Sosyal Medya

Köşe Yazıları

Gelecekte AHV Emeklilik Sigortası’nı Kim Ödeyecek?

yazar

Yayınlayan

on

Alice Bauer Köşe Yazısı

İsviçre’de 13. AHV-Rente yasası üzerine yapılan tartışmaların ortasında, genellikle yanıtsız kalan önemli bir soru var: Gelecekte bunun bedelini kim ödeyecek? Doğum oranının durgunluğu ve maddi-mesleki sebeplerle çocuk sahibi olmak istemeyen kadın sayısındaki artış, bu soruyu daha da acil hale getiriyor.

Birçok kadının, özellikle doğurganlık yaşında veya üzerindeki kadınların çocuk yapmaktan kaçındığını sıkça duyuyorum. Finansal ve mesleki düşüncelerin sıklıkla ön planda olduğu bu tercihler çeşitli nedenlere dayanabilir. Kısa bir bebek molasıyla yetinen ve işe geri dönmek isteyen anneler elbette var. Hangi kararın iyi veya kötü olduğuna dair yargıda bulunmak istemiyorum; ancak kişisel olarak çocuğumu erken yaşta kreşe verme düşüncesi benim için zorlayıcıydı. İşte çalışmak veya çocuğumla kalmak istemek konusunda kendi kararımı verebilmek şanslıydım, ancak evli değilseniz, özellikle yeterli emeklilik sigortanız yoksa iş dünyasının dışında kalmanın zorlukları var.

Oğlum anaokuluna başladığında yarı zamanlı çalışmaya geri döndüm, ancak hiç de kolay olmadı. Oyuncu olarak özel bir mesleğim olduğunu itiraf etmeliyim, ancak yarı zamanlı çalışmama rağmen annelik rolüme yeterince adım atamıyordum. İsviçre, güzel bir ülke olabilir ve burada yaşamak şüphesiz bir ayrıcalıktır, ancak onu çocuk ve aile dostu olarak nitelendirmek pek doğru olmayabilir.

Evlenmeye dair bir konuyu bu sefer daha detaylı ele almak istemiyorum, ancak evliliğin maddi avantajlar sağlamadığını görmekteyiz. Peki aile modeli tekrar cazip hale nasıl getirilebilir?

Bazı çözüm önerileri sunmak istiyorum ve sizden bu zorlukları aşmak için birlikte bulabileceğimiz çözümleri duymak istiyorum.

1. Betreuungsgeld (Bakım Parası): Ailelere, çocuklarını kreş veya bakıcıya değil, kendi bakımlarıyla ilgilenmeyi tercih etmeleri durumunda finansal destek sağlayacak bir bakım parası düşünülebilir. Bu, geleneksel aile modellerini seçen ailelerin finansal yükünü hafifletmeye yardımcı olabilir.

2. Evde Kalan Ebeveynlere Yönelik Eğitim Fırsatları: Devlet veya toplum programları, evde kalan ebeveynlere mesleki becerilerini sürdürmeleri veya geliştirmeleri için eğitim fırsatları sunabilir. Bu, daha sonra işe geri dönmek isteyen ebeveynlere yardımcı olabilir.

3. Kinderbetreuungsgutscheine (Çocuk Bakım Kuponları): Devlet veya yerel otoriteler, çocuklarını evde bakmak isteyen ebeveynlere yönelik olarak kullanılabilecek çocuk bakım kuponları verebilir. Bu kuponlar, çocuk bakımı veya boş zaman etkinlikleri için maliyetin bir kısmını karşılayabilir, ebeveynlere daha fazla esneklik ve rahatlama sağlayabilir.

4. Work-Life-Balance’ı Teşvik Etme: Dengeli bir iş-özel hayat dengesi, ebeveynlerin ve çocuklarının refahı için kritiktir. Şirketler, esnek çalışma saatleri, sağlık olanakları veya çocuk bakımı konusunda destek programları gibi iş ve özel hayat dengesini teşvik eden programları uygulayabilir.

Eğer yaşlı vatandaşlarımıza bakım sağlamak istiyorsak, aynı zamanda geleceğimizi ellerinde tutan annelere ve babalara da dikkat etmeliyiz. Ben bir politikacı değilim, ancak bir anne olarak, toplumsal veya daha iyi devlet desteklerine ihtiyaç duyduğumuzu söyleme hakkına sahibim.

Almanca :

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

2025 Yaz EN MODA TRENDLER

yazar

Yayınlayan

on

YAZAN VE HAZIRLAYAN: AYŞENUR DEMİRKAN

2025 YAZ’IN ÖNE ÇIKAN EN MODA TRENDLERİ

29.05.2025

Sıcak kumlardan serin sulara atlama hayalleriyle yaz’a kavuşmayı heyecanla beklediğimiz şu günlerde, vitrinler çoktan yaz koleksiyonlarıyla süslenmeye başladı. Gardırobunuzu yaza hazırlamadan, çılgınca alışveriş yapmadan önce yeni sezonun öne çıkan en hit trendlerini sizin için derledim.

Bu sezon karmaşadan uzak, daha yalın, sade, spor şıklığın öne çıktığı, tüllerle romantik etkiler taşıyan, bir taraftan minimalist detaylar, bir taraftan zarif çiçeklerle bezeli harika bir yaz bizleri bekliyor. Bu yaz trendleri, size daha net çizgilerle tarzınızı yansıtma fırsatı sunuyor.

Yazın öne çıkan en güzel trendlerini anlatmaya başlayalım.

SPOR LÜKS

Sporun hayatımızdaki önemini vurgulamak isteyen trendsetterlar  ilham aldıkları spor dallarından esinlenerek tasarladıkları birbirinden şık tasarımları, sweatshirtten tayta birçok parçayı sokak stilini en hit parçaları haline dönüştürdüler.

DİOR’UN tek omuzdan askılı top, su geçirmez etek

 ve diz üstü spor çorabı kombini, OFF-WHİTE ın vücudu saran sweatiyle, tül etek ve topuklu sandalet kombini, FERRAGAMO’nun yoga dan çıkmışcasına tayt, şort ve top’ı topuklu sandaletle kombinlemesi artık spordan çıkar çıkmaz görünümünüzle ve topuklu sandaletlerinizle her yere gidebilirsiniz diyorlar..

ÇİÇEKLİ ŞIKLIK

İlkbahar/Yaz sezonlarının vazgeçilmez deseni, doğanın güzellikleri çiçekler, elbiselerimizde renk renk yeniden açıyor. Baskılardan işletmelere kumaşları süsleyen çiçek desenleri; elbiselerde, gömleklerde, eteklerde, bluzlarda farklı renk kombinleriyle favori trendler arasında yer alıyor.

PUDRA PEMBESİ

Bu sezon yaz gardırobunuzun en hit rengi pudra pembesi olacak. Şimdiden birçok hazır giyim markasının vitrinlerinde görmeye başladığımız pudra pembesi giysiler, dünya moda markalarının da bu yaz için en favori rengi olarak öne çıkıyor.

TÜLLERİN İÇİNDEN…

Birkaç sezondur popüler olan transparan görünüm, bu sezon kumaş detayıyla tekrar trendler arasına giriyor. Şeffaf, transparan uçuş uçuş etkili elbiseler, tunikler, gömlekler tarzına gizemli, seksi, cesur hava katmak isteyenleri bekliyor.

ATLETLER

Sıradan bir atlet diyip dolabınızın kenarına attığınız tüm topları en ön raflara koyma zamanı geldi. Çünkü şuan Gucci, Ralph Lauren, Prada gibi birçok dünya markasında en pahalı parçalar arasında!!.. İnce yada kalın askılı yada u kesimli atletler artık en moda!.. Bazen sıradan bir parçayı farklı bir kombinle çok şık bir detaya dönüştürebilirsiniz. Bu yazın anahtar kelimeleri kesinlikle rahat, spor ve şık..

DENİZCİ TARZI

Biraz yakın zaman retrosuyla denizci tarzı bu sezonda karşımıza çıkıyor. Çizgililer, mavi beyaz kombinleri, denizci mavileri, tamda yazın en sevilen renkleri bu yazda gardrobumuzun hisleri olacak gibi görünüyor…

ŞAPKALAR

Bu sezonun en hit en güzel aksesuarı, sahil stilimizin vazgeçilmezi büyük hatta devasa şapkalar olacak. Güneşli günlerin en şık parçasını alışveriş listenize eklemeyi unutmayın.

Haberin Devamını Oku

Köşe Yazıları

BEYOĞLU’NUN KALBİNDE BİR HUZUR ADASI: GALATA MEVLEVİHANESİ

yazar

Yayınlayan

on

Saliha Zeynep Alcan

İstanbul’un eski ruhunu hissettiren her ilçesini çok seviyorum. Tabii ki bunlardan biri de Beyoğlu. Her Beyoğlu’na gidişimde mutlaka Finiküler kullanırım. Finiküler’in kapısı kapanır kapanmaz Beyoğlu’nun büyüsü başlar. Tünel’de inip salına salına Galata’ya doğru ilerlerken, sol tarafta sessiz sedasız ama bir o kadar da vakur bir edayla bizleri bekleyen Galata Mevlevihanesi Müzesi’nden bahsetmek istiyorum size.

İstanbul’un ilk mevlevihanesi olma özelliğini taşıyan Galata Mevlevihanesi (Kule Kapısı Mevlevihanesi olarak da anılır), 1491 yılında İskender Paşa tarafından kurulmuş. Müzenin ilk şeyhi ise Semai Mehmed Dede imiş. Zaman içerisinde yapıya çeşitli eklemeler ve onarımlar yapılmış. Ancak 1925 yılında çıkarılan tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunuyla kapatılmış ve bir dönem ilkokul ile lojman gibi amaçlara hizmet etmiş. 1975 yılında Divan Edebiyatı Müzesi adıyla tekrar ziyarete açılmış, 2011 yılından itibaren ise Galata Mevlevihanesi Müzesi adıyla ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır.

İçerisinde Semahane, derviş odaları, Halet Efendi Kütüphanesi, sebil ve türbesi, Şeyh Galib Türbesi, Hasan Ağa Çeşmesi, sarnıç, Hamûşân ve Adile Sultan Şadırvanı gibi tarihi yapılar bulunan Galata Mevlevihanesi, Beyoğlu’nun tam ortasında adeta bir huzur adası gibidir.

Bu arada ‘Hamûşân’ Farsça kökenli bir kelimedir ve “susmuşlar, sessizler” anlamına gelir. Mevleviler, ölene “hamûş oldu” dermiş. Bu nedenle dergâhların çevresinde genellikle ‘Hamûşân’ yani susmuşların, sessizlerin yeri bulunurmuş. Galata Mevlevihanesi Müzesi’ni gezerken her seferinde derin bir huzuru hissedeceğinize eminim. Üstelik bahçesinde çok tatlı meyve ağaçları da sizi karşılıyor. 🍀

Galata Mevlevihanesi Müzesi’ne girişler Müze Kart ile yapılmaktadır. Müze, pazartesi günleri kapalı olup diğer günlerde 09.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Size küçük bir ipucu daha vereyim: Galata Mevlevihanesi’ni gezdikten sonra, hemen yakınındaki Konak Kafe’de Boğaz’ın eşsiz manzarasına karşı içeceğiniz bir kahvenin tadı gerçekten bambaşka oluyor. 🤗

Huzurla kalın! 🍀

Haberin Devamını Oku

Köşe Yazıları

BİLİYOR MUSUN YOKSA SADECE KONUŞUYOR MUSUN?

yazar

Yayınlayan

on

Hayatta en ilginç insan profilleri, bilgi karşısındaki tavırlarıyla ortaya çıkar.
Kimi azıcık bir şey öğrenir, sonra herkese üst perdeden akıl vermeye kalkar. Henüz yolun başındadır ama sanki hayatı çözmüş gibidir.
Kimi hiç bilmediği konularda ahkam keser, özgüveni bilgisinin çok önündedir. “Bilmiyorum” demek yerine, uydurur, yorum yapar, üste çıkar.

Bir de gerçekten bilmeyen ama bunu büyük bir olgunlukla kabul eden insanlar vardır. “Bilmiyorum” demekten utanmayan, soran, öğrenmeye açık olan…
İşte onlar hayatın gerçek öğrencileridir.

Bazen de karşımıza öyle biri çıkar ki, aslında çok şey bilmesine rağmen bunu yüzümüze vurmaz. Bilgisini gösteriş için kullanmaz, ortamı germek yerine yumuşatır.
Mütevaziliğin en güzel haliyle, bilgiyi bir yarışa çevirmeden insanlara yaklaşır.

Ve en ilginç grup: Bildiği halde bilmiyor gibi yapanlar.
Kimi bunu tevazudan yapar, kimi ortamı gözler, kimi karşısındakini ezmemek için susar.
Kimi de gerçekten zamanı gelince konuşmak için sabreder. Çünkü bilginin de, konuşmanın da bir vakti vardır.

Hayat, bilgiye değil; bilgiyi nasıl taşıdığına bakarak insanı ölçmeyi öğretir.
Gerçek bilgi, sadece kafada değil; kalpte, davranışta, duruşta kendini belli eder.

Sahi, siz hangisisiniz?

Haberin Devamını Oku

Trendler