Sosyal Medya

Gündem

İsviçre’nin eski Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, İstifasının Perde Arkasını Anlattı

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre ‘nin Fransız Bölgesi Devlet Televizyon Kanalı RTS’deki Röportajı Link

En son Ankara’da İsviçre Büyükelçisi olan Jean-Daniel Ruch, İsviçre Konfederasyonu Güvenlik Politikaları Sekreteri  olarak atanması beklenirken, göreve başlamadan istifa ettiğini açıkladı. Ya da istifa etmeye zorlandı. Ruch, RTS 19:30 programında yaptığı konuşmada, istifasının ardında “etkili kişilerin” onun bu göreve gelmesini istemediği olduğunu belirtti. Diplomat, kişisel yaşamına dair yapılan medya kampanyasının kendisini hedef alarak, atanmasını engellediğini ifade etti.

Jean-Daniel Ruch: “Bazı Güçler Benim Güvenlik Politikalarından Sorumlu Devlet Sekreteri Olmamı İstemedi”

İsviçre’nin Güvenlik Politikası Devlet Sekreteri olarak atanması beklenen eski diplomat Jean-Daniel Ruch ile yapılan röportajda, görevinden istifa etme nedenleri üzerine konuşuldu.

Jean-Daniel Ruch, deneyimli bir diplomat olarak İsviçre’nin güvenlik politikasını yönetmesi gerekiyordu, ancak göreve başlamadan önce dışarı itildiğini belirtti. 19:30 programına konuk olan Ruch, özel hayatına yönelik yapılan bir medya kampanyasının kurbanı olduğunu söyledi: “Güçlü kişiler beni bu göreve istemiyordu.”

Geçen Eylül ayında, Jean-Daniel Ruch sürpriz bir kararla gündeme gelmişti. İsviçre’nin güvenlik politikası için prestijli bir göreve atanmasına rağmen, Batı İsviçreli diplomat göreve başlamadan istifasını açıklamıştı.

O dönemde, bu aksaklığı açıklamak için birkaç teori ortaya atıldı, ancak tam nedenler hala net değil. Basına göre, kişisel davranışları onu şantajlara açık hale getirmişti.

19:30 programında yapılan bir röportajda, Moutier kökenli olan Ruch, atanmasından bu yana ilk kez konuştu. “Bu göreve beni istemeyen güçlü kişiler vardı,” diyen Ruch, yaklaşık 15 yıl boyunca Sırbistan, Türkiye ve İsrail gibi ülkelerde büyükelçilik yapmıştı. Ancak “komplolar” terimini kullanmaktan kaçındı.

24 Mayıs Cuma günü, Favre yayınları tarafından “Suçlar ve Sarsıntılar” adlı bir kitap yayımlayan Ruch, bu ani istifa kararının ardındaki nedenlere biraz ışık tuttu. Özel yaşamına yönelik bir medya kampanyasının kurbanı olduğunu ve bu kampanyanın görünüşe göre planlandığını belirtti.

Ancak Jean-Daniel Ruch, her zaman için bu göreve uygun bir diplomat olarak nitelendirildi. Tarih boyunca her zaman doğru zamanda doğru yerdeydi. Kitabında, özellikle eski Yugoslavya Başsavcısı Carla Del Ponte ile yaptığı uzun diplomatik kariyerine değindi.

O dönemde, diplomat ve ekibi, birçok Balkan liderini soykırım, insanlığa karşı suçlar veya savaş suçları nedeniyle Lahey’deki hücrelere kadar takip eden bir politik strateji uyguladı.

Günümüzde, dünya sahnesindeki değişimlerle birlikte, savaşlar da farklı bölgelere yönelmiş durumda. Özellikle de Gazze Şeridi, bu değişimin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri haline geldi. Bu noktada, bölgedeki deneyimleri üzerinden konuşan Jean-Daniel Ruch, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya yönelik bir tutuklama emri talebinin önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguluyor. Hatırlatması üzerine, bu talebin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcıları tarafından yapıldığını belirtiyor.

Ruch’a göre, bu talep sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi dinamikler açısından da bir kırılma noktası niteliği taşıyor. Avrupa’nın büyük ölçüde finanse ettiği ve İsrail liderlerini hedef alan bir mahkemenin varlığı, Batı’nın uzun zamandır eleştirilen “ikiyüzlü politika” anlayışıyla bağlantılı olarak önemli bir tartışma konusu haline geliyor. Ruch, bu durumun artık geçerli olmayacağını ve bölgedeki İsrail-Filistin çatışmasında uzun süredir devam eden hoşgörü döneminin sona erdiğini ifade ediyor. Bu açıklamalarıyla, Ruch, bölgedeki siyasi ve hukuki dinamiklerin değişimine işaret ediyor ve gelecekteki gelişmelerin nasıl şekillenebileceği konusunda bir fikir sunuyor.

2000’lerin başlarında, Jean-Daniel Ruch ayrıca, İsrail-Filistin çatışmasını çözmek için bir alternatif barış planı olan Cenevre Girişimi’nde Micheline Calmy-Rey ile birlikte çalıştı. O dönemde, bugün bazı devletler tarafından terörist bir örgüt olarak görülen Hamas liderleriyle bir araya geldi. Ve ona göre, Orta Doğu’daki çatışmayı çözmek için aktörlerin er ya da geç bir masanın etrafına oturması gerekiyor.

Ruch’un görüşüne göre, Orta Doğu’daki çatışmanın çözümü için tarafların bir araya gelmesi gerekiyor. İsrail’in Hamas liderleriyle doğrudan görüşmeler yapması ve çatışmayı sona erdirmek için adımlar atmaya hazır olması gerektiğini belirtiyor.

Ruch, umutlu bir şekilde, bir ateşkesin sağlanabileceğine ve rehinelerin serbest bırakılabileceğine inanıyor. Ancak bu için İsrail’in, rehin tutanlarla diyalog kurmaya ve müzakerelere açık olması gerektiğini vurguluyor.

Gerçekten de ateşkesin sağlanmasını ve rehin alınanların serbest bırakılmasını umuyorum. Ancak bunun için İsrail’in onları elinde tutanlarla konuşmaya karar vermesi gerekiyor,” diye ekledi.

Jean-Daniel Ruch’un bu gelişmeler üzerine kamuoyuna yaptığı açıklamalar, İsviçre’nin güvenlik politikasıyla ilgili gelecekteki atamalarda dikkate alınacak önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.

Analiz:


Eylül ayında İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, İsviçre Konfederasyonu Güvenlik Politikaları Sekreteri olarak atanarak sürpriz bir hamleyle gündeme geldi. Ancak bu atama, İsviçre yönetiminde hızlı bir kariyer yapmış ve NATO’ya karşı sert bir ses olan Finlandiya vatandaşı Pälvi Pulli’nin beklenen atanması yerine geldi. Jean-Daniel Ruch, basın toplantısında İsviçre’nin tarafsızlığını vurgulamıştı, bu da olumlu bir işaret olarak kabul edilebilirdi. Ancak sağcı “Blick” ve “Sonntagsblick” gazeteleri, ekim ayında Ruch’a karşı düşmanca bir medya kampanyası başlattı. Onu aşağıladılar ve şantaja açık olmakla suçladılar.

Atama sonrasında Tuğgeneral Markus Mäder Güvenlik Politikaları Bakanı olarak atanırken, yardımcısı olarak ultra Atlantikçi Pälvi Pulli’nin seçilmesi tartışmalara yol açtı. İsviçre gazetesi “Weltwoche”, bu durumu bir “NATO darbesi” olarak nitelendirerek endişe verici bir soru sordu: Bu karara gizli servisler ve yabancı hükümetlerin müdahalesi var mı?

Bu atama karşısında SVP üyesi Alfred Heer tarafından başlatılan aşağılayıcı kampanya, İsviçre’nin tarafsızlığına gölge düşüren bir tartışma başlattı. Alfred Heer aynı zamanda İsrail’e yakın bir düşünce kuruluşu olan ‘Audiatur’ Vakfının da başkanıydı.

Ancak neden Siyonistler Büyükelçi Ruch’tan nefret ediyor? Cevap basit:

2016-2021 yılları arasında Tel Aviv’de İsviçre büyükelçisi olan Ruch, Hamas ile sürekli diyalog halindeydi ve Filistinliler tarafından da takdir edilen bir diplomat oldu. Ayrıca, 2022 baharında Büyükelçi Ruch, Ukrayna ile Rusya arasındaki barış görüşmelerinde (İngilizler tarafından sabote edilmiş olan)Türkiye’nin çabalarını desteklediği için dikkat çekmişti.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

BASEL’DE BİR CAMİNİN ÖNÜNE DOMUZ BAŞI BIRAKILDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma Süresi: 4 Dakika

İsviçre’nin Basel kentinde, bir hafta önce meydana gelen olay şehirde geniş yankı uyandırdı. Arnavut Paqja Camii’nin önüne bırakılan domuz başı, Müslüman topluluğuna yönelik açık bir nefret ve provokasyon işareti olarak değerlendiriliyor.

Olayın Ayrıntıları ve Tepkiler

Basel Müslüman Komisyonu, 30 Ağustos 2024 sabahı yaşanan olayın detaylarını sosyal medya aracılığıyla duyurdu. Komisyon, camii önüne bırakılan domuz başını “şok edici bir nefret göstergesi” olarak nitelendirerek, “Bu eylem, hoşgörüsüzlük ve nefretin açık bir işareti olarak karşımıza çıkıyor” açıklamasında bulundu.

Komisyon, olayın sadece camiyi değil, Basel’deki tüm Müslüman topluluğunu hedef aldığını belirtti. İsviçre’nin özgürlük ve hoşgörü ilkeleriyle çelişen bu tür eylemlere yer olmaması gerektiği vurgulandı. Sosyal medyada büyük tepkilere yol açan paylaşım, yüzlerce kullanıcı tarafından paylaşıldı ve yorumlandı. Bir kullanıcı, “Bu eylemi yapanlar gerçekten hasta!” şeklinde yorum yaparken, bir diğeri “Bu tür davranışlar saygısızlık” dedi.

Yasal Süreç ve Önceki Olaylar

Basel Müslüman Komisyonu, olayla ilgili suç duyurusunda bulundu ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını beklediklerini belirtti. Basel Savcılığı, konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.

Daha önce Almanya’nın Mönchengladbach kentinde benzer bir olay yaşanmıştı. 2022 yılında bir caminin önüne bırakılan domuz başı nedeniyle faile cezai işlemler uygulanmıştı.


#BaselDomuzBaşı #NefretSuçları #İslamofobi #İsviçreHoşgörü #schweinekopfbaselmoschee #baslermuslimkommission #bkmbasel #basel #isviçre #schweiz #suisse #svizzera #switzerland #haber #sondakika

Haberin Devamını Oku

Dünya

TÜV RAPORLARINDA YALAN DÜZEN: MÜFETTİŞ MÜHENDİSİNE 42.000 EURO YOLSUZLUK SUÇLAMASI

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma Süresi: Yaklaşık 4 dakika

Hannover’de bir TÜV müfettişinin şok edici yolsuzluk skandalı ortaya çıktı. İddialara göre, müfettiş Turgay Y. (45), araçların teknik muayenelerini geçmeleri için sahte raporlar düzenlemiş ve bu hizmet karşılığında toplamda 42.000 Euro rüşvet almış.

SKANDALIN DETAYLARI

Hannover Cumhuriyet Savcılığı, Turgay Y.’yi 128 ayrı suçlamadan dolayı yargılamakta. Turgay Y., 2015 yılından itibaren devlet tarafından tanınan Teknik Gözetim Derneği (TÜV) adına bağımsız bir uzman olarak çalışıyordu. Ancak, Kasım 2022’den itibaren, 190 araç, motosiklet ve kamyonun TÜV raporlarını sahte olarak düzenlediği iddia ediliyor. Her bir araç için ortalama 250 Euro rüşvet alan mühendis, bu yöntemle toplamda 42.000 Euro kazanç sağlamış.

YOLSUZLUK AĞININ ORTAYA ÇIKMASI

Yolsuzluk skandalı, bir tesadüf sonucu ortaya çıktı. Para aklama soruşturması sırasında, polis, bir müfettişin TÜV sorunları için “kolayca yardımcı olabileceği” yönündeki konuşmalara rastladı. Bu durum, soruşturmacıların ilgisini çekti ve Turgay Y. ile bağlantılı kişilerin takibi başlatıldı.

Polis, Şubat ayında yeterli delil topladı ve yolsuzluk ağına yönelik operasyon düzenledi. Turgay Y., şu anda kaçma riski nedeniyle tutuklu bulunuyor. Avukatı Pascal Ackermann, müvekkilinin suçlamalarla ilgili herhangi bir açıklama yapmadığını belirtti.

İLGİLİLER VE GELECEK AŞAMALAR

Turgay Y.’nin yolsuzluk faaliyetlerine yalnızca kendisinin değil, aynı zamanda Hannover bölgesindeki bazı oto sanayi sahiplerinin de karıştığı belirtiliyor. Bu kişilerle ilgili ayrı soruşturmalar yürütülüyor. İlgili oto sanayilerinin, müfettişle işbirliği yaparak sahte raporlar düzenledikleri iddia ediliyor.

#TÜVSkandalı #Yolsuzluk #TurgayY #Hannover #AraçMuayenesi #Rüşvet #Korruption #Almanya #YolsuzlukSoruşturması #Almanya #Deutschland #

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE’DE KEDİLERİN TRAJEDİSİ: KEDİLERİN ÖLÜMÜ VE KASTIRMA SORUNU

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma Süresi: Yaklaşık 3 dakika

İsviçre’de son günlerde yaşanan kedi trajedisi, hem yerli halkın hem de turistlerin dikkatini çekmiş durumda. Network for Animal Protection (Netap) adlı hayvan hakları kuruluşu, İsviçre’deki kedi krizine dikkat çekmek ve çözüm aramak amacıyla kapsamlı bir rapor yayımladı. Raporda, kedi ölümlerinin ve kısırlaştırma eksikliğinin boyutları detaylı bir şekilde ele alınıyor.

TURİSTLERİN KARŞILAŞTIĞI KEDİ DRAMASI

Son dönemde İtalya’dan gelen turistler, İsviçre’nin Entlebuch bölgesinde buldukları üç yarı ölü yavru kedi ile ilgili Netap’a başvurdu. Kediler sadece bir hafta yaşındaydı ve aşırı şekilde zayıflamıştı. Turistler, kedilere geçici olarak inek sütü vermek zorunda kaldı, ancak bu durum kedilerin sağlık durumunu daha da kötüleştirdi. Netap, kedileri aldı ancak iki kedi hayatını kaybetti. Hayatta kalan yavru kedi tedavi altına alındı. 🐾💔

KEDİ ÖLÜMLERİ VE KISIRLAŞTIRMA SORUNU

Netap, Temmuz 2024 itibarıyla dünya genelinde 250.000 kısırlaştırma operasyonu gerçekleştirdi. Ancak İsviçre’de kedi trajedisi devam ediyor. Her yıl İsviçre’de yaklaşık 200.000 kedi yavrusunun çeşitli yöntemlerle öldürüldüğü tahmin ediliyor. Bu yöntemler arasında dövme, boğma, zehirleme, kurutma veya aç bırakma gibi korkunç uygulamalar bulunuyor. Hayvan sahiplerinin, hayvanlarına gerekli bakım ve masrafları karşılamadıkları, bu yüzden kedilerin hayatta kalma mücadelesi verdiği bildiriliyor. 🩺🚨

Netap Başkanı Esther Geisser, kedi sahiplerinin sık sık veteriner masraflarını karşılamadıklarını ve bu nedenle yardım talep ettiklerini belirtiyor. Ancak Netap, bu tür bireysel yardımlarla ilgilenmek yerine, sahipsiz ve vahşi kedilerle ilgili çalışmalara odaklanmak zorunda.

SİYASİ TEPKİLER VE GELECEK PERSPEKTİFİ

Politikacılardan gelen tepkiler karışık. Sol görüşlü bazı ulusal danışmanlar, kısırlaştırma zorunluluğu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını belirtiyor ve öncelikli olarak kedi bakımında kamuoyunu bilinçlendirme gerekliliğine dikkat çekiyor. Luzern SP ulusal danışmanı Hasan Candan, “Korona sonrası birçok insan evcil hayvan edindi ve bu konuda bilgi sahibi olmadılar. Ulusal önlemler alınmadan önce kedi bakımında farkındalık yaratmak önemlidir” diyor. 🏛️💬

Sağ görüşlü politikacılar ise devlet müdahalesine karşı çıkıyor. Luzern FDP ulusal danışmanı Peter Schilliger, kısırlaştırma zorunluluğunu eleştiriyor ve bunun hayvan sahiplerini genel bir şüphe altında bırakacağını savunuyor. Şilliger, “Bu zorunluluk, sahiplerinin kedilerini kısırlaştırmamalarına neden olabilecek bir risk oluşturur. Ayrıca, İsviçre’deki kedi sorunu, diğer ülkelerle kıyaslandığında daha küçük bir sorun” diye belirtiyor.

KEDİLERİN HİKAYESİ VE KISIRLAŞTIRMA PROGRAMLARI

Netap, 2023 yılında 7.600 kediye ev sahipliği yapıldığını bildiriyor; bu sayı 2022 yılında yaklaşık 7.100’dü. Hayvan barınakları, artan kedi sayısıyla başa çıkmakta zorlanıyor. Kısırlaştırma, bu sorunun çözümünde kritik bir rol oynuyor. Netap, tüm kedi sahiplerinin kısırlaştırma yapması gerektiğini ve devletin bu konuda daha aktif rol alması gerektiğini vurguluyor.

İsviçre’de hayvan hakları açısından alarm zilleri çalıyor. Network for Animal Protection (NetAP) adlı hayvan koruma kuruluşu, Temmuz 2024 itibarıyla dünya genelinde gerçekleştirdiği 250.000. kısırlaştırma operasyonunu kutlasa da, ülke genelindeki kedi trajedisi devam ediyor. NetAP’ın verilerine göre, İsviçre’de her yıl 100.000’den fazla yavru kedi acımasızca öldürülüyor.

KEDİ YAVRULARININ KORKUNÇ SONU

NetAP, İsviçre’de kedi yavrularının genellikle şiddet içeren yöntemlerle öldürüldüğünü bildiriyor. Bu yöntemler arasında, yavru kedilerin dövülmesi, boğulması, vurulması, zehirlenmesi, havasız bırakılması veya aç bırakılması gibi uygulamalar yer alıyor. Kedilerin bu şekilde ölümlerine sebep olan nedenler arasında, sahiplerinin yaşam planlarında değişiklikler, kedilerin fazla kirlilik yaratması veya ani ve beklenmedik mali yükler gibi gerekçeler öne çıkıyor.

NetAP Başkanı Esther Geisser, kedilere yönelik şiddetin yaygın olduğunu belirtiyor ve bu durumun çoğunlukla kedi sahiplerinin hayvanlarına olan sorumluluklarını yeterince ciddiye almamasından kaynaklandığını ifade ediyor. Veterinerler ve acil klinikler, hayvan sahiplerinin tedavi masraflarını karşılamakta zorlandığını ve bu nedenle birçok kedi yavrusunun kötü koşullarda hayatını kaybettiğini bildiriyor. Geisser, “Her hafta özel hayvan sahiplerinden veteriner masraflarını karşılamamız için talepler alıyoruz. Ancak, biz bu taleplerle ilgilenemiyoruz; odak noktamız, sahipsiz ve vahşi kedilere yönelik kısırlaştırma ve bakım çalışmalarımızda kalmak zorunda” diyor. 🩺💔

KISIRLAŞTIRMA YETERSİZLİĞİ VE SORUNLAR

İsviçre’de şu anda yaklaşık 1.9 milyon evcil kedi bulunuyor ve bu sayı giderek artıyor. Kediler son derece verimli ve hızlı bir şekilde üreyebiliyor. Tek bir kedi çiftinden, teorik olarak on yıl içinde 80 milyon kedi türeyebilir. Ancak devletin zorunlu kısırlaştırma uygulamaları olmadan bu popülasyon kontrolsüz bir şekilde büyümekte. NetAP, kısırlaştırmanın bu sorunun çözümünde tek etkili yöntem olduğunu vurguluyor.

Geisser, İsviçre hükümetinin kedi sorununun farkında olduğunu ancak bu konuda yeterli iradeyi göstermediğini belirtiyor. NetAP, devletin bu sorunu çözmede yetersiz kaldığını ve bu yüzden tüm sorumluluğun kendilerine yüklendiğini ifade ediyor. NetAP, hayvan hakları açısından kritik önemde olan kısırlaştırma çalışmalarının daha geniş bir devlet desteğiyle desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.

SONUÇ

İsviçre’deki kedi trajedisi, hem yerel halkın hem de turistlerin dikkatini çekmiş durumda. Netap ve diğer hayvan hakları kuruluşları, sorunun çözülmesi için acil bir eylem planı ve devlet desteği çağrısında bulunuyor.

#KediFelaketi #İsviçre #Netap #HayvanKoruma #Kısırlaştırma #Tatil #Kedi #HayvanHakları #Luzern #Entlebuch #Gözlemler #PolitikTepkiler

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler