İsviçre
Yeniş ( Jenisch) Örgütleri, İsviçre’nin Kültürel Soykırımı Tanımasını Talep Ediyor

İsviçre’deki Yeniş örgütleri, ülkenin geçmişte işlediği kültürel soykırımı resmen tanımasını talep ediyor. 52 yıl öncesine kadar, devlet yetkilileri ve «Kinder der Landstrasse» adlı İsviçre Çocuk Yardım Kurumu, yüzlerce Yeniş çocuğunu ailelerinden zorla ayırdı. Bu olayın etkileri günümüzde de devam ediyor.

İsviçre’de bir köy yolunda 1950’ler civarında çekilen Yeniş çocukları.
1926 ile 1972 yılları arasında, İsviçre’de yaklaşık 2000 çocuk, ebeveynleri Yeniş ve Sinti olduğu için ailelerinden alındı. O dönemde bu gruplara aşağılayıcı bir şekilde “çingene” deniyordu. Devlet ve yardım kuruluşları, bu çocukları zorla ailelerinden kopararak kurumlara ve başka ailelerin yanına yerleştirdi. Bu, İsviçre tarihinin en karanlık sayfalarından biri olarak kabul ediliyor.

Bu dönemde en fazla zararı, Pro Juventute Vakfı’nın «Kinder der Landstrasse» projesi verdi. Devlet yetkilileri ve federal hükümetin mali desteğiyle, 600’den fazla zorla asimilasyon gerçekleştirildi. Yeniş örgütü, İçişleri Bakanı Elisabeth Baume-Schneider’e yazdıkları açık mektupta, İsviçre’nin «Kinder der Landstrasse» operasyonunu resmen kültürel soykırım olarak tanımasını talep ediyor.
Radgenossenschaft der Landstrasse Başkanı Daniel Huber, watson sitesine yaptığı açıklamada, “Bu taleple amaçladığımız, İsviçre’nin bize yaşattığı acının tanınması ve bunun için bir tazminat ve telafi sağlanmasıdır” dedi. Huber, İsviçre Yeniş ve Sinti örgütlerinin çatı kuruluşu olan Radgenossenschaft der Landstrasse’nin de bu açık mektubu imzaladığını belirtti ve ekledi:
“Bu acıyı kelimelerle ifade etmek imkansız.”

1958’de Zürih’te çekilmiş Yenişlerin kamp yeri.
Zorla kısırlaştırma ve çocuk kaçırma
Landstrasse adlı Çocuk Yardım Kuruluşu – Hilfswerk der Kinder der Landstrasse, 46 yıl boyunca “çocuk refahı” adı altında Yeniş çocuklarını ebeveynlerinin iradesi dışında evlere, çiftçi ailelere, Yeniş olmayan üst ve orta sınıfa ait evlat edinen ailelere ve hatta psikiyatri hastanelerine yerleştirdi. Bu yerlerde çocuklar sıklıkla psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldı.
Çocukların ebeveynleri, kardeşleri ve diğer akrabalarıyla temasları yasaklandı. Yeniş dilini konuşmalarına izin verilmiyordu. Götürülen çocuklara sıklıkla Yeniş olmayan yeni isimler veriliyordu. Bu durum ebeveynlerin çocuklarını bulmasını daha da zorlaştırdı, Yardım Kuruluşu Hilfswerk’in sürekli yerlerini değiştirmeler gibi.
İsviçreli tarihçi Thomas Huonker, “Kinder der Landstrasse”nin incelenmesinde önemli bir rol oynadı. 2012’de yayımlanan bir makalesinde şu ifadeleri kullandı:
“Bu sürekli yer değiştirme her seferinde yeniden travmatik bir deneyimdi. Birçok çocuk bu rejim altında kırıldı ve kalıcı hasarlarla baş etmek zorunda kaldı. Maalesef, bazıları intihar etti.”
Ursula Waser, “Kinder der Landstrasse” adlı yardım kuruluşu tarafından kendi ailesinden koparılan yaklaşık 600 mağdurdan biri.
Foto: Mario Delfino İşte haberi
Zorla Asimilasyon ve Yeniş Soykırımı: Geçmişin Kötü Mirası ve Sonuçları
Bu proje asıl olarak çocukları “vagantlık” olarak adlandırılan yaşam tarzlarından kurtarmayı veya Huonker’ın ifadesiyle, “jeniş azınlığın ortadan kaldırılması” amacını taşıyordu. Bu proje, 20. yüzyılın başlarında Avrupa genelinde ortaya çıkan ırkçı hijyen teorilerinde meşruiyet buldu ve hatta Nazi rejimi tarafından Holokost’un bilimsel bir meşruiyeti olarak kullanıldı. “Kinder der Landstrasse” projesinin sorumluları, bu nedenle Jenişlerin doğum oranını düşürmeye yönelik olarak evlilikleri yasakladı ve zorunlu kısırlaştırmalar emretti.
1973 yılında, “Beobachter” dergisi İsviçre Çocuk Yardım Kurumu “Hilfswerk”in acımasız uygulamalarını ortaya koyduğunda, proje aniden sona erdi.
Hesaplaşma
“Araştırma” anlamında, 1986’da dönemin Federal Başkanı Alfons Egli, Jenişlere yapılan haksızlıklar için resmen özür diledi. 1987’de ise, Pro Juventute Vakfı resmi bir özür sundu.
Projeyi mali olarak destekleyen federal hükümet, hayatta olan mağdurlara kişi başına 2000 ile 20.000 frank arasında bir miktar ödeme yaparak bir tür “telafi” sağladı. Ayrıca, 1998 ve 2000 yıllarında, Jenişlerin, Sinti ve Romanın İsviçre’deki takibini ve özellikle “Kinder der Landstrasse” projesini ele alan bağımsız çalışmalar başlatıldı. Ancak “Hilfswerk”ün sorumluları hiçbir zaman cezai soruşturmaya uğramadılar.
Yenişler Hala Bugünün Etkilerini Hissediyor
Bugün, İsviçre’de Federal Kültür Ofisi’nin verilerine göre yaklaşık 30.000 Yeniş yaşamaktadır. Ancak bunların sadece 2000 ila 3000 kadarı göçebe bir yaşam tarzını sürdürmektedir. Çoğunluk artık yerleşik bir hayat yaşamaktadır. Bunun bir kısmı da sistematik takibin bir sonucudur.
Radgenossenschaft der Landstrasse’den Daniel Huber, Yenişlerin İsviçre’de hala “Kinder der Landstrasse” projesinin sonuçlarından dolayı doğrudan ve dolaylı olarak etkilendiklerini belirtmektedir.
Birçok ebeveyn, çocuklarını hiçbir zaman göremeden öldü. “Ve o zamanlar ailelerinden koparılan çocuklar hala bugün kardeşlerini, ebeveynlerini – kimliklerini arıyorlar,” diyor Huber. Yeniş dili bastırıldı, yaşam tarzı yasaklandı ve bu nedenle büyük ölçüde kayboldu. Huber şöyle diyor:
“İsviçre’de Yeniş kültürü kalıcı olarak zarar gördü.”

Daniel Huber, İsviçreli Yeniş ve Sinti topluluğunun çatı kuruluşu olan Landstrasse Topluluğu Başkanı.
Huber, Yeniş kültürünün “zarar görmüş” olduğunu ifade ediyor. Ancak, “Kinder der Landstrasse” projesi, bir topluluğa kültürel olarak tamamen yok etme amacıyla yapılmış bir saldırı olarak da anlaşılabilir. En azından, Ceza Hukuku Profesörü Nadja Capus’un 2022’deki bir “Beobachter” röportajında bu şekilde savunduğu gibi:
“Jenişleri fiziksel olarak yok etmek istemediler, ancak insanları gruplarını alarak toplumdan koparıp onların özelliklerini yok etmek istediler.”
Capus’a göre, bu bir kültürel soykırımdır.
Uluslararası geçerli bir “kültürel soykırım” tanımı belki yoktur, ancak Capus’a göre, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi metnine göre, “Bir grup çocuğun başka bir gruba zorla verilmesi veya transfer edilmesi” de bir soykırımı oluşturur. Yani tam olarak “Kinder der Landstrasse” vakasında olduğu gibi.
Yeniş örgütleri, bu konuda Capus’a atıfta bulunuyorlar. Federal hükümetin “Kinder der Landstrasse” projesine katılımını temelde kabul ettiğini, kurbanlara sınırlı tazminatlar verdiğini ve tarihi araştırmaları başlattığını ancak bir şeyin yapılmadığını yazıyorlar:
“Hükümet düzeyinde bir değerlendirme yapılmadı. Değerlendirme şu: Bu bir kültürel soykırımdı.”
Bir federal özür ve Yenişler’e karşı kültürel soykırımın tanınması, Huber’a göre, İsviçre’den Yenişlerin ve Sinti’nin talep ettiği “saygının ve nezaketin minimumu” olmalıdır.
“Kinder der Landstrasse” (“Ülke Yolu Çocukları”) İsviçre’de 1926 ile 1973 yılları arasında yürütülen bir proje olup, Jenisch topluluğuna mensup çocukları hedef almıştır. Bu proje kapsamında, Jenisch çocukları ailelerinden zorla alınarak devlet gözetimine verilmiş ve çoğu kez yetimhanelerde veya bakıcı ailelerin yanında büyütülmüştür. Proje, Jenisch topluluğunun göçebe yaşam tarzını ortadan kaldırmak ve bu çocukları asimile etmek amacıyla yürütülmüştür.
Proje, İsviçre Çocuk Yardım Kurumu (Schweizerische Kinderhilfswerk) tarafından yürütülmüştür ve Jenisch topluluğuna büyük zararlar vermiştir. Ailelerinden koparılan çocuklar, travma yaşamış ve kimliklerini kaybetmişlerdir. Bu çocuklar genellikle kötü muameleye maruz kalmış, eğitim ve sosyal haklardan mahrum bırakılmışlardır.
Bu proje, günümüzde büyük bir insan hakları ihlali olarak kabul edilmekte ve İsviçre hükümeti, Yeniş – Jenisch topluluğundan özür dilemiştir. “Kinder der Landstrasse” projesi, Jenisch topluluğunun tarihindeki en karanlık dönemlerden biri olarak görülmektedir ve bu dönemin etkileri hala hissedilmektedir.
Özetle, “Kinder der Landstrasse” projesi, Yeniş çocuklarının zorla ailelerinden alındığı ve asimilasyon amacıyla devlet gözetimine verildiği bir projedir ve Jenisch topluluğuna büyük zararlar vermiştir.
Gündem
OPERASYON FOTOĞRAFLARIYLA TİNDER’DA DOKTOR PROFİLİ TEPKİ ÇEKTİ

BASEL – Üniversite Hastanesi Basel’de (USB) görev yapan bir asistan doktor, Tinder’daki profilinde ameliyathanede çekilmiş fotoğraflarını paylaşınca sosyal medyada tepki topladı. Bir kadın kullanıcı, doktorun bu fotoğrafları flört amaçlı kullanmasını “zevksiz” ve “güvensizlik yaratan” bir davranış olarak değerlendirdi.
20 Minuten’e konuşan kadın, “Bu fotoğrafları görünce şok oldum. Hijyen kurallarına uyulup uyulmadığını ve hastanın fotoğrafının çekildiğinden haberi olup olmadığını sorguluyorum” dedi. Ayrıca bu görüntülerin bir gün kendisinin de başına gelebileceği endişesini taşıdığını dile getirdi: “Bu fotoğrafları gördükçe hastaneye olan güvenimi kaybediyorum.”
HASTANE: “KİŞİSEL KULLANIMDA SORUN YOK”
Üniversite Hastanesi ise olaya daha temkinli yaklaştı. USB Basın Sözcüsü Nicolas Drechsler, “Görüntülerde başka bir kişi yer almıyorsa ve hasta hakları ihlal edilmiyorsa, bu tür fotoğraflar kişisel kullanım kapsamında değerlendirilebilir” açıklamasını yaptı.
Ancak Drechsler, hastane çalışanlarının hasta gizliliği, kişisel görüntü hakları ve etik kurallara dair sürekli bilgilendirildiğini de vurguladı. “Özellikle sağlık alanında bu tür konularda çalışanlarımızı bilinçlendiriyoruz” dedi.
TEPKİLER BÜYÜYOR
Söz konusu doktor, Instagram’da da benzer şekilde pozlar vererek, üzerinde doktor önlüğü, maske ve stetoskopla kaslı kollarını sergilediği fotoğraflar paylaşıyor. Hatta bir fotoğrafına “Skalpel lütfen” notunu ekleyip gülümseyen bir şeytan emojisi koymuş.
Kadın kullanıcı, “Tüm bu paylaşımlar profesyonel bir doktor imajına yakışmıyor. Görünüşe göre tek amacı beğeni toplamak” diyerek tepkisini dile getirdi.
Söz konusu asistan doktor, basının yorum taleplerine ise şu ana kadar yanıt vermedi.
Ekonomi
İSVİÇRE’DE ENFLASYON MAYIS AYINDA -%0,1 SEVİYESİNE GERİLEDİ

📅 03 Haziran 2025 | Okuma süresi: 2 dakika
Neuchâtel – İsviçre’de yıllık enflasyon oranı Mayıs ayında negatife düşerek -%0,1 oldu. Bu, son dört yılda ilk kez görülen bir durum.
İsviçre Federal İstatistik Ofisi’nin (BFS) Salı sabahı yaptığı açıklamaya göre, Nisan ayında %0,0 olan yıllık enflasyon, Mayıs’ta -%0,1 seviyesine geriledi. Bu düşüş, Mart 2021’den bu yana ilk kez negatif enflasyon anlamına geliyor.
Uzmanlar Bekliyordu
Enflasyondaki bu gerileme, AWP tarafından daha önce görüşü alınan ekonomistlerce bekleniyordu. Zira İsviçre’de fiyat artışları geçen Eylül ayından bu yana %1’in altında seyrediyor. Enflasyon en son 2023 ilkbaharında %2’nin üzerindeydi.
Mayıs ayında yurt içi mallar %0,6 oranında artarken, ithal ürünler %2,4 oranında ucuzladı. Çekirdek enflasyon ise yıllık bazda %0,6’dan %0,5’e düştü.
TÜFE Hafif Yükseldi
Tüketici Fiyat Endeksi (LIK) ise Mayıs ayında bir önceki aya göre %0,1 artarak 107,6 puana yükseldi. Bu artışta kiralardaki yükseliş, yurt dışı paket turlara artan talep, meyve-sebzelerdeki fiyat artışları etkili oldu.
Buna karşın, hava yolu taşımacılığı, konaklama hizmetleri ve kalorifer yakıtlarında fiyatlar düşüş gösterdi.
Gündem
LOZAN POLİS KARAKOLUNDA BİR AFRİKALI HAYATINI KAYBETTİ:

DÖRT POLİSE TAKSİRLE ÖLDÜRME SORUŞTURMASI
İsviçre’nin Lozan (Lausanne) kentinde bir polis karakolunda gözaltında hayatını kaybeden Afrikalı kökenli bir adamın ölümüyle ilgili dört polis memuru hakkında fahrlı ölüm şüphesiyle ceza soruşturması başlatıldı.
39 yaşındaki adam, 26 Mayıs Pazar akşamı uyuşturucu madde şüphesiyle gözaltına alınmış, polis merkezine götürüldükten kısa süre sonra aniden fenalaşarak yere yığılmıştı. Tüm yeniden canlandırma çabalarına rağmen kurtarılamadı.
Waadt Kantonu Savcılığı Sözcüsü Vincent Derouand, Batı İsviçre televizyon kanalı RTS’ye yaptığı açıklamada, dört polis memuru hakkında resmî olarak ceza soruşturması açıldığını doğruladı.
POLİS ŞİDDETİ PROTESTO EDİLDİ
Olayın ardından yaklaşık 100 kişi, hayatını kaybeden adamın gözaltına alındığı Lausanne’daki polis karakolu önünde bir araya geldi. Göstericiler, oturma eylemiyle polis şiddetini protesto etti. Taşınan pankartlarda “İsviçre devleti öldürüyor” gibi sert ifadeler yer aldı.
DAHA ÖNCE DE BENZER OLAYLAR YAŞANDI
Bu olay, Waadt Kanton Polisi’ne yönelik eleştirileri yeniden gündeme taşıdı. 2016 ile 2021 yılları arasında yine bu kantonda dört Afrikalı erkeğin daha polis müdahalesi sırasında hayatını kaybettiği biliniyor. Bu ölümler sonrasında da çeşitli gösteriler düzenlenmiş, polis şiddeti ve yapısal ırkçılık eleştirilmişti.
SORUŞTURMA SÜRÜYOR
Olayla ilgili adli soruşturma devam ediyor. İsviçre kamuoyunda ise güvenlik güçlerinin şeffaf bir şekilde hesap vermesi yönündeki talepler yeniden yükselmiş durumda.
-
E-Dergi1 yıl önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi1 yıl önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
İsviçre1 yıl önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam1 yıl önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem7 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya7 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem7 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Gündem6 ay önce
TELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI