Sosyal Medya

İsviçre

İsviçre’de Türkiye’den Gelen Sığınma Başvurularında Azalma: Sığınma Taleplerinde Kötüye

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre, Türkiye’den gelen sığınma başvurularında dikkat çekici bir düşüş yaşadığını bildiriyor. Son dönemde yapılan değerlendirmeler, başvuruların büyük bir kısmının sahte veya yasal olmayan belgelerle desteklendiği şüphesini artırdı. Özellikle sahte adli belgeler ve yanlış beyanlar, bu sorunun temel nedenleri arasında öne çıkıyor.

Başvuruların Üçte Birinden Azı Onaylanıyor

Türkiye, İsviçre’de en fazla sığınma başvurusu yapılan ikinci ülke konumunda. Ancak, Türkiye’den yapılan başvuruların yalnızca yaklaşık üçte biri kabul ediliyor. İsviçre Federal Yönetimi, Türkiye’den gelen başvuruların artan bir şekilde kötüye kullanıldığını belirtiyor.

Sahte Belgeler ve Yanlış Beyanlar

İsviçre’de Türkiye’den gelen sığınma başvurularında dikkat çekici bir artış ve şüpheli durumlar ortaya çıkmış durumda. Birçok başvurunun ardında benzer bir desen göze çarpıyor: Türkiye’den gelen sığınmacılar, genellikle sosyal medya üzerinden hükümet karşıtı paylaşımlarda bulunarak dikkat çekiyor.

Sığınma Başvurularında Kötüye Kullanım: Türkiye’den Gelen Taleplerde Artan Şüpheler

Son dönemde, Türkiye’den İsviçre’ye yapılan sığınma başvurularında benzer bir kötüye kullanım örneği sıkça karşılaşılıyor. Bu vakalarda, genellikle başvurunun reddedilmesinin ardından, başvurucunun sosyal medyada tartışmalı içerikler paylaştığı öne sürülüyor. Örneğin, Türkiye’den gelen bir Kürt sığınmacının olumsuz sonuçlanan sığınma başvurusunda, İsviçre’de Facebook üzerinden Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Adolf Hitler ile benzetip IŞİD militanlarıyla şiddet içeren görüntüler paylaşan içerikler paylaştığı iddia edildi. Bu durum, Türk yetkililerin terör örgütü propagandası suçlamasıyla soruşturma başlatmasına neden oldu. Bu durum tam da sığınmacının istediği durum . İsviçre yetkilileri, sığınmacının bu paylaşımlarını Türk yetkililere kasıtlı olarak gösterdiğini daha doğrusu bildirdiğini ve bu paylaşımların kişinin kimliğini belirlemenin kolay olduğunu vurguladı.

Bu tür vakalar, İsviçre yetkililerinin şüphelerini artırdı. Örneğin, geçtiğimiz Eylül ayında alınan bir BVG (Federal İdare Mahkemesi) kararında, başvurucunun Türkiye’nin bu aktiviteleri tespit etmesini açıkça amaçladığı, ayrıca Facebook hesabında Türkiye’deki eski adresini paylaşarak kolayca bulunabilir tanımlanabilir olduğunu, bulunmasını kolaulaştırdığı gösterdiği belirtildi.

Sahte Belgeler ve Kötüye Kullanım

Mahkeme, son birkaç ayda Türkiye kaynaklı sığınma başvurularında benzer şekilde olumsuz kararlar verdi. Ayrıca, şüpheli bir şekilde, bazı sığınmacılar tarafından kullanılan belgelerin sahte veya tahrif edilmiş olduğu iddiaları güçleniyor. Şlepper (kaçakçılık) çeteleri tarafından sahte ya da gerçek adli belgelerin düzenlendiği yönündeki bilgiler, bu durumun daha da karmaşıklaştığını gösteriyor. NZZ’nin aktardığına göre, bir sığınmacının başvuru süreci sırasında gerekli belgeleri sunamaması, yetkililerin bu belgelerin hazırlanmasında gecikmeler yaşandığını belirtti. CH Media’nın son dönemdeki raporları, bu tür durumların yaygınlaştığını ve sahte sığınma gerekçeleriyle ilgili bir pazarın oluştuğunu ortaya koydu.

Sonuç olarak, İsviçre yetkilileri sığınma başvurularını daha dikkatli bir şekilde incelemeye devam ediyor ve sahtecilik vakalarına karşı mücadele ediyor. Ancak, artan sahte belgeler ve kötüye kullanım vakaları, bu sürecin karmaşıklığını artırmakta ve yetkililerin iş yükünü ağırlaştırmaktadır.

Maddi Karşılıkla İhbar

Olayda dikkati çeken bir diğer nokta ise, Türk yetkililerin soruşturma başlatmasının bir Türk avukatın suç duyurusunda bulunmasıyla gerçekleşmiş olması. Bu avukat, daha önce İsviçre’de sığınma başvurusu yapan çeşitli kişileri Türk yetkililere ihbar etmiş. Yani başvurucuların Türk yetkililerle sorunu var süsü vermek için anlaşmalı ihbar. Bu durum, avukatın profesyonel olarak sığınma başvurularını denetleyip karşılığında maddi kazanç sağladığı şüphesini doğurdu. Federal İdare Mahkemesi, bu türden soruşturmaların, normalde başlatılmayacak durumda olan işlemleri tetiklediğini belirtti.

Özellikle dikkat çeken bir olayda, Türk bir avukatın, İsviçre’deki sığınma süreçlerinde bulunan kişileri Türk yetkililere bildirerek maddi kazanç sağladığı tespit edildi. Bu durum, sığınma başvurularının kötüye kullanıldığına ve bu başvuruların çoğunlukla sahte belgelerle desteklendiğine dair ciddi endişelere yol açtı. Mahkeme, avukatın bu şekilde faaliyet gösterdiğine dair güçlü bir şüphe olduğunu ve bunun sonucunda bazı soruşturmaların başlatıldığını belirtti.

İsviçre yetkilileri, bu tür kötüye kullanım vakalarının artması nedeniyle, sığınma başvurularını daha titiz bir şekilde incelemeye devam ediyor. Sahte belgeler ve yanlış beyanlar, başvuruların güvenilirliğini zedeleyerek, bu süreçlerin karmaşıklığını artırıyor. Yetkililer sahte belgeleri bir şekilde denetleyebiliyor, ancak profesyonelce hazırlanmış senaryolar ve hikayelerle kişinin gerçekten Türkiye’de sorunu olup olmadığını bazen tespit etmeleri zorlaşıyor.

Sahte Belgeler ve Güvenlik Açıkları

İsviçre Federal İdare Mahkemesi, son dönemde Türkiye kaynaklı sığınma başvurularında artan sahtecilik ve şüpheli faaliyetlere dair önemli bir durumu gündeme getirdi. Mahkeme, geçtiğimiz aylarda çeşitli durumlarda, başvuruların büyük kısmının sahte belgelerle desteklendiğini ve bu durumun yasal süreçleri nasıl etkilediğini vurguladı.

Bir başka çarpıcı örnek, bir Türk sığınmacının başvurusu sırasında yaşandı. Söz konusu kişi, başvuru süreci için gerekli belgeleri sunamadı çünkü belgeler henüz hazırlanıyordu. Bu durum, sığınma sürecinde belgelerin otantik olup olmadığını değerlendiren yetkililer için ek bir zorluk oluşturdu. İsviçre’deki yetkililer, bu tür olayların artış gösterdiğini ve sahtecilik şüphesiyle daha fazla vakaya rastlandığını ifade ediyor.

Söz konusu sahte belgelerle ilgili olarak, İsviçre Göçmenlik Sekreterliği (SEM) 2021 yılından itibaren artan bir şekilde sahte adli belgeler tespit ettiğini belirtti. SEM sözcüsü Reto Kormann, bu belgelerin genellikle uzmanlar tarafından kolayca tespit edilebildiğini, ancak gerçek belgelerin kötüye kullanımını tespit etmenin daha zor olduğunu ifade etti.

Ek olarak, bazı gazeteler, son zamanlarda sahte sığınma gerekçeleriyle ilgili düzenli bir pazar oluştuğunu ve bu tür işlemlerin yaygınlaştığını rapor etti. Bu durum, İsviçre’deki sığınma süreçlerinin daha dikkatli bir şekilde incelenmesini ve sahtecilik vakalarının önlenmesini zorunlu kılmakta.

Sahte belgeler ve kötüye kullanım, sığınma başvurularında yeni bir fenomen değil. Farklı ülkelerden gelen başvurularda da benzer durumlar yaşanabiliyor. İsviçre, bu tür başvuruları reddediyor ve ilgili kişileri ülkeye kabul etmiyor. Türkiye ile geri kabul anlaşması olmamasına rağmen, zorunlu geri gönderme işlemleri polis eşliğinde gerçekleştiriliyor.

Türk Başvurularındaki Düşüş

İsviçre’de Türk Sığınma Başvurularında Değişim ve Artan Kısıtlamalar

İsviçre Göçmenlik Sekreterliği (SEM), Türk sığınma başvurularının yıllar içinde önemli bir değişim geçirdiğini bildirdi. SEM sözcüsü Reto Kormann, özellikle 2019’dan bu yana Gülen Hareketi’ne bağlı kişilerin başvurularında belirgin bir azalma yaşandığını belirtti. SEM, Türk sığınmacılar için uygulama prosedürlerini sürekli olarak güncellediğini vurguladı.

Türkiye’den İsviçre’ye Sığınma Başvurularında Ekonomik Nedenler ve İnsan Hakları Durumu

Son yıllarda Türkiye’den İsviçre’ye yapılan sığınma başvurularında, ekonomik nedenlerle ülkesinden kaçan kişilerin sayısının arttığı gözlemleniyor. Türkiye’deki yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri, birçok kişinin daha iyi yaşam koşulları arayışında yurtdışına çıkmasını teşvik etmiş durumda. İsviçre’de büyük bir Türkiye Kökenlilerin diasporasının bulunması da, Türkiye’den gelen sığınmacılar için önemli bir çekim merkezi oluşturduğu belirtiliyor.

Ancak, İsviçre yetkilileri, Türkiye’den gelen her sığınma başvurusunu titizlikle inceliyor. Türkiye’deki insan hakları durumu, 2016’daki başarısız darbe girişiminden sonra ciddi şekilde kötüleştiği bildirilen haberde, ”Bu dönemde, özellikle hükümete karşı eleştirisel tutumlar ve muhalefet, baskılara ve insan hakları ihlallerine yol açtı. Bu bağlamda, Türkiye’den gelen sığınmacılar, yalnızca ekonomik nedenlerle değil, aynı zamanda insan hakları ihlalleri ve siyasi baskılar nedeniyle de başvuruda bulunabiliyor.” ifadelerine yer verildi.

İsviçre’deki yetkililer, bu başvuruları değerlendirirken, başvurucunun insan hakları durumunu ve Türkiye’deki genel siyasi atmosferi göz önünde bulundurarak karar vermekte. Her bir başvurunun ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulması, hem sığınmacıların gerçek durumlarının anlaşılması hem de kötüye kullanımların önlenmesi açısından büyük önem taşıyor.

Türkiye’den ekonomik nedenlerle kaçan kişilerin sayısının arttığına dikkat çekilse de, Türkiye’deki yüksek enflasyon ve yaşam maliyetlerindeki artışın bu durumu etkilediği ifade ediliyor. İsviçre’de büyük bir Türk diasporasının bulunması da bu durumu etkileyen faktörler arasında yer alıyor denilmekte. Bununla birlikte, İsviçre yetkilileri, her sığınma başvurusunu ayrıntılı olarak incelemeye devam ediyor. 2016’daki darbe girişiminin ardından Türkiye’de insan hakları durumunun ciddi şekilde kötüleştiği belirtiliyor.

NZZ haberinde geçen ifadelerde, ”İsviçreli Mülteci Yardım Derneği (SFH), bir ülkede tehlikede olan kişileri belirlerken, Türkiye’de Terör Örgütü olarak kabul edilen Gülen Hareketi’ne ve yasaklı PKK’ya bağlantısı olanlar, Kürt siyasetçiler veya muhalif medya mensuplarının yanı sıra hükümet karşıtı sosyal medya paylaşımlarında bulunanları da kapsamlı bir şekilde değerlendiriyor.” ifaleriyle anlatıldı.

Ancak, son yıllarda Türkiye’den gelen sığınmacıların yasadışı yollarla veya sahte adli belgelerle koruma talep edip etmedikleri hala belirsizliğini koruyor. SEM, yalnızca bu tür kötüye kullanımlarla ilgili somut bulgular elde ettiğinde, sığınma hakkının iptali için işlem başlatıyor.

Başvurulardaki bu kısıtlayıcı yaklaşım, yeni başvuru sayılarına da yansıyor. Türkiye, hâlâ İsviçre’deki en fazla sığınma başvurusu yapılan ikinci ülke konumunda olsa da, geçen yılın Kasım ayından itibaren başvuruların sayısında belirgin bir düşüş gözlemlendi. Başvurular şu anda aylık ortalama 300 civarında sabitlenmiş durumda ve bahar döneminde bile artış yaşanmamış olması dikkat çekici.

İsviçreSığınmaBaşvuruları #SahteBelgeler #SığınmaKötüyeKullanımı #TürkSığınmaBaşvuruları #GüvenlikSorunları #İsviçreGöçmenlik #SahteBeyanlar #BaşvurularınAzalması #TürkSığınmacılar #SığınmaBaşvurusu #BelgelerinDoğruluğu #İsviçreFederalİdare #SığınmaBaşvurularındaDüşüş #GülenHareketiBaşvuruları #EkonomikNedenler #isviçre #isviçresığınmatalebi #isviçreilticabaşvurusu #isviçrehaberleri #haber #haberler #sondakika asyl


Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

BASEL’DE BİR CAMİNİN ÖNÜNE DOMUZ BAŞI BIRAKILDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma Süresi: 4 Dakika

İsviçre’nin Basel kentinde, bir hafta önce meydana gelen olay şehirde geniş yankı uyandırdı. Arnavut Paqja Camii’nin önüne bırakılan domuz başı, Müslüman topluluğuna yönelik açık bir nefret ve provokasyon işareti olarak değerlendiriliyor.

Olayın Ayrıntıları ve Tepkiler

Basel Müslüman Komisyonu, 30 Ağustos 2024 sabahı yaşanan olayın detaylarını sosyal medya aracılığıyla duyurdu. Komisyon, camii önüne bırakılan domuz başını “şok edici bir nefret göstergesi” olarak nitelendirerek, “Bu eylem, hoşgörüsüzlük ve nefretin açık bir işareti olarak karşımıza çıkıyor” açıklamasında bulundu.

Komisyon, olayın sadece camiyi değil, Basel’deki tüm Müslüman topluluğunu hedef aldığını belirtti. İsviçre’nin özgürlük ve hoşgörü ilkeleriyle çelişen bu tür eylemlere yer olmaması gerektiği vurgulandı. Sosyal medyada büyük tepkilere yol açan paylaşım, yüzlerce kullanıcı tarafından paylaşıldı ve yorumlandı. Bir kullanıcı, “Bu eylemi yapanlar gerçekten hasta!” şeklinde yorum yaparken, bir diğeri “Bu tür davranışlar saygısızlık” dedi.

Yasal Süreç ve Önceki Olaylar

Basel Müslüman Komisyonu, olayla ilgili suç duyurusunda bulundu ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını beklediklerini belirtti. Basel Savcılığı, konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.

Daha önce Almanya’nın Mönchengladbach kentinde benzer bir olay yaşanmıştı. 2022 yılında bir caminin önüne bırakılan domuz başı nedeniyle faile cezai işlemler uygulanmıştı.


#BaselDomuzBaşı #NefretSuçları #İslamofobi #İsviçreHoşgörü #schweinekopfbaselmoschee #baslermuslimkommission #bkmbasel #basel #isviçre #schweiz #suisse #svizzera #switzerland #haber #sondakika

Haberin Devamını Oku

İsviçre

TARİH VE DOĞA İLE BÜTÜNLEŞEN BİR GÜZELLİK: MURTEN

yazar

Yayınlayan

on

By

Haber: Cemil Baysal

Okuma süresi: 3 dakika

İsviçre’nin batısında, Fribourg kantonunda yer alan Murten, tarihi dokusu ve huzurlu göl manzarasıyla ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Orta Çağ’dan kalma surları, taş döşeli dar sokakları ve göl kenarındaki sakin ortamı ile Murten, İsviçre’nin keşfedilmeyi bekleyen duraklarından biri.

MURTEN HAKKINDA

Murten, İsviçre’nin batısında, Murten Gölü kıyısında yer alan küçük bir kasabadır. Tarihi dokusu, korunmuş Orta Çağ surları ve geleneksel İsviçre mimarisiyle dikkat çeker. Kasabanın merkezi, 12. yüzyıldan kalma surlarla çevrilidir ve bu surlar üzerinde yürüyüş yaparak kasabanın ve gölün panoramik manzarasını izlemek mümkündür. Murten’in tarihi meydanı ve çevresindeki restoranlar, kafeler ziyaretçilere keyifli anlar yaşatır.

GEZİLECEK YERLER

  • Murten Şatosu: Kasabanın tarihi merkezinde yer alan Murten Şatosu, Orta Çağ’dan kalma bir yapıdır ve günümüzde farklı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Şatonun surlarından göl manzarasını izlemek oldukça keyiflidir.
  • Murten Müzesi: Kasabanın tarihini ve kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için Murten Müzesi ideal bir duraktır. Müze, kasabanın zengin tarihini ve Orta Çağ savaşlarını anlatan çeşitli sergilere ev sahipliği yapmaktadır.
  • Murten Gölü: Göl kenarında yürüyüş yapabilir, bisiklet kiralayarak çevresini keşfedebilir veya tekne turlarına katılarak gölden kasabanın güzelliklerini izleyebilirsiniz. Yaz aylarında gölde yüzmek de oldukça popülerdir.
  • Surlarda Yürüyüş: Murten’in korunmuş surları üzerinde yürüyüş yapmak, kasabanın tarihi atmosferini hissetmenin en güzel yollarından biridir. Bu yürüyüş, kasabanın ve gölün eşsiz manzarasını sunar.

NASIL GİDİLİR?

Murten’e ulaşım oldukça kolaydır. Bern veya Fribourg’dan trenle Murten’e doğrudan ulaşmak mümkündür. Tren yolculuğu, İsviçre’nin yeşil vadileri ve göl manzaraları eşliğinde yaklaşık 30-40 dakika sürer. Arabayla gelmeyi tercih edenler için otoban üzerinden kısa bir yolculukla kasabaya ulaşılabilir. Toplu taşıma kullanacak olanlar, Murten tren istasyonundan kasaba merkezine kısa bir yürüyüş yapabilirler.

SONUÇ

Murten, İsviçre’nin tarihi ve doğal güzelliklerini bir arada sunan saklı incilerinden biri olarak ziyaretçilerine hem huzurlu hem de keşif dolu anlar vadediyor. Orta Çağ atmosferini koruyan sokakları, göl kenarındaki dinlendirici ortamı ve zengin kültürel mirasıyla Murten, İsviçre gezi rotanıza mutlaka eklemek isteyeceğiniz bir durak olabilir.


#İsviçre #gezirotası #Murten #doğavehuzur #İsviçredegezi #isviçredenhaber #isviçrekesfet #isviçreden #schweiz #suisse #svizzera #schweiznachrichten #sehenswürdigkeiten #Avrupa #haber #kesfet #doğa #natur #swissalps

Haberin Devamını Oku

İsviçre

İSVİÇRE’DE KEŞFEDİLECEK SAKİN BİR DURAK: GRUYÈRES

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma süresi: 3 dakika

Haber: Cemil Baysal

İsviçre’nin eşsiz doğası ve tarihi dokusuyla ünlü küçük kasabası Gruyères, gezginler için huzur dolu bir rota sunuyor. Ünlü Gruyère peynirinin anavatanı olan bu kasaba, Orta Çağ atmosferini koruyan sokakları, muhteşem manzaraları ve sakinliği ile ziyaretçilerini büyülüyor.

GRUYÈRES HAKKINDA

Gruyères, Fribourg kantonu’nda, dağların arasında saklı kalmış küçük bir kasabadır. 800 yıllık geçmişiyle Gruyères, Orta Çağ mimarisi ve tarihi dokusuyla dikkat çekiyor. Kasabanın kalbinde yer alan Gruyères Şatosu, 13. yüzyıldan kalma tarihiyle ziyaretçilere büyüleyici bir deneyim sunuyor. Şato, dönem mobilyaları, sanat eserleri ve tarihi objelerle donatılmış olup, ziyaretçilere Orta Çağ yaşamını hissettiren bir atmosfer yaratıyor.

GEZİLECEK YERLER

  • Gruyères şatosu: Kasabanın en yüksek noktasında bulunan şato, muhteşem bir manzaraya sahiptir. Burada Orta Çağ’dan kalma sanat eserlerini ve eşyaları keşfetmek mümkündür.
  • Hr giger müzesi: İsviçreli sanatçı HR Giger’in eserlerinin sergilendiği bu müze, Alien film serisinin ünlü yaratık tasarımcısının çalışmalarını görmek isteyenler için eşsiz bir fırsattır.
  • Peynir fabrikası: Gruyères’de ünlü Gruyère peynirinin yapım sürecini görmek ve taze peynir tadımı yapmak isteyenler için La Maison du Gruyère peynir fabrikası idealdir.
  • Kahve ve çikolata durakları: Gruyères, çikolata ve kahve tutkunları için de birçok küçük kafe ve dükkana ev sahipliği yapmaktadır. Bir fincan sıcak çikolata ile kasabanın tadını çıkarmak unutulmaz bir deneyim olabilir.

NASIL GİDİLİR?

Gruyères’e ulaşım oldukça kolaydır. Cenevre veya Lozan’dan trenle Gruyères’e doğrudan ulaşmak mümkündür. Tren yolculuğu, İsviçre’nin muhteşem doğası eşliğinde yaklaşık 2 saat sürer. Alternatif olarak, arabayla gelmeyi tercih edenler için otoban üzerinden yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculukla kasabaya ulaşılabilir. Toplu taşıma kullanacak olanlar, Gruyères tren istasyonundan kasaba merkezine kısa bir yürüyüş yapabilirler.

SONUÇ

Gruyères, İsviçre’nin saklı kalmış incilerinden biri olarak, tarihi dokusu ve doğal güzellikleri ile ziyaretçilerine huzurlu bir kaçış sunuyor. Sessiz, sakin ve keşfedilmeyi bekleyen Gruyères, İsviçre gezi rotanıza eklemek isteyeceğiniz sıradan ama unutulmaz bir durak olabilir.


#İsviçre #gezirotası #gruyeres #doğavehuzur #İsviçredegezi #isviçredenhaber #isviçrekesfet #isviçreden #schweiz #suisse #svizzera #schweiznachrichten #sehenswürdigkeiten #Avrupa #haber #kesfet #doğa #natur #swissalps


Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler