Sosyal Medya

Avrupa

AŞI MAĞDURLARI ADALET ARIYOR: SORUMLULARA AÇIK MEKTUP

yazar

Yayınlayan

on

COVID-19 aşılarının yan etkileri ve mağdurlara yönelik destek eksikliği tartışılmaya devam ediyor. Kezia-Melinda Kumpf isimli bir aşı mağduru, yetkililere açık mektup yazarak sağlık otoritelerini ve hükümetleri sorumluluk almaya çağırdı.

AŞI SONRASI HAYATI DEĞİŞENLER

34 yaşındaki Kumpf, 2021 yılında güvenle aşı yaptırdığını ancak iki ay sonra ağır sağlık sorunlarıyla mücadele etmeye başladığını belirtti. Baş dönmesi, kulak çınlaması, baş ağrıları, uyuşma, sırt ağrıları gibi belirtilerle başlayan sürecin giderek kötüleştiğini anlattı.

Kendi yaşadığı mağduriyetin yanı sıra çevresindeki birçok kişinin de benzer sağlık sorunları yaşadığını ya da hayatını kaybettiğini belirten Kumpf, “Benim gibi genç ve sağlıklı olan birçok insan şu an ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Bazıları ise hayatta değil. Ama kimse bu mağdurları dinlemiyor” dedi.

AİLELERİN İDDİALARI: AŞI SONRASI ÖLÜMLER GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Kumpf, yalnızca kendi deneyiminden değil, etrafında duyduğu birçok trajik olaydan da bahsederek, aşı sonrası hayatını kaybeden kişilerle ilgili resmi makamların gerekli incelemeleri yapmadığını ve ailelerin çaresiz bırakıldığını söyledi:

  • Stiefbruder (üvey erkek kardeşi), aşıdan kısa süre sonra sabah yatağında ölü bulundu.
  • Çocukluk arkadaşı, 32 yaşında kalp durması sonucu hayatını kaybetti.
  • Bir komşusunun babası, aşıdan üç gün sonra boğularak hayatını kaybetti; annesi ise kısa süre sonra iki taraflı felç geçirdi.
  • Eski bir iş arkadaşının kayınpederi, sabah aniden yere yığılarak öldü.
  • Bir tanıdığının teyzesi, 20 gün sonra felç geçirdi; amcası ise bir hafta içinde bağırsak enfarktüsü sonucu hayatını kaybetti.
  • Bir başka komşu, aşıdan sonra multipl skleroz (MS) hastalığına yakalandı.

“BİZİ PSİKOLOJİK RAHATSIZ OLARAK ETİKETLEDİLER”

Tüm bu vakalara rağmen, mağdurların büyük kısmı hastanelerde ve sağlık otoriteleri tarafından ciddiye alınmadığını söylüyor. Kumpf, “Doktorlar bizim hastalıklarımızın aşıdan kaynaklandığını kabul etmiyor. Ya ‘stres’ diyorlar ya da ‘psikolojik sorun’ olarak nitelendiriyorlar. Bu durum bizi daha da çaresiz bırakıyor” dedi.

Aşı sonrası ciddi sağlık sorunları yaşayan pek çok kişi, uzun süren tıbbi muayenelere rağmen net bir teşhis alamadıklarını ve sağlık sisteminin kendilerini yalnız bıraktığını dile getiriyor. Bazı doktorların mağdurları ‘komplo teorisyeni’ olarak suçladığını da iddia eden Kumpf, “Bize ‘uzun Covid’ teşhisi koyuyorlar ama ‘Post-Vac’ sendromunu kabul etmiyorlar” dedi.

BİLİMSEL BULGULAR VE TEST SONUÇLARI

Kumpf, kişisel olarak yaptırdığı tıbbi testlerin, bağışıklık sistemi ve sinir sisteminde ciddi bozukluklar yaşadığını gösterdiğini belirtti. Uzman test sonuçlarına göre, şu hastalıklarla mücadele ettiğini ifade etti:

  • Mitochondriopathie (ME/CFS, kronik yorgunluk sendromu)
  • Nöroenflamasyon (beyin iltihabı)
  • Leaky-Gut-Syndrom (bağırsak geçirgenliği hastalığı)
  • Endotelit (damar iltihabı)
  • Otoimmün bozukluklar ve tromboz eğilimi

Ancak, bu teşhislere rağmen devletin ve sağlık kuruluşlarının herhangi bir özel destek sunmadığını belirtti. Özel laboratuvarlarda yapılan testlerin çoğu kişisel bütçeden karşılanmak zorunda.

HUKUKİ MÜCADELE VE SORUMLULARA DAVA

Kumpf, aşı üreticilerine ve sorumlu sağlık yetkililerine karşı hukuki mücadele başlattığını belirtti. Johnson & Johnson firmasına açtığı dava, şirketin iflas başvurusu nedeniyle sonuçsuz kaldı. Ancak BioNTech CEO’su Prof. Dr. Uğur Şahin, Almanya eski Sağlık Bakanı Jens Spahn, mevcut Sağlık Bakanı Karl Lauterbach ve Paul-Ehrlich Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Klaus Cichutek hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.

DEVLETLERE VE SAĞLIK OTORİTELERİNE ÇAĞRI

Kumpf, açık mektubunda sağlık kurumları ve yetkililere şu çağrılarda bulundu:

  1. Aşı mağdurlarının resmen tanınması ve tıbbi destek sağlanması
  2. Post-Vac sendromu konusunda bilimsel araştırmaların artırılması
  3. Aşı kaynaklı sağlık sorunlarıyla ilgili şeffaf raporların yayımlanması
  4. Sağlık sigortalarının mağdurların tedavi masraflarını karşılaması
  5. Aşı üreticilerinin ve yetkililerin sorumluluk alması
  6. Yetkililer Sessiz
  7. Alman sağlık yetkilileri ve ilaç firmaları, Covid-19 aşılarının yan etkileriyle ilgili tartışmalara karşı temkinli yaklaşıyor. Resmi açıklamalarda, Covid-19 aşılarının büyük ölçüde güvenli olduğu ve ciddi yan etkilerin son derece nadir görüldüğü belirtiliyor. Ancak, Kumpf ve benzer vakalar, yaşadıkları sağlık sorunlarının aşı kaynaklı olduğunu savunarak, kapsamlı araştırmalar yapılmasını talep ediyor.
  8. Mağdurların sesi olmaya çalışan Kumpf ve benzer deneyimler yaşayan kişiler, toplumda farkındalık yaratmak ve aşı sonrası mağduriyetlerin resmen tanınmasını sağlamak için mücadelelerini sürdüreceklerini belirtiyorlar.
  9. #AşıYanEtkileri #Sağlık #Covid19 #PostVac #Almanya #AdaletTalebi
Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

FLIP-FLOP’LA ARAÇ KULLANANLARA AĞIR CEZALAR! HANGİ ÜLKELERDE YASAK?

yazar

Yayınlayan

on

By

Yaz aylarında ferahlık sağlayan parmak arası terlikler direksiyon başında büyük bir güvenlik riski oluşturabiliyor. Avrupa genelinde ise bu konuda ülkeden ülkeye değişen cezalar ve yasal düzenlemeler dikkat çekiyor.


YAZIN GELİŞİYLE TERLİKLER ORTAYA ÇIKIYOR, ANCAK…

Sıcak havalarda ayakların rahatlaması için tercih edilen flip-flop terlikler ve sandaletler, araç kullanırken ciddi tehlikeler doğurabiliyor. Ayağın pedaldan kayması ya da terliğin pedala sıkışması sonucu kaza riski artıyor.

Avrupa’daki otomobil kulüpleri farklı ülkelerdeki yasal durumu mercek altına aldı. Sonuçlar ise oldukça çeşitli. Bazı ülkelerde hiçbir yasal düzenleme bulunmazken, bazı ülkelerde bu durum ağır para cezalarıyla karşılık buluyor.


HANGİ ÜLKELERDE YASAK, HANGİLERİNDE SERBEST?

🔹 Belçika, Bosna-Hersek, Danimarka, Finlandiya, Lüksemburg: Flip-flop’la araç kullanmak serbest. Yasal bir engel yok.
🔹 Çekya: Sadece kamyon şoförleri için ayakkabı zorunlu.
🔹 Almanya: Açık yasak yok ama güvenli sürüş yükümlülüğü gereği uygun olmayan ayakkabı kullanımı sigorta sorunlarına neden olabiliyor.
🔹 İspanya: Flip-flop ya da çıplak ayakla araç kullanmak açıkça yasak. Ceza: 80 Euro.
🔹 Slovenya: Yasal yasak yok ama polis sabit tabanlı ayakkabı öneriyor.
🔹 Hollanda: Yasa yok ancak kaza durumunda ayakkabı tercihi kusur sayılabilir.
🔹 Macaristan: Yasal düzenleme yok ama kaza sonrası hukuki sorumluluk doğabilir.
🔹 İngiltere: Doğrudan yasak yok; fakat güvenli sürüş yasası çerçevesinde uygunsuz ayakkabı nedeniyle ceza uygulanabilir.
🔹 Avusturya: Yasak yok; fakat kaza sonrası uygunsuz ayakkabı nedeniyle soruşturma açılabilir.
🔹 Hırvatistan: Yasal düzenleme yok, dikkatli olunması tavsiye ediliyor.


İSVİÇRE’DE DURUM NE?

İsviçre’de flip-flop, sandalet ya da çıplak ayakla araç kullanmak yasal olarak yasak değil. Ancak Kara Yolu Trafik Yasası (SVG Madde 31), sürücünün aracı her an tam kontrol altında tutmasını şart koşuyor.
Bu da şu anlama geliyor: Eğer uygunsuz ayakkabı kullanımı bir kazaya yol açarsa, “ağır ihmal” kabul edilip sigorta ödemez ya da sürücüye para cezası ve ehliyet kaybı gibi yaptırımlar uygulanabilir.

🔸 İsviçre Trafik Kulübü (TCS) ve emniyet yetkilileri, araç kullanırken sabit ve kapalı ayakkabı giymenin önemini vurguluyor.
🔸 Öneri: Araçta her zaman hafif bir spor ayakkabı bulundurmak, özellikle yaz aylarında güvenli sürüş için ideal.


PRATİK TESTLER TEHLİKEYİ GÖSTERİYOR

Avusturya Otomobil Kulübü (ÖAMTC) tarafından yapılan testler, flip-flop ile sürüşün tehlikelerini açıkça ortaya koyuyor.
🟥 Tepki süresi uzuyor
🟥 Fren performansı azalıyor
🟥 Pedalların kontrolü zorlaşıyor
🟥 Kritik durumlarda flip-flop pedala sıkışabiliyor

Bu sonuçlar, terlikli ya da çıplak ayakla sürüşün kaza riskini ciddi oranda artırdığını gösteriyor. Uygunsuz ayakkabı sadece sürücünün değil, trafikteki herkesin güvenliğini tehlikeye atıyor.


UZMANLAR UYARIYOR

Trafik uzmanları, Avrupa genelinde yasal boşluklara rağmen tüm sürücülere ortak bir tavsiyede bulunuyor:

“Araba kullanırken daima ayak tabanını tamamen saran, sabit ve kaymaz tabanlı ayakkabılar tercih edin. Uygunsuz ayakkabı, sadece bir tercih değil; potansiyel bir tehlikedir.”

Haberin Devamını Oku

Avrupa

İneklerde Görülen Lumpy Skin Hastalığı İtalya’nın Kuzeyine Yayılıyor

yazar

Yayınlayan

on

By

Knötchen-Dermatitis (Lumpy Skin Disease) İtalya’da Kuzeye Yayıldı
İlk vaka 21 Haziran’da Sardinya’da doğrulandı; virüs şimdi Padan Ovası’na ulaştı ve Güney Tirol sınırına dayandı.


Salgının son durumu

İtalya, yalnızca geviş getiren hayvanları etkileyen ancak insanlar için risk oluşturmayan yüksek derecede bulaşıcı Knötchen-Dermatitis (LSD) vakalarını resmi olarak doğruladı. Sardinya’daki ilk olaydan yalnızca iki hafta sonra Po Ovası’nda da pozitif sürüler bildirildi; bu durum hastalığı Güney Tirol’ün kapısına kadar taşıyor.

Kronoloji: Sardinya’dan Padan Ovası’na

  • 21 Haziran 2025 – Orani (Nuoro, Sardinya) yakınlarındaki bir sığır işletmesinde ilk laboratuvar onayı.
  • 25 Haziran – Birleşik Krallık, İtalya menşeli canlı büyükbaş ve işlenmemiş süt ürünleri ithalatını derhâl askıya aldı.
  • 30 Haziran – Avustralya, İtalya’yı “LSD-free” listesinden çıkardı ve tüm bovin ürünlerinde ek kısıtlamalara gitti.
  • 1 Temmuz – Piemonte ve Lombardiya’da yeni odaklar; Mantova çevresinde gözetim bölgeleri oluşturuldu.

Hastalık nasıl bulaşıyor?

LSD, başta sivrisinekler, karasinekler, keneler ve Culicoides türü sokucu tatarcıklar olmak üzere kan emici vektörlerle taşınır; hayvanlar arası direkt temas da mümkündür. İnsanlara bulaşmaz.

Klinik belirtiler

Kuluçka süresi 2-4 haftadır. Ateş, göz-burun akıntısı, lenf düğümlerinde şişme ve süt veriminde düşüşe ek olarak, hastalığa adını veren 0,5-5 cm çaplı nekrotik deri nodülleri görülür. Ölüm oranı %1-5 ile sınırlı olsa da verim kaybı ve tedavi masrafları çiftlik ekonomisini sarsar.

Ekonomik etkiler

Avrupa Komisyonu verilerine göre LSD salgınları süt veriminde %30’a varan düşüşe, hayvan başına ortalama 2 400 ABD$ doğrudan zarara yol açabiliyor. İtalya’nın LSD-siz ülke statüsünü kaybetmesiyle canlı hayvan ve tohumluk materyal ihracatı tümüyle durduruldu.

Hukuki çerçeve ve zorunlu önlemler

AB Delegasyon Tüzüğü 2020/687, LSD’yi Kategori A hastalıklar listesine dâhil ediyor; bu da 20 km koruma, 50 km gözetim kuşağı, zorunlu kesim (keuling) ve sıkı hayvan hareketi kısıtlamaları anlamına geliyor.

İtalya’nın acil müdahalesi

Sardinya Bölgesi yetkilileri, laboratuvar teyidini beklemeden karantina ve vektör mücadelesine başladı. Roma Belediye Meclis Üyesi Armando Bartolazzi, “Hızlı ve kararlı hareket şart” diyerek sektör temsilcilerini önlemlere uymaya çağırdı.

Güney Tirol’de temkinli bekleyiş

Güney Tirol Tarım Bakanı Luis Walcher, bölgenin şimdilik hastalıktan arınmış olduğunu vurguladı ancak “Diğer İtalyan illerinden hayvan alımı mümkünse ertelenmeli” uyarısında bulundu. Her şüpheli durumda veteriner servisine bildirim zorunlu.

Uluslararası tepki zinciri

Birleşik Krallık, Avustralya ve diğer bazı ithalatçı ülkeler İtalya kaynaklı canlı sığır, çiğ süt ve işlenmemiş deri ürünleri için yasağa gitti; yalnızca ısı işlemli ürünler muaf tutuluyor.

Çiftçilere ve ihracatçılara öneriler

  1. Vektör kontrolü: Durgun su birikintilerinin yok edilmesi, sineklik ve insektisit kullanımı.
  2. Biyogüvenlik: Yeni gelen hayvanları en az 30 gün ayrı tutun; araç ve ekipmanları dezenfekte edin.
  3. Erken bildirim: Ateş, düzensiz süt verimi veya deri nodülleri görülen hayvanlar derhâl resmî veteriner hekime bildirilmeli.
  4. Ticari planlama: İthalat-ihracat yapan işletmeler alternatif pazar ve tedarik zinciri senaryolarını hazır tutmalı.

Sonuç

Sardinya’dan başlayan Knötchen-Dermatitis, kısa sürede İtalya ana karasına ve Avrupa’nın ticari sığır koridorlarına yayıldı. AB mevzuatı gereği sıkı karantina ve keuling uygulamaları devrede; ancak vektör baskısının yoğun olduğu yaz aylarında hastalığın kuzeye, hatta komşu ülkelere atlaması ihtimali göz ardı edilemez. İtalya’daki üreticiler, Güney Tirol sınırındaki yetiştiriciler ve uluslararası ticaret aktörleri için önümüzdeki haftalar kritik olacak.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

AB İLE YENİ DÖNEM: İSVİÇRE-AB ANLAŞMASININ EN TARTIŞMALI 6 MADDESİ

yazar

Yayınlayan

on

By

“Teslimiyet anlaşması mı, istikrar paketi mi?”

✍️ Cemil Baysal

İsviçre ile Avrupa Birliği arasında 1889 sayfadan oluşan yeni anlaşma paketi siyasetin gündemine oturdu. Federal Hükümet (Bundesrat), bu kapsamlı belgeleri 13 Haziran 2025’te halkın ve siyasi kurumların görüşüne sundu. Peki, İsviçre halkı ve siyasi aktörleri en çok hangi başlıklarda ayrışıyor?

🔹 1. Dinamik AB Hukuku Uygulaması
Anlaşmanın en kritik maddesi, İsviçre’nin bazı alanlarda AB hukukunu otomatik olarak devralmasını öngörüyor. İsviçre karşı çıkarsa devreye anlaşmazlık çözüm mekanizması giriyor.

🔹 2. Anlaşmazlık Çözüm Mekanizması
Taraflar arasında doğabilecek anlaşmazlıklar için çok kademeli bir süreç öngörülüyor. Sorun önce karma komitede görüşülecek, çözülemezse tarafsız bir hakem heyeti devreye girecek. Gerekirse Avrupa Adalet Divanı da yorum sağlayacak. İsviçre kararı tanımazsa AB, yaptırımlar (dengeleyici önlemler) uygulayabilecek.

🔹 3. AB Vatandaşlık Yönergesi ve Serbest Dolaşım
Anlaşma, aile birleşimi ve sosyal yardımlar gibi konularda tüm AB vatandaşlarına daha geniş haklar tanıyor. Ancak İsviçre, sadece çalışan bireylerle sınırlı özel bir uygulama talep etti. Muhalifler, bu istisnaların yeterli olmadığını savunuyor.

🔹 4. Ücret Koruma Önlemleri
İsviçre’nin AB’ye göre yüksek olan ücret seviyesinin korunması için 14 maddelik bir koruma paketi hazırlandı. Bu önlemlerle sendikaların desteği kazanılmaya çalışılıyor.

🔹 5. Göçte Koruma Maddesi (Schutzklausel)
Yoğun göçün ekonomik ve sosyal krizlere neden olması halinde İsviçre’nin geçici önlemler almasına izin veren bir madde yer alıyor. Bu durumda da son karar karma komite ve hakem heyetinde olacak.

🔹 6. Siyasi Süreç ve Son Söz
Üç ay sürecek halk danışma (vernehmlassung) süreci başladı. Tüm partiler, dernekler, kantonlar ve vatandaşlar görüş bildirebilecek. Son kararı ise Parlamento ve ardından halk verecek.

📌 Sonuç olarak: Anlaşma İsviçre’de halk oylamasına gidecek. Ancak içeriğindeki birçok madde hâlâ yoğun tartışma yaratıyor.


Haberin Devamını Oku

Trendler