Sosyal Medya

İsviçre

Coop başörtüsüyle çalışmaya devam etmek isteyen işçisini, başka bir bölüme geçmek istememesi sonucunda işten çıkardı

yazar

Yayınlayan

on

Coop, işten çıkarmayı kıyafet kuralı ihlali olarak değerlendiriyor. İşten çıkarılan bayan ise, ‘Başörtüsü bahane. Erkeklerle tokalaşmak istemediğim için işten çıkarıldım’ diyor.

İsviçre’de faaliyet gösteren bir gıda perakende zinciri Coop, uzun yıllardır çalışan F.Z.’ye işten çıkarma kararı aldı. Şirketin gerekçesi, F.Z.’nin başörtüsü takmaya devam etmesi ve bu durumun şirketin kıyafet kurallarını ihlal etmesiydi.

F.Z. ise, işten çıkarılmasının ana sebebinin erkeklerle tokalaşmayı reddetmesi olduğunu iddia ediyor.

İslami Kuruluşlar, işten çıkarmanın ayrımcılık olduğunu düşünüyorlar.

Halk Partisi SVP Milletvekili Wobmann’e göre, iş yeri belirli bir dini inançlar için bir gösteri yeri değil.

F.Z., inancı gereği erkeklerle tokalaşmıyor ve başörtüsü takıyor. Her ikisinde de ısrar ettiği için Coop onu işten çıkardı: “Bu benim için anlaşılmaz ve ayrımcı bir karar. 31 yaşındaki Müslüman Kadın, ”Görevim, erkeklere el sıkma zorunluluğunu gerektirmiyor” diyor. Ayrıca, başörtüsünün müşterileri rahatsız etmediğini söylüyor.

F.Z., 14 yıldır Coop’ta satış görevlisi olarak çalışmakta. İki ay önce işyerinde başörtüsü takmaya karar verdi. Öncesinde F.Z., inancını pratikte sıkı bir şekilde yaşamamıştı: “Bu kararı verirken düşündüm, bu karar aniden alınmadı.”

F.Z., kararını yöneticisine ilettiğinde, istifasını vermesi tavsiye edildi. Başlangıçta başörtüsü yasağı konmuştu. Z, ”Kesin bir çözüm bulunana kadar başörtüme tahammül ettiler. Beklemeye ve istifa etmemeye karar verdim. Eğer yöneticilerim ayrılmamı istiyorsa, beni kendileri çıkarsınlar diye düşündüm” dedi.

Birkaç hafta önce, F.Z.* inançları gereği erkeklerle el sıkışamayacağını fark etti. Bu durum üzerine Coop, F.Z.’ye işten çıkarmayı düşünmeye başladı. Üstleriyle yaptığı bir görüşmede, bu durumun İsviçre kültüründen fazla uzaklaşması anlamına geldiği belirtildi. F.Z., başka mağazalarda depoda çalışma tekliflerini reddetti ve “Çalışma ortamımı değiştirmek istemiyorum.” dedi.

F.Z.*, her iki konuda ısrar etmeye devam ettiğinde, kendisine bir hafta önce yazılı olarak işten çıkarma bildirimi gönderildi.

20 Dakika Gazetesi’nin yayımladığı mektupta, işten çıkarmanın sadece başörtüsü ve reddedilen tekliflerle gerekçelendirildiği belirtiliyor. F.Z., “Bu gerekçeler sadece bir bahane. Benim işten çıkarılmamın nedeni, artık erkeklere el sıkışmak istemem” diyor.

İlk işten çıkarma mektubunda bir telefon görüşmesine atıfta bulunulduktan sonra, 31 yaşındaki kadın işten çıkarılmasının yazılı bir gerekçesini talep etti.

Coop’un açıklaması şu şekilde: “F.Z.’nin iş sözleşmesi düzgün bir şekilde sona erdirildi.” Medya sözcüsü Thomas Ditzler, kişisel gizlilik nedeniyle sebepleri açıklayamayacaklarını belirtiyor: “Bu sebepler, ilgili çalışanla yapılan bir görüşmede açıklanmıştır.” Coop’un giyim yönetmeliğine göre, beyzbol şapkaları, şapkalar, bere ve başörtüleri gibi başlıklar genel olarak satış üniformasına dahil olmadığı için izin verilmiyor.

Pascal Gemperli, İslamî Organizasyonlar Federasyonu’ndan (FIDS) şöyle diyor: “Dinî uygulamalar işletmeye zarar vermedikçe, başörtülerine izin verilmelidir.” “Ikea, Denner, Post, SBB gibi birçok işveren bunu yapıyor.” Bireyselleştirilmiş bir görünüm, farklı yaşam tarzlarını yansıtır ve işletmeyi destekleyici bir etki yapabilir: “Çalışanların refahı ve bağlılığı işletmeler için en üst öncelik olmalıdır.”

Kutsal uygulamaların işi tehlikeye atmaması durumunda, başörtülerine izin verilmelidir diyen Pascal Gemperli, FIDS’den: “Ikea, Denner, Post, SBB gibi birçok işveren bunu yapıyor.” Bireyselleştirilmiş bir görünüm, çeşitli yaşam tarzlarını yansıtabilir ve işi destekleyici olabilir: “Çalışanların refahı ve sadakati şirketler için en önemli öncelik olmalıdır.”

Eski Ulusal Konsey Üyesi Walter Wobmann, işten çıkarmanın haklı olduğunu düşünüyor: “İş yeri belirli bir dini gösteri alanı olmamalıdır.” Bu tür bir davranış normal bir iş atmosferi oluşturmaz ve müşterilere karşı kabul edilemez: “Bu kişilerin entegre olmak istemediklerini açıkça gösterir. Peki, neden buradalar? Çünkü yeterince İslam ülkesi var.”

Bir avukat ne diyor

İş hukuku avukatı Dayana Berényi Kamm’a göre, işverenlerin dini kıyafet giymeyi yasaklayıp yasaklayamayacakları konusu kesin olarak çözümlenmemiştir: “İşverenler, mantıklı bir şekilde gerekçelendirilmiş kıyafet kuralları koyabilir ve çalışanların kişisel haklarını ihlal etmezler.” Güvenlik ve hijyen nedenleriyle, birlik ve beraberliği sağlamak veya müşteri ile temas durumunda, başörtüsü yasağı uygun olabilir: “F.Z. durumunda, Coop söz konusu kuralları sözleşmeye bağlamıştır. F.Z. bu kurallara uymadığı için, işten çıkarmanın muhtemelen yasal olması mümkündür.” El sıkışmayı reddetmenin işten çıkarmayı haklı çıkarıp çıkarmadığı, bunun onun fonksiyonu için gerekli olup olmadığına bağlıdır.

Benzer durumlarda mahkemeler nasıl karar verdi?

2016’da Bern’deki büyük bir çamaşırhanenin çalışanı, başörtüsü takması nedeniyle işten çıkarıldı. İşverenin inandırıcı güvenlik gerekçeleri sunamadığı için işten çıkarma keyfi olarak değerlendirildi.

1990’da bir müslüman fabrika işçisi, Doğu İsviçre’deki bir makine üreticisi tarafından başörtüsünü çıkarmak istemediği için işten çıkarıldı. Güvenlik argümanı reddedildiği için işten çıkarmanın keyfi olduğu düşünüldü.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

“BİZ IRKÇI DEĞİLİZ” – EŞENBACH’TA BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENE VELİ TEPKİSİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Başörtülü öğretmen krizi Eschenbach’ta tartışma yarattı

St. Gallen kantonuna bağlı Eschenbach kasabasında yer alan Goldingen İlkokulu’nda görev yapması planlanan bir öğretmenin başörtüsü takması nedeniyle velilerden gelen tepkiler üzerine okul yönetimi, atamayı iptal etme kararı aldı. Tepkili velilerden biri, “Biz ırkçı değiliz ama çocuklarımızı emanet ettiğimiz kişiye yüzde 100 güven duymak istiyoruz” diyerek süreci savundu.

Okul yönetimi, Haziran başında yeni öğretmen kadrosunu velilere tanıtan bir bilgilendirme mektubu gönderdi. Söz konusu öğretmen, mektupta kendini tanıtarak öğrencilerle okuyarak, müzikle iç içe bir eğitim ortamı yaratmayı hedeflediğini ifade etti. Ancak mektuba iliştirilen ve başörtülü olduğu görülen fotoğraf, bazı velilerde rahatsızlık yarattı.

“İletişim eksikliği ve baskı hissi”

Tepkilerini okul yönetimine yazılı olarak ileten bazı veliler, şu soruları gündeme getirdi:

  • Bu öğretmen İsviçre kültürünü ve değerlerini çocuklara aktarabilecek mi?
  • Derslerde başörtüsüyle mi bulunacak?
  • Namaz vakitleri ya da Noel kutlamaları sırasında bir sorun yaşanır mı?

Okul yönetimi ise cevaben, öğretmenin dini inancının eğitime yansımayacağını ve İsviçre okullarında geçerli olan Hristiyan değerlerini (yardımlaşma, toplumsal sorumluluk vb.) sürdüreceğini belirtti. Ancak artan velî baskısı sonucu, okul yönetimi öğretmenin atamasından vazgeçti.

Veliler baskı altında hissettiklerini söylüyor

Görüşlerine yer verilen bir veli, yaşanan süreçte okul yönetiminin kendilerini ciddiye almadığını ve açık iletişim kurmadığını savundu. “Bu konuyu gündeme getirdikten sonra bize gelen cevap şu oldu: Öğretmeni kabul etmezseniz, sınıfın geleceği olmayabilir. Bu, açıkça bir tehditti,” diyen veli, ayrıca İsviçre okullarında tarafsızlık gereği sınıflardan haçların da kaldırıldığını hatırlattı.

Bazı veliler ise, öğretmeni savunanların olduğunu ancak etkili olamadıklarını belirtiyor. Tartışmaların yaşandığı veliler arası yazışma gruplarında “ırkçılıkla” suçlandıklarını söyleyen veli, bu tanımlamanın haksız olduğunu savundu.

Yüz yüze görüşme talebi ancak atama iptali sonrası geldi

Veliler, en başından beri okul yönetimiyle doğrudan bir görüşme yapmak istediklerini ancak taleplerinin sürekli göz ardı edildiğini belirtti. Sadece öğretmenin görevlendirilmesinden vazgeçildikten sonra görüşme teklifinin geldiğini belirten veli, bu yaklaşımın güven eksikliğini derinleştirdiğini vurguladı.

Not: Sembolik yapay görsel

Haberin Devamını Oku

Avrupa

BAŞÖRTÜSÜ KRİZİ SONRASI MERAK KONUSU: İSVİÇRE VE KOMŞU ÜLKELERDE KURALLAR NE DİYOR?

yazar

Yayınlayan

on

By

Eschenbach’taki başörtülü öğretmen vakasının ardından gözler Avrupa’ya çevrildi

ZÜRİH – 11 Temmuz 2025

İsviçre’nin St. Gallen kantonuna bağlı Eschenbach kasabasında görev alması planlanan başörtülü bir öğretmene karşı bazı velilerin gösterdiği tepki ve bu tepkilerin sonucunda öğretmenin göreve başlatılmaması, ülkede büyük yankı uyandırdı. Peki bu olayın ardından gündeme gelen en önemli soru şu: İsviçre’de ve komşu ülkelerde eğitim kurumlarında başörtüsüne karşı hangi yasal düzenlemeler geçerli?


🇨🇭 İSVİÇRE: GENEL BİR YASAK YOK

İsviçre genelinde okullarda başörtüsü yasağına ilişkin herhangi bir ulusal yasa bulunmuyor. Federal Hükümet 2023’te başörtüsüne karşı bir yasak getirilmesini reddetti. 2015 yılında İsviçre Federal Mahkemesi, St. Gallen’deki bir dava sonucunda, kamu okullarında öğrencilere yönelik genel bir başörtüsü yasağının din özgürlüğüne orantısız müdahale oluşturduğuna hükmetti.

Ancak bu konuda bir istisna var: 1997 yılında Cenevre kantonunda, ders esnasında başörtüsünü çıkarmayı reddeden bir öğretmen işten çıkarılmış ve mahkeme bu kararı onamıştı.

Bununla birlikte, 2025 yılı itibarıyla İsviçre genelinde yürürlüğe giren “örtünme yasağı” kapsamında kamusal alanlarda yüzü tamamen örten peçe, burka gibi giysiler yasaklandı.


🇩🇪 ALMANYA: YASAK YOK, ANCAK İSTİSNALAR VAR

Almanya’da da ülke genelinde geçerli olan bir başörtüsü yasağı bulunmuyor. Alman Anayasa Mahkemesi 2015 yılında, yalnızca belirli durumlarda – örneğin okulda dini gerginlikler veya tarafsızlığa zarar verecek somut bir tehdit oluştuğunda – yasak getirilebileceğine hükmetti.

Ancak Berlin, 2006’da yürürlüğe koyduğu “tarafsızlık yasası” ile uzun yıllar boyunca öğretmenlerin görünür dini semboller taşımasını yasakladı. 2015’teki Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Berlin bu tutumunu sürdürdü. Ancak 2023/2024 eğitim yılından itibaren Berlin’de başörtülü öğretmenlere yeniden görev verilmesi mümkün hale geldi.


🇦🇹 AVUSTURYA: YASA VARDI, ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL ETTİ

2018 yılında dönemin Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, okullarda ve anaokullarında başörtüsünü yasaklamak istedi. Parlamento bu yasağı kabul etti. Ancak Avusturya Anayasa Mahkemesi bu yasayı, yalnızca İslam’a karşı olduğunu ve eşitlik ilkesini ihlal ettiğini belirterek iptal etti.

Bugün Avusturya’da kamusal alanlarda yüzü tamamen örten giysiler (burka, nikap vb.) yasak. Bu yasak, maske, karnaval kıyafeti veya kalın atkılar gibi yüzü gizleyen giysileri de kapsayabiliyor (istisnalar hariç).


🇫🇷 FRANSA: EN SERT YASAKLAR BURADA

Fransa’da laiklik ilkesi gereği, okullarda dini sembollerin taşınması 2003’ten beri yasak. Bu yasak öğretmenleri de kapsıyor. 2023 yılında, Müslüman kadınlar tarafından tercih edilen abaya (uzun tunik tarzı kıyafet) da okulda yasaklananlar listesine eklendi. Fransa’da devlet ve dinin katı şekilde ayrılması bu yasakların temelini oluşturuyor.


🇮🇹 İTALYA: BAŞÖRTÜSÜNE YASAK YOK, TARTIŞMA SÜRÜYOR

İtalya’da başörtüsüne karşı genel bir yasak bulunmuyor. Ancak yüzü tamamen örten kıyafetler kamusal alanlarda yasak. Okullarda başörtüsü zaman zaman tartışmalara yol açsa da yasal bir engel bulunmuyor.


📌 SONUÇ: AVRUPA’DA TUTARSIZ YAKLAŞIMLAR SÜRÜYOR

Eschenbach’ta yaşanan olay, eğitimde tarafsızlık ve din özgürlüğü dengesi açısından tartışmaları yeniden alevlendirdi. İsviçre’de genel yasak olmamasına rağmen, sosyal baskı ve yerel tepkiler öğretmenlerin meslek hayatını doğrudan etkileyebiliyor. Avrupa genelinde ise yaklaşım ülkeden ülkeye değişiyor: Kimi yerlerde tolerans, kimi yerlerde sert yasaklarla karşılık buluyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

MİGROLİNO ZÜRİH ŞUBESİNDEN YENİ UYGULAMA: MAYO VE BİKİNİYLE GİRİŞE YASAK

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma süresi: 3 dakika

Zürih’in merkezi noktalarından Sihlquai’de yer alan Migros Grubu’na bağlı Migrolino şubesi, sıcak yaz günlerinde artan müşteri yoğunluğu ve hijyen sorunları nedeniyle dikkat çeken bir uygulamaya imza attı. Artık mağazaya sadece uygun şekilde giyinmiş müşteriler kabul ediliyor. Üstsüz, bikini ya da mayo ile içeriye giriş kesin olarak yasaklandı.

Mağaza girişine yerleştirilen yeni uyarı tabelasında, “Lütfen mağazaya yalnızca uygun kıyafetle (üst ve alt giyim) giriniz” ifadesi yer alıyor. Tabelada ayrıca bikini, mayo ve çıplak üst vücut sembolleri çarpı işaretiyle gösterilerek kural görsel olarak da pekiştiriliyor.

“ISLAK MAYO, ÇIPLAK ÜST, ÇIPLAK AYAKLA GELENLER OLUYORDU”

Konuyla ilgili açıklama yapan Migros sözcüsü Prisca Huguenin-dit-Lenoir, mağazaya son günlerde doğrudan Limmat Nehri’nden çıkan, ıslak mayo ve çıplak ayakla gelen çok sayıda müşterinin girdiğini belirtti. “Bu durum hem hijyen hem de güvenlik açısından ciddi sorunlara yol açtı. Personel zemini sürekli kurutmak zorunda kaldı. Ayrıca kayma tehlikesi söz konusuydu,” diyerek alınan önlemin gerekçesini paylaştı.

Kadın müşterilerin de bikini ya da mayo ile mağazaya girişlerinin uygun bulunmadığını aktaran Huguenin-dit-Lenoir, “En azından üzerlerine bir tişört giymelerini bekliyoruz,” dedi.

HİJYENİN ÖTESİNDE BİR SAYGI MESELESİ

Yeni uygulamanın sadece hijyen değil, aynı zamanda saygı ve görgü kuralları açısından da önemli olduğu vurgulandı. “Tatil otellerindeki restoranlarda bile mayoyla yemek yenmesine izin verilmez. Burada da benzer bir hassasiyet bekliyoruz,” diyen Huguenin-dit-Lenoir, alınan önlemlerin bir kıyafet zorunluluğundan ziyade sağduyu çağrısı olduğunu ifade etti. Ayrıca bu adımın, mağaza çalışanlarına duyulan saygının da bir yansıması olduğu belirtildi.

TİŞÖRT YOKSA SERVİS DE YOK!

Söz konusu Migrolino şubesi, Zürih’in popüler yüzme noktalarından biri olan Limmat Nehri’nin tam karşısında yer alıyor. Nehirde botla gezinti yapan çok sayıda kişi, doğrudan gömleksiz şekilde mağazaya uğramayı alışkanlık haline getirmişti. Ancak mağaza yönetimi bu duruma net bir yanıt verdi: “Tişört yoksa servis de yok.”

Yetkililer, Migrolino’nun bir yüzme alanı büfesi (badi kiosk) olmadığını, günlük market alışverişi için hizmet verdiğini açıkça belirtiyor.

DİĞER MARKETLER NE YAPIYOR?

Benzer durumlar karşısında diğer perakende zincirleri ise daha esnek bir yaklaşım sergiliyor. Denner sözcüsü Thomas Kaderli, bu tür olayların nadir yaşandığını, ancak gerektiğinde personelin müşteriyle doğrudan iletişime geçtiğini ifade etti. Coop yetkilileri, benzer olayların nadiren görüldüğünü ve müşterilerin genellikle sağduyulu davrandığını belirtti. Valora ise, “Saygılı bir alışveriş ortamı için uygun kıyafet elbette önemlidir” açıklamasını yaptı.

SERİNLİĞİN ARDINDAN UYGUN GİYİM

Zürih’te yaz aylarının getirdiği sıcaklıklarda Limmat’ta serinlemek elbette cazip olabilir. Ancak alışveriş öncesi en azından bir tişört giymek, hem mağaza kuralları hem de toplumsal nezaket açısından artık bir gereklilik. Migrolino’nun mesajı net: “Serinleyin, ama saygılı olun.”

Haberin Devamını Oku

Trendler