Sosyal Medya

İsviçre

Coop başörtüsüyle çalışmaya devam etmek isteyen işçisini, başka bir bölüme geçmek istememesi sonucunda işten çıkardı

yazar

Yayınlayan

on

Coop, işten çıkarmayı kıyafet kuralı ihlali olarak değerlendiriyor. İşten çıkarılan bayan ise, ‘Başörtüsü bahane. Erkeklerle tokalaşmak istemediğim için işten çıkarıldım’ diyor.

İsviçre’de faaliyet gösteren bir gıda perakende zinciri Coop, uzun yıllardır çalışan F.Z.’ye işten çıkarma kararı aldı. Şirketin gerekçesi, F.Z.’nin başörtüsü takmaya devam etmesi ve bu durumun şirketin kıyafet kurallarını ihlal etmesiydi.

F.Z. ise, işten çıkarılmasının ana sebebinin erkeklerle tokalaşmayı reddetmesi olduğunu iddia ediyor.

İslami Kuruluşlar, işten çıkarmanın ayrımcılık olduğunu düşünüyorlar.

Halk Partisi SVP Milletvekili Wobmann’e göre, iş yeri belirli bir dini inançlar için bir gösteri yeri değil.

F.Z., inancı gereği erkeklerle tokalaşmıyor ve başörtüsü takıyor. Her ikisinde de ısrar ettiği için Coop onu işten çıkardı: “Bu benim için anlaşılmaz ve ayrımcı bir karar. 31 yaşındaki Müslüman Kadın, ”Görevim, erkeklere el sıkma zorunluluğunu gerektirmiyor” diyor. Ayrıca, başörtüsünün müşterileri rahatsız etmediğini söylüyor.

F.Z., 14 yıldır Coop’ta satış görevlisi olarak çalışmakta. İki ay önce işyerinde başörtüsü takmaya karar verdi. Öncesinde F.Z., inancını pratikte sıkı bir şekilde yaşamamıştı: “Bu kararı verirken düşündüm, bu karar aniden alınmadı.”

F.Z., kararını yöneticisine ilettiğinde, istifasını vermesi tavsiye edildi. Başlangıçta başörtüsü yasağı konmuştu. Z, ”Kesin bir çözüm bulunana kadar başörtüme tahammül ettiler. Beklemeye ve istifa etmemeye karar verdim. Eğer yöneticilerim ayrılmamı istiyorsa, beni kendileri çıkarsınlar diye düşündüm” dedi.

Birkaç hafta önce, F.Z.* inançları gereği erkeklerle el sıkışamayacağını fark etti. Bu durum üzerine Coop, F.Z.’ye işten çıkarmayı düşünmeye başladı. Üstleriyle yaptığı bir görüşmede, bu durumun İsviçre kültüründen fazla uzaklaşması anlamına geldiği belirtildi. F.Z., başka mağazalarda depoda çalışma tekliflerini reddetti ve “Çalışma ortamımı değiştirmek istemiyorum.” dedi.

F.Z.*, her iki konuda ısrar etmeye devam ettiğinde, kendisine bir hafta önce yazılı olarak işten çıkarma bildirimi gönderildi.

20 Dakika Gazetesi’nin yayımladığı mektupta, işten çıkarmanın sadece başörtüsü ve reddedilen tekliflerle gerekçelendirildiği belirtiliyor. F.Z., “Bu gerekçeler sadece bir bahane. Benim işten çıkarılmamın nedeni, artık erkeklere el sıkışmak istemem” diyor.

İlk işten çıkarma mektubunda bir telefon görüşmesine atıfta bulunulduktan sonra, 31 yaşındaki kadın işten çıkarılmasının yazılı bir gerekçesini talep etti.

Coop’un açıklaması şu şekilde: “F.Z.’nin iş sözleşmesi düzgün bir şekilde sona erdirildi.” Medya sözcüsü Thomas Ditzler, kişisel gizlilik nedeniyle sebepleri açıklayamayacaklarını belirtiyor: “Bu sebepler, ilgili çalışanla yapılan bir görüşmede açıklanmıştır.” Coop’un giyim yönetmeliğine göre, beyzbol şapkaları, şapkalar, bere ve başörtüleri gibi başlıklar genel olarak satış üniformasına dahil olmadığı için izin verilmiyor.

Pascal Gemperli, İslamî Organizasyonlar Federasyonu’ndan (FIDS) şöyle diyor: “Dinî uygulamalar işletmeye zarar vermedikçe, başörtülerine izin verilmelidir.” “Ikea, Denner, Post, SBB gibi birçok işveren bunu yapıyor.” Bireyselleştirilmiş bir görünüm, farklı yaşam tarzlarını yansıtır ve işletmeyi destekleyici bir etki yapabilir: “Çalışanların refahı ve bağlılığı işletmeler için en üst öncelik olmalıdır.”

Kutsal uygulamaların işi tehlikeye atmaması durumunda, başörtülerine izin verilmelidir diyen Pascal Gemperli, FIDS’den: “Ikea, Denner, Post, SBB gibi birçok işveren bunu yapıyor.” Bireyselleştirilmiş bir görünüm, çeşitli yaşam tarzlarını yansıtabilir ve işi destekleyici olabilir: “Çalışanların refahı ve sadakati şirketler için en önemli öncelik olmalıdır.”

Eski Ulusal Konsey Üyesi Walter Wobmann, işten çıkarmanın haklı olduğunu düşünüyor: “İş yeri belirli bir dini gösteri alanı olmamalıdır.” Bu tür bir davranış normal bir iş atmosferi oluşturmaz ve müşterilere karşı kabul edilemez: “Bu kişilerin entegre olmak istemediklerini açıkça gösterir. Peki, neden buradalar? Çünkü yeterince İslam ülkesi var.”

Bir avukat ne diyor

İş hukuku avukatı Dayana Berényi Kamm’a göre, işverenlerin dini kıyafet giymeyi yasaklayıp yasaklayamayacakları konusu kesin olarak çözümlenmemiştir: “İşverenler, mantıklı bir şekilde gerekçelendirilmiş kıyafet kuralları koyabilir ve çalışanların kişisel haklarını ihlal etmezler.” Güvenlik ve hijyen nedenleriyle, birlik ve beraberliği sağlamak veya müşteri ile temas durumunda, başörtüsü yasağı uygun olabilir: “F.Z. durumunda, Coop söz konusu kuralları sözleşmeye bağlamıştır. F.Z. bu kurallara uymadığı için, işten çıkarmanın muhtemelen yasal olması mümkündür.” El sıkışmayı reddetmenin işten çıkarmayı haklı çıkarıp çıkarmadığı, bunun onun fonksiyonu için gerekli olup olmadığına bağlıdır.

Benzer durumlarda mahkemeler nasıl karar verdi?

2016’da Bern’deki büyük bir çamaşırhanenin çalışanı, başörtüsü takması nedeniyle işten çıkarıldı. İşverenin inandırıcı güvenlik gerekçeleri sunamadığı için işten çıkarma keyfi olarak değerlendirildi.

1990’da bir müslüman fabrika işçisi, Doğu İsviçre’deki bir makine üreticisi tarafından başörtüsünü çıkarmak istemediği için işten çıkarıldı. Güvenlik argümanı reddedildiği için işten çıkarmanın keyfi olduğu düşünüldü.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İsviçre

Yüksek Sıcaklık ve Fırtınalar Geliyor

yazar

Yayınlayan

on

By

Yüksek yaz sıcaklıkları nihayet kendini göstermeye başladı ve kısa vadede düşüş beklenmiyor. Temmuz ayının son hafta sonu, sıcak hava severler için tatmin edici bir dönemi işaret ediyor.

Sıcaklıklar 30 Derecenin Üzerine Çıkacak

Hava durumu uzmanı Roger Perret, hafta sonu sıcaklıkların genellikle 30 derece civarında, bazı yerlerde ise bu seviyenin üzerine çıkacağını belirtti. Perret, “Düz alanlarda hava genellikle kuru kalacak ve gök gürültülü sağanak yağış beklenmiyor,” dedi. Özellikle Wallis bölgesinde sıcaklıkların 33 dereceye kadar çıkabileceği tahmin ediliyor.

Yüksek Sıcaklıkla Birlikte Fırtınalar da Bekleniyor

Bazı bölgelerde sıcaklıklarla birlikte gök gürültülü fırtınalar yaşanabilir. Perret, “Alp dağları ve Jura bölgelerinde büyük bulut oluşumları görülebilir ve bu da fırtınalara yol açabilir,” açıklamasında bulundu. Güney İsviçre’de güneşli hava hakim olsa da, bu bölgelerde de fırtına riski bulunuyor.

Önümüzdeki Hafta da Sıcak Kalacak

Gelecek hafta da yüksek sıcaklıkların devam etmesi bekleniyor. Meteorolog Perret, “Haftanın başından ortasına kadar yüksek sıcaklıklar görülecek. Çarşamba günü sıcaklıkların yerel olarak 35 dereceye kadar çıkması öngörülüyor. Çarşamba, bu yazın şimdiye kadarki en sıcak günü olacak,” dedi. Dağlık bölgelerde fırtına ihtimali devam edecek.

Sıcak Hava Dalgası İçin Uyarılar

İsviçre Federal Meteoroloji ve Klimatoloji Ofisi (Meteoschweiz), Alpler’in güney tarafında yüksek sıcaklıkların ciddi sağlık riskleri yaratabileceği konusunda uyarıda bulundu. Yeterli sıvı alımının sağlanması, mümkünse şekersiz içeceklerin tercih edilmesi ve doğrudan güneş ışığından korunulması önerildi. Ayrıca, binaların iyi havalandırılması ve fiziksel aktivitelerin sınırlı tutulması gerektiği vurgulandı.

1 Ağustos İçin Beklentiler

1 Ağustos’ta hava koşullarının daha az elverişli olabileceği öngörülüyor. Perret, “Ulusal Bayram’da gök gürültülü fırtınalar olabilir, ancak sıcaklıklar yaz sıcaklığında kalacak ve hava nemli olabilir,” dedi.

Meteorolog Perret, “Yüksek yaz sıcaklığı nihayet geldi ve bunu hissediyoruz!” ifadesiyle sözlerini tamamladı.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

İsviçre’de Yalnız Başına Gelen Reşit Olmayan Sığınmacılarda Artış: Kriz ve Suç Sorunları Derinleşiyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre, son yıllarda artan çocuk ve genç sığınmacı talepleriyle karşı karşıya kalıyor. Geçtiğimiz yıl, yalnız başına gelen 3000’den fazla reşit olmayan sığınmacı ülkeye başvurdu. Ancak, bu gençlerin çoğu, sığınma süreçlerinde ve toplumsal entegrasyonlarında büyük zorluklar yaşıyor.

Son örneklerden biri, 16 yaşındaki bir Afgan gencin Kollbrunn ZH’deki Migros mağazasını soymasının ardından yaşandı. Genç, kasiyeri rehin alarak kasaya saldırmış ve kısa süre içinde yakalanıp kapalı bir kuruma yerleştirilmişti. Ailesiz olarak İsviçre’ye gelen ve umutla dolu bu genç, yaşadığı travmaların etkisiyle suça yönelmiş gibi görünüyor.

Son iki yılda yalnız başına gelen reşit olmayan sığınmacıların sayısında büyük bir artış yaşandı. Artık her on sığınma talebinden biri, yalnız başına kaçan veya yolda akrabalarını kaybeden reşit olmayanlardan geliyor. Geçen yıl İsviçre’de 3271 yalnız başına reşit olmayan sığınmacı sığınma talebinde bulundu ve bu sayı bir rekoru işaret ediyor. On yıl önce bu sayı sadece 350 idi.

Kantonalarda Kriz Durumu

Kantonal yönetimler ve adalet sistemi, bu gençlerin ihtiyaçlarını karşılamakta büyük zorluk yaşıyor. Eğitim, entegrasyon ve yalnızlıkla başa çıkma konularında ciddi yükler altındalar. Ancak, sığınma taleplerinin artışı, kantonların bu görevlerin üstesinden gelmesini zorlaştırıyor.

Son dönemde yapılan bir anket, kantonal sosyal direktörlerin durumdan giderek daha fazla endişe duyduğunu ortaya koydu. Altı kanton, mevcut durumun neredeyse yönetilemez olduğunu belirtirken, on bir kanton da durumun zorlu ve gergin olduğunu ifade etti. Sadece altı kanton, reşit olmayan sığınmacıların barınmasının iyi olduğunu belirtti.

Uyuşturucunun Etkisi ve Suç Oranı

Sığınma taleplerindeki artış, genç sığınmacılar arasında suç işleme oranının da yükselmesine neden oluyor. İsviçre genelinde bu konuda kesin veriler olmamakla birlikte, Basel-Landschaft Gençlik Savcılığı son yıllarda yoğunluk yaşadıklarını belirtiyor. Savcılığın başkanı Lukas Baumgartner, özellikle Maghreb ülkelerinden gelen gençlerin yüksek suç oranlarıyla dikkat çektiğini ve bazı haftalarda dokuz genç sığınmacının tutuklandığını aktarıyor. Uyuşturucu kullanımı, bu gençlerin suç işleme cesaretini artıran önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Baumgartner’a göre, uyuşturucular gençlerin korkularını ve kaygılarını bastırmada önemli bir rol oynuyor ve bu durum suç oranlarının artmasına neden oluyor.

Yalnız Başına Gelen Reşit Olmayan Sığınmacıların Sayısındaki Artış (2014-2023)

Veriler:

YılSığınmacı Sayısı
2014350
2015400
2016800
20171’200
20181’500
20192’000
20202’500
20212’800
20223’000
20233’271

İsviçre, yalnız başına gelen çocuk ve genç sığınmacıların sayısındaki artışla birlikte, bu gençlerin karşılaştığı zorlukları ve suç oranlarındaki yükselişi ele almak zorunda kalıyor. Son dönemde, özellikle genç sığınmacılar arasında suç oranları ve madde kullanımı ile ilgili ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.

Suç ve Madde Kullanımındaki Artış

Son yıllarda, yalnız başına gelen reşit olmayan sığınmacılar arasında suç oranında artış gözlemleniyor. Gençler, maddi sıkıntılar ve travmalar nedeniyle suç işlemeye yöneliyor. Birçok genç, bu suçları, uyuşturucu ve diğer maddeleri temin etmek için işliyor. Bu gençler, yaşadıkları travmatik deneyimlerden kaçmak amacıyla madde kullanımına başvuruyor. Bazı gençler, özellikle de deniz yoluyla kaçış sırasında yaşadıkları ölüm korkusu veya cinsel şiddet gibi travmaları unutmak için uyuşturucu kullanıyor.

Gençlik Savcısı Lukas Baumgartner, bu gençlerin uyuşturucu kullanımı sonucu hemen hemen tüm sosyal ve kişisel kısıtlamalarını kaybettiğini belirtiyor. Ancak, gençlerin madde bağımlılığına yönelik yeterli tedavi imkanları bulunmuyor. Bu gençlerin çoğu, yaşadıkları ülkenin dilini bilmediği ve gerekli psikolojik destekten mahrum kaldığı için tedavi süreçleri daha da zorlaşıyor.

Eksik Psikolojik Destek ve Profesyonel Yardım

İsviçre’de sığınmacı gençler için psikolojik ve psikiyatrik destek eksikliği dikkat çekiyor. Özellikle, çocuklar ve gençler gibi hassas gruplar için yeterli uzman bulunmaması, sorunları daha da derinleştiriyor. Sığınmacı gençler arasında bu eksikliklerin etkileri belirgin bir şekilde hissediliyor.

Lukas Baumgartner, durumun bir nebze iyileştiğini ve bu iyileşmenin, Göç Sekreterliği’nin yaş doğrulama süreçlerini daha titiz bir şekilde yürütmesiyle ilgili olduğunu düşünüyor. Eski yıllarda, yaşlarının üzerinde görülen ve suç işleyen çocuklar daha sık karşılaşıyordu.

Afganistan Kökenli Gençlerin Durumu

2023 yılında İsviçre’ye sığınma talebinde bulunan yalnız başına gelen çocuk ve gençlerin büyük bir kısmı Afganistan kökenli. Afganistan’daki zorlu yaşam koşulları, çocuk işçiliği ve zorla askerlik gibi sorunlar, bu gençlerin sığınma talebinde bulunmalarının ana nedenleri arasında yer alıyor. Taliban’ın iktidarı ele geçirmesiyle birlikte, ülkenin genel yaşam koşulları daha da kötüleşti.

Baumgartner, Afgan gençlerin büyük çoğunluğunun suç işlemediğini ve genellikle örnek davranışlar sergilediklerini belirtiyor. Bu gençler, ailelerine destek olabilmek için burada iyi bir yaşam kurmaya çalışıyorlar. Çoğu, evlerindeki durumun düzelmesi için uzun süre beklemek zorunda olduklarını biliyor ve bu nedenle İsviçre’de kalma kararı alıyorlar.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

Bern: İsviçreli Perakendeciler Çinli Temu’ya Karşı Hukuki Mücadeleye Başladı

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçreli perakendeciler, Çinli ucuz perakendeci Temu’nun iş uygulamalarına karşı federal mahkemeye başvurdu. Bu adım, Çin’den gelen ilk tepkileri de beraberinde getirdi.

Temu’nun İsviçre pazarına giriş yapması, yerli perakendeciler arasında ciddi sorunlara yol açtı. Temu’nun İsviçre’deki şirketlere kıyasla birçok konuda ayrıcalıklı avantajlar sağlaması, yerli işletmelerin yüksek vergi, KDV, depo maliyetleri ve İsviçre standartlarına uygun işçi maaşları gibi nedenlerle Temu’nun ürünlerini yarı fiyatından da düşük fiyata satması ve sunması, pek çok mağaza ve firmanın kapanmasına, işçilerin işlerini kaybetmesine neden oluyor. Bu nedenle yerli perakendeciler, Temu’nun ucuz satış politikalarına karşı hukuki bir mücadeleye girişti. Swiss Retail Federation (İsviçre Perakende Federasyonu), Temu’nun uygulamalarını İsviçre’nin haksız rekabet ve fiyat açıklama düzenlemeleri çerçevesinde yargıya taşıdı ve Temu’nun çeşitli yasal düzenlemeleri ihlal ettiğini öne sürdü.

Temu, gıda dışında oyuncak, elbise, ev eşyaları, mobilya ve daha birçok sektörde etkili oldu ve yüzlerce firma iflas etti ya da kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Müşteri profili ikiye ayrılmış durumda: Bir grup, Temu ve Shein gibi yerlerden mümkünse bedava ürün almak isteyenler. Bu kişiler, ürünlerin neden bu kadar ucuz olduğunu ve uzun vadede İsviçre’deki firmaların iflas ederek binlerce kişinin işini kaybetmesine yol açacağını pek umursamıyor. Temu gibi şirketler, düşük maliyetli işçi çalıştırarak ürünlerini ucuz satabiliyor. O tarafta ucuz maaş alan işcinin aksine aynı müşteri, İsviçre’deki işyerinde mümkünse İsviçre standartlarının çok üzerinde maaş bekliyor. Ayrıca, satın aldıkları ürünlerden birkaç tane alıp beğenmediklerini geri gönderirken, geri gönderim maliyetini de satıcıdan talep ediyor. Bu yaklaşım, işçilerin işini kaybetmesine, maaşlarının düşmesine ve çalışma koşullarının kötüleşmesine neden oluyor; fakat bu kesim için pek önemli değil.

Diğer bir müşteri kesimi ise, uzun vadede işyerlerinin ayakta kalması ve ülke ekonomisine katkıda bulunma gerektiğini savunuyor. Bu grup, gerekirse 5 frank fazla ödeyerek yerli firmaların ayakta kalmasına yardımcı olmayı tercih ediyor. Eğer İsviçre standartlarında maaş bekliyorsam, çalıştığım işyerinde, ürünleri adil bir fiyatla satmalı ki maliyetlerini karşılayabilsin. Bu yaklaşım, gelecekte çocuklarımızın meslek eğitimi alabilecekleri ve çıraklık yapabilecekleri işyerlerinin bulunabilmesini sağlıyor.

İsviçreli müşteriler arasında da çelişkiler yaşanıyor. Temu’nun Çin’de saatte 3 dolara çalıştırdığı işçilerle ürettiği ürünler, İsviçre’de aynı ürünleri maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı 3 katı fiyatla satmak zorunda firmalar için büyük bir dezavantaj oluşturuyor. İsviçreli firmalar, İsviçre standartlarında maaşlı işçi çalıştırmak zorunda kalırken, depo fiyatlarından vergiye kadar birçok mali yükümlülük altındalar. Müşteriler, İsviçre’de çalıştıkları işyerlerinde İsviçre standartlarında maaş beklerken, Temu gibi firmalardan kalite ve işçi çalışma koşullarına önem vermemekte ve bu durumun yerli firmalara zarar verdiğini umursamıyor. Bir online firma sahibi, “İsviçre’de çalıştıkları işyerlerinde İsviçre standartlarında maaş bekleyen insanlar, çocukları için meslek eğitimi arıyor. Ancak Temu gibi firmaların dengesiz rekabeti sonucu bu işyerleri kapanırsa, çocuklar için meslek öğrenebileceği yer bulmak zorlaşacak. Bu durumda çocuklarını meslek eğitimi bulmak için bir gün Çin’e göndermek zorunda kalırlar” dedi. Ayrıca, bazı İsviçreli firmalar, müşterilerin bir üründen beş farklı renk ve beden satın alıp ardından hoşuma gitmedi mantığıyla ”denedim olmadı” gerekcesiyle beğenmedikleri ürünleri geri gönderip, iki kez kargo ücreti talep etmelerini eleştiriyor. İsviçreli firmalar, “Gönderirken kargo ücreti ödeyen firma, geri alırken de kargo maliyetini karşılamak zorunda kalıyor. Bu durumda, hiç para kazanmadan iki kez kargo ücreti ödemek zorunda kalıyor. Geri gönderirken de kargo maliyetini firmadan bekleyen müşteriler iyi düşünmeli. Bu maliyet işcinin maaşından başka bir yerden finanse edilmek zorunda” diyor. Ayrıca, bu yılın başından itibaren İsviçre postasının kargo maliyetlerine yaptığı 2 franklık zam, Temu’yu etkilemiyor. İsviçre, yerli firmalarını cezalandırırken, Çin ve benzeri şirketlere her türlü kolaylığı sağlıyor.

Swiss Retail Federation, Temu’nun sunduğu ürünlerin birçok yerel güvenlik standartını karşılamadığını, ürünlerini alış fiyatının altında sattığını, sahte indirimler sunduğunu ve müşterileri yanıltıcı ifadelerle cezbettiğini iddia ediyor. Federasyona göre, Temu’nun bu uygulamaları İsviçre yasalarına aykırı.

Swiss Retail Federation’ın Direktörü Dagmar Jenni, “İsviçre’nin, böyle platformların yerel kurallara uymadan faaliyet göstermesine göz yumması kabul edilemez. Bu tür bir sinyal, diğer rekabetçiler için son derece yanlış bir mesaj veriyor” diyor.

Temu’nun Tepkisi ve Seco’nun Rolü

İsviçreli perakendecilerin baskısı, Temu’yu etkilemiş görünüyor. Şirketin hukuki departmanı, Temu’nun Almanya’da benzer durumlarla karşılaştığını ve orada hukuki süreçlerden kaçınmak için ceza koşuluyla bir taahhütname imzaladığını belirtti. Şirket, İsviçre’de de benzer bir anlaşma yapmayı teklif ediyor. Ancak, Temu’nun hukuki departmanının iletişim bilgileri şeffaf değil ve Temu’nun hangi yargı yetkisine tabi olduğu belirsiz.

Dagmar Jenni, “Bu kadar belirsiz bir yaklaşım, ciddi müzakereleri neredeyse imkansız hale getiriyor” diyor.

Seco’nun Rolü ve Politika Talepleri

Federasyon, Seco’nun Temu’ya karşı başlattığı hukuki sürecin devamını umut ediyor. Seco’nun, Temu’nun İsviçreli perakendecilere zarar verdiği sonucuna vardığı belirtiliyor. Ancak, Seco’nun Temu’ya karşı hangi hukuki adımları atacağı belirsiz. Bu süreç, İsviçre’de bir ilk olduğu için, Seco’nun hangi yargı yerinde dava açacağı konusunda netlik bulunmuyor.

Politikada da bu durumun yankıları var. Yeşiller Partisi’nden Ulusal Meclis Üyesi Sophie Michaud Gigon, İsviçre’deki yabancı platformların daha etkin bir şekilde hesap vermesi için bir önerge sundu. Gigon, Temu’nun İsviçre’de bir hukuki temsilcilik kurmasını talep ediyor. “Temu gibi şirketler, İsviçre pazarında aktif olsalar da, çoğu zaman yerel yasaları ihlal ediyorlar. Bu durumun değişmesi gerekiyor” diyor Gigon.

Yeni önerge, İsviçre’deki tüketicilerin doğrudan perakendeciyle iletişime geçebilmesini sağlayacak ve sipariş sorunları, yanlış faturalandırma gibi durumları çözmeyi amaçlıyor.

#TemuSkandalı#İsviçrePerakende#ÇinliPerakendeciler#HaksızRekabet#İsviçreEkonomisi#Yerelİşletmeler#TüketiciHakları#UluslararasıTicaret#TemuKriz#İsviçreGündemi#E-ticaretSorunları#YerliŞirketler#HukukiMücadele#İsviçreYasaları#Temuİddiaları

Haberin Devamını Oku

Trendler