çekilerek, her mülteci için 20.000 Euro ödeme yaparak yükümlülükten kurtulmayı planlıyor. Bu ödemeler, göçmenlerin köken ülkelerindeki kaçış nedenlerini ortadan kaldırmak amacıyla oluşturulan bir fonda kullanılacak.

Geçici Çözümler ve Sosyal Konut Krizi

Sosyal konut eksikliği nedeniyle Hollanda’da mülteciler, geçici olarak bir kruvaziyer gemisinde barındırılıyor. Sosyal yardımların sınırlı olduğu ülkede, devlet destekleri “Yatak, ekmek ve sabun” prensibine dayanıyor.

Politik ve Hukuki Tepkiler

Başbakan Dick Schoof, Hollanda’nın göçmen akını karşısında artık tahammül edemediğini belirterek, bu durumu bir “asıl krizi” olarak tanımladı. Ancak, bu sert politika değişiklikleri Avrupa Komisyonu ve hukuk uzmanları tarafından eleştiriliyor. Hollanda’nın tek taraflı hareketinin Avrupa Birliği içindeki etkileri ve Brüksel’in yanıtı merakla bekleniyor.

Gelecek ve Etkiler

Hollanda’nın yeni göçmen politikaları, Avrupa genelindeki sığınma sistemleri üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Bu politikaların ulusal ve uluslararası düzeyde nasıl sonuçlar doğuracağı ise önümüzdeki dönemde belirlenecek.

#Hollanda #SığınmaPolitikaları #GöçmenKriz #AsılDeğişiklikleri #EU #Avrupa #SosyalKonut #MarjoleinFaber #DickSchoof #MülteciYükümlülüğü #SığınmaSistemi #HollandaKrizi #KruvaziyerGemisi #Hukuk #Brüksel #GöçmenPolitikası #AB #AvrupaBirliği

Haberin Devamını Oku

Dünya

NUSRET LONDRA’DA FAHİŞ FİYATLAR VE KÖTÜ HİZMETLE ELEŞTİRİLER ALIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Sosyal medyada “Salt Bae” olarak tanınan Nusret’in Londra şubesi, yüksek fiyatlar ve kötü hizmet nedeniyle son günlerde yoğun eleştiriler aldı. Müşteriler, yüksek maliyetlere rağmen aldıkları hizmetin kalitesiz olduğunu belirterek, restorana olumsuz yorumlar bıraktı ve ayaklarını geri çekerek tepkilerini gösterdi. Bu durumun sonucunda restoranın 1.6 milyon sterlin zarara uğradığı bildirildi.

DUBAİ’DE 108 BİN DOLARLIK HESAP DİKKAT ÇEKİYOR

Öte yandan, Nusret’in Dubai şubesinde bir müşteri sosyal medyada 108 bin dolarlık (yaklaşık 3 milyon Türk lirası) hesabını paylaştı. Hesapta üç adet “altın biftek”, şampanya, pahalı içkiler ve 1.250 dolarlık “altın baklava” gibi lüks ürünler yer alırken, toplam ödemenin 398 bin 630 Birleşik Arap Emirlikleri dirhemi (yaklaşık 3 milyon Türk lirası) olduğu ve 24 bin 500 dolarlık (yaklaşık 815 bin Türk lirası) bahşişin de dahil olduğu görüldü.

Sosyal medyada bu iki olay arasındaki zıtlık dikkat çekerken, Nusret’in farklı şubelerindeki müşteri memnuniyeti ve fiyat politikaları hakkında tartışmalar devam ediyor.

#Nusret #SaltBae #Londra #Dubai #FahişFiyatlar #LüksYemek #RestoranEleştirisi #SosyalMedya #GıdaSektörü

Haberin Devamını Oku

Gündem

KALAMIŞ YAT LİMANI’NIN YENİ SAHİBİ BELLİ OLDU

yazar

Yayınlayan

on

By

Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nın işletme hakkı Vahit Karaarslan’a devredildi

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nın 40 yıllık işletme hakkının ihalesinde en yüksek teklifi veren iş insanı Vahit Karaarslan’ın kazandığını duyurdu. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, İstanbul Kadıköy’deki bu önemli yat limanının işletme hakkı 505 milyon dolar bedelle Karaarslan’a devredildi.

Yat limanının işletme hakkı 40 yıllığına verildi

Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nın özelleştirilmesine yönelik yapılan ihalede en yüksek teklifi, Karaarslan Grubu’nun sahibi olan Vahit Karaarslan verdi. Temmuz ayında gerçekleştirilen bu ihalede Karaarslan’ın 505 milyon dolar teklifi, diğer katılımcılar arasında öne çıkarak nihai karara bağlandı. Karaarslan, limanın 40 yıl boyunca işletme hakkına sahip olacak. Bu süreçte, limanın modernizasyonu ve işletme faaliyetlerinin geliştirilmesi bekleniyor.

İhale daha önce iptal edilmişti

Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı özelleştirme süreci aslında 2021 yılında başlamıştı. O dönemde yapılan ihalede Koç Holding, 2,5 milyar TL teklif vererek işletme hakkını kazanmıştı. Ancak, 2022 Ocak ayında Koç Holding, Kamu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı bir açıklamada, Cumhurbaşkanı kararıyla bu ihalenin iptal edildiğini duyurmuştu. Yeni ihalede ise Vahit Karaarslan ve şirketi en yüksek teklifi sunarak işletme hakkını kazandı.

Karaarslan Grup ve faaliyetleri

Karaarslan Şirketler Grubu, 1998 yılında Vahit Karaarslan’ın önderliğinde kurulan ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren bir şirketler topluluğu olarak biliniyor. Grup, tarım, akaryakıt, inşaat ve gayrimenkul gibi alanlarda Türkiye genelinde çeşitli projeler gerçekleştirmekte. Özellikle, Rengi Antalya konut projeleriyle tanınan grup, Türkiye genelinde 10 bin konutluk arsa rezervine sahip.

Limana yeni yatırım beklentisi

Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı, İstanbul’un en önemli ve prestijli marinalarından biri olarak biliniyor. Limanın yeni sahipleri, bölgeyi modernize ederek yat sahiplerine daha iyi hizmet sunmayı ve turizmi geliştirmeyi planlıyor. Yat limanına yapılacak yatırımların İstanbul turizmine büyük katkı sağlaması bekleniyor. Karaarslan Grubu’nun inşaat ve gayrimenkul projelerindeki deneyimi, limanın yenilenmesi sürecinde etkili olacak.

Özelleştirmenin önemi ve tepkiler

Bu özelleştirme süreci, Türkiye’nin denizcilik ve turizm sektörüne yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, kamu kaynaklarının bu tür özelleştirme projelerinde kullanılması, bazı kesimler tarafından eleştiriliyor. Buna rağmen, limanın yenilenmesi ve modernize edilmesi, bölgedeki ekonomik hareketliliği artıracak bir adım olarak görülüyor.

#KalamışYatLimani #VahitKaraarslan #Özelleştirme #İstanbul #Kadikoy #KaraarslanGrup #TürkDenizcilik #Kalamışsahil #türkiye #Turizm #kocholding

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler