Sosyal Medya

Yaşam

Nestlé’nin Sularında Bakteri Skandalı

yazar

Yayınlayan

on

Perrier ve Vittel’de Kirlilik Skandalı

Fransa’nın doğal güzelliklerle dolu topraklarında, suyun masumiyeti altında derin bir kirlilik yatıyor. Nestlé’in ünlü su markaları Perrier ve Vittel’in Fransa’daki kaynaklarında yapılan son kontroller, bir skandalı gün yüzüne çıkardı: su, içinde sağlığımızı tehdit eden maddeler taşıyor.

Bakteriler, pestisitler, muhtemelen kanserojen kimyasallar… Nestlé’in Fransa’daki mineral su kaynaklarında kontrolcülerin keşfettiği şeyler, hiç de iç açıcı değil. Hem dünya çapında ünlü Perrier’in, hem de Vittel veya Hépar gibi diğer markaların üretildiği tesislerde, kaynakların kirlendiği ortaya çıktı.

Ulusal Gıda Güvenliği Enstitüsü (Anses) tarafından hazırlanan bir rapor, suyun sağlıklı olduğundan şüphelenilen bazı endişe verici bulguları içeriyordu. Koliform bakterileri, mineral suyun içinde bulunmamalıydı. Ancak kontrolcüler, bunların artmış bir konsantrasyonunu tespit etti.

Üstelik su, bitki koruma maddeleri ve PFAS gibi sağlığa zararlı kimyasal kalıntılarla da kirlenmişti. Bu kimyasallar, çevrede çok uzun süreler boyunca kalıcı olan ve sağlığa zarar verebilen maddelerdir.

Gözler, Nestlé’in üretim tesislerinin bulunduğu bölgelerin sağlık otoritelerine çevrildi. Bu tesislerin suyu arıtmak için kullandığı bazı yöntemlerin yasa dışı olduğuna dair ipuçları vardı. Nestlé, bu iddiaları kabul etti, ancak bunun, suyu temizlemek için gerekli olduğunu savundu.

Ancak, sadece suyun kirletilmiş olması değil, aynı zamanda tüketicilere bu kirliliği bildirmemiş olmaları da endişe verici. Avrupa Su Direktifi ve Fransız yasaları, kirlenmiş suyun dolum ve satışının hemen durdurulması gerektiğini açıkça belirtirken, Nestlé’nin bu konuda bir adım atmaması dikkat çekiyor.

Nestlé, su kalitesinin yasalara uygun olduğunu ve geri çekme için hiçbir neden olmadığını iddia ediyor. Ancak, tüketicilerin güvenini kazanmak için daha fazlasını yapması gerekebilir.

Sonuç olarak, bu durum sadece bir su skandalı değil, aynı zamanda tüketicilerin güvenini sarsabilecek ciddi bir sağlık endişesi. Nestlé’in bu konudaki adımları ve tüketicilerin tepkisi, suyun temizliği kadar önemli olacak.

İsviçreli gıda devi Nestlé’nin Fransa’daki su kaynaklarında tespit edilen maddeler, şirketin ilk kez karıştığı bir skandal değil. Kontrolcülerin bulguları oldukça rahatsız edici: bakteriler, pestisitler ve muhtemelen kanserojen kimyasallar. Bu durum, dünya çapında ünlü ve İsviçre’de sıkça tüketilen Perrier suyunun üretim tesisleri ile Vosges Dağları’ndaki Vittel veya Hépar tesislerini etkiliyor.

STK Foodwatch’tan Ingrid Kragl, İsviçreli şirketi sert bir şekilde eleştiriyor. Kragl, Nestlé’nin müşterilere kirlenmiş su hakkında bilgi vermemesinin ciddi olduğunu vurguluyor ve Avrupa Su Direktifi ve Fransız yasalarının açık olduğunu belirtiyor: su kirlenmişse, dolum ve satış hemen durdurulmalıdır.

Bu skandalın tüketicilerin güvenini kaybetmemek için yeterli olup olmayacağı zamanla gözlemlenecek. 1990’daki “Perrier Krizi” ise bir uyarı niteliğinde olabilir. O dönemde ABD Sağlık Kuruluşu, Perrier’in yeşil şişelerinde benzol kalıntıları bulmuştu. Yönetim, krizi görmezden gelmeye çalıştı ancak sonradan diğer ülkelere yapılan sevkiyatların da etkilendiği ortaya çıktı. Ayrıca, kaynağın altı ay boyunca kirlenmiş olduğu da belirlendi.

Dünya çapında yapılan geri çağırma, o dönemde henüz Nestlé’ye ait olmayan şirket için 200 milyon Frank (o zamanlar yaklaşık 50 milyon İsviçre Frangı) mali kayıp ve itibar kaybına neden oldu. Ekonomi profesörü Gerald C. Meyers, “Los Angeles Times” gazetesinde bunu kötü kriz yönetiminin bir örneği olarak nitelendirdi.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

TÜBINGEN ÜNİVERSİTESİ YÖNTEMİ, KLİMA GAZINDAN VE YEŞİL ENERJİDEN PROTEİN VE VİTAMİN ÜRETİYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Tübingen Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, karbon dioksit (CO2) kullanarak protein ve vitamin üretmeyi mümkün kılıyor. Bu yenilikçi yöntem, dünya genelinde beslenme sorunlarını çözmek ve insan sağlığını iyileştirmek için büyük bir potansiyele sahip. Dönüşüm süreci, yenilenebilir enerji kaynakları ile destekleniyor.

Biyoreaktörlerle Yeni Bir Çağ

“Dünya nüfusu 10 milyara yaklaşırken, iklim değişikliği ve sınırlı tarım arazileri nedeniyle yeterli gıda üretmek her geçen gün zorlaşıyor. Biyoreaktörlerde protein üretimi, tarımı çok daha verimli hale getirebilir,” diyor proje lideri Largus Angenent. Mevcut tarım sistemlerinde hayvan yemleri için kullanılan bitkilerin yerine, biyoreaktörlerle doğrudan protein üretimi yapılması öneriliyor.

Bu iki aşamalı fermantasyon sürecinde, Thermoanaerobacter kivui bakterisi hidrojen ve CO2’yi asetik aside dönüştürerek işlem başlıyor. Sonrasında ise fırın mayası olarak bilinen Saccharomyces cerevisiae, bu asetik asit ve oksijenle beslenerek protein ve B9 vitamini üretiyor.

Et ve Balıktan Üstün Protein

Elde edilen protein miktarı, klasik kaynaklar olan et, balık ve mercimekten daha yüksek. Ayrıca, yeşil enerjiyle elektroliz yoluyla elde edilen hidrojen ve oksijenle vitamin üretimi de aynı düzeyde sağlanıyor. Projenin sürdürülebilir ve genetik mühendislikten uzak bir yöntem olması, özellikle vejetaryen ve vegan tüketiciler için cazip olabilir.

Araştırmacı Angenent, “Bu süreçte üretilen ürünlerin pürin içermemesi sayesinde, gut gibi hastalıklara yol açan et, sucuk, balık ve deniz ürünlerinin aksine daha sağlıklı bir alternatif sunuyoruz” diye ekliyor.

#CO2denProtein #YeşilEnerji #SürdürülebilirGıda #Biyoreaktör #TübingenÜniversitesi #SağlıklıBeslenme #VeganProtein #YenilenebilirEnerji #ÇevreDostu #et #suniet

Haberin Devamını Oku

Sağlık

KARIN YAĞLARI VE KRONİK AĞRILAR: ÖZELLİKLE KADINLAR RİSK ALTINDA

yazar

Yayınlayan

on

By

Tasmania Üniversitesi Menzies Tıp Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı yeni bir araştırma, karın bölgesindeki aşırı yağ birikimlerinin yaygın kronik ağrılarla ilişkilendirildiğini ortaya koydu. Çalışma, bu sorunun özellikle kadınları etkilediğini belirtiyor. Araştırma sonuçları, karın yağlarının azaltılmasının, vücut hareketleri sırasında yaşanan ağrıların hafifletilmesine yardımcı olabileceğini gösteriyor; bu etki özellikle vücudun birçok bölgesinde ağrı yaşayanlar için geçerli olabilir.

Araştırmanın Detayları ve Bulgular

Çalışmada, UK Biobank’tan 32.409 katılımcının verileri incelendi. Katılımcılar, ortalama 55 yaşında olup, anketleri doldurdu ve karın bölgesindeki yağ miktarını belirlemek için MRT taramalarına tabi tutuldu. Ayrıca, boyun, sırt veya kalça gibi bölgelerde üç aydan uzun süren ağrılar yaşayıp yaşamadıkları da değerlendirildi.

Sonuçlar, kadınlarda, organ çevresindeki ve deri altındaki yağ birikimlerinin artmasıyla birlikte kronik ağrı riskinin iki katına çıktığını gösterdi. Erkeklerde ise bu oran daha düşüktü. Bu farkın, yağ dokusunun dağılımı ve hormonal farklılıklarla ilgili olduğu ifade ediliyor.

Çalışmanın detayları “Regional Anesthesia & Pain Medicine” dergisinde yayımlandı.

#Bauchfett #KronikAğrılar #KadınSağlığı #TıpAraştırmaları #Tasmania #UKBiobank #YağBirikenleri #SağlıkAraştırması #RegionalAnesthesia #AğrıYönetimi #HormonalFarklılıklar

Haberin Devamını Oku

İsviçre

YARALI BAYKUŞ OTOBAN ÜZERİNDE KURTARILDI

yazar

Yayınlayan

on

By

St. Gallen Kanton Polisi, Pazar sabahı, A13 otoyolunda Trübbach’tan Sevelen’e doğru giderken yaralı bir baykuşu (Uhu) kurtarma operasyonu gerçekleştirdi. Sürücüler, otoyolun şerit değiştirme bölgesinde yaralı bir baykuşun oturduğunu bildirdi. Gelen polis ekibi, baykuşu dikkatlice bir polis ceketiyle sararak güvenli bir alana taşıdı.

Şu anda, baykuşun sağlık durumu iyi görünüyor ve “otoban macerasından” iyileşmeye çalışıyor. 🛣️✨ Umarız baykuş, gelecekte otoyolda değil, sadece geceleyin gökyüzünde süzülür. Otoyolu iniş pisti olarak kullanmanın pek de iyi bir fikir olmadığını artık öğrenmiştir!

Foto: St. Gallen Kanton Polisi

#Polizeieinsatz #Kantonspolizei #KapoSG #Polizist #Patrouille #Autobahn #Suisse #Svizzera #Switzerland #İsviçre #Schweiz #Haber #isviçredehaber #polizeischweiz #

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler