Sosyal Medya

Gündem

İsviçre’de Halk Oylamalarında İmza Sahtekarlığı Skandalı: Çok Basit Anlatımla Tüm Detaylar

yazar

Yayınlayan

on

Haber: Cemil Baysal / BERN

Olayın Arka Planı ve Mevcut Durum:

İsviçre’de halk inisiyatifleri için toplanan imzaların sahte olduğu iddiasıyla büyük bir skandal patlak verdi. Tamedia’nın araştırmalarına göre, binlerce imzanın sahte olduğu öne sürülüyor. Bu gelişme üzerine İsviçre Federal Savcılığı soruşturma başlattı ve yaklaşık bir düzine federal halk inisiyatifini kapsayan çeşitli ceza soruşturmaları yürütülüyor. Ancak şu ana kadar, sahte imzaların doğrudan halk oylamasına sunulmuş bir inisiyatifi etkilediğine dair somut bir kanıt bulunmadığı belirtiliyor.

İmza Denetimini Kim Yapıyor?

Genel olarak, imza denetimi sorumluluğu belediyelere ait. İsviçre’de Cenevre kantonu hariç tüm kantonlarda, her bir imza belediyeler tarafından, imza sahibinin adı, soyadı, adresi ve doğum tarihi gibi kimlik tespitine yönelik bilgilerle kontrol ediliyor. Bu bilgiler doğrultusunda kişinin ilgili seçmen listesinde kayıtlı olup olmadığı inceleniyor.

Federal Şansölyeliğin Rolü Nedir?

Federal Şansölyelik, İsviçre Federal Konseyi’nin merkez ofisi olarak görev yapar ve Federal Konsey, Parlamento, yönetim ve kamuoyu arasında aracılık yapar. Şansölyelik, toplanan imzaları inceler ve bir halk inisiyatifinin veya referandumun gerekli imza sayısına ulaşıp ulaşmadığını ilan eder. İmza listelerinin tesliminden sonra, bir sayım ekibi listeleri kontrol ederek yasal gerekliliklere uygun olup olmadığını değerlendirir.

Sahteciliklere Karşı Şansölyelik Nasıl Mücadele Ediyor?

Federal Şansölyelik, 2022 yılında kimliği belirsiz şahıslar hakkında ilk suç duyurusunu yaptı ve bu duyuruya zamanla yeni şüpheleri de ekledi. Şansölyelik, bu yılın başından beri sahte olduğu düşünülen yeni imza listelerinin kendilerine iletildiğini belirtti. Bu listelerde, imzaların kayıtlı seçmenler yerine üçüncü kişiler tarafından atıldığına dair güçlü şüpheler bulunuyor. İlk başta ağırlıklı olarak Batı İsviçre’den gelen şüpheler, kış aylarından itibaren artan şekilde Almanca konuşulan kantonlardan da bildirilmeye başlandı.

Kontroller Güçlendiriliyor mu?

Evet. Federal Şansölyelik, belirli kantonlardan gelen imza listelerinde sahtecilik şüphesi olduğunda kontrollerini artırıyor. Şansölyelik, belediyelerden geçersiz sayılan imzalar hakkında düzenli bilgi alıyor ve bu bilgiler, belediyelerin kontrol süreçlerinin çalıştığını gösteriyor.

Planlanan Diğer Önlemler Nelerdir?

Şansölyelik, sahteciliği önlemek, eğitim ve yasal düzenlemelerle ilgili ek önlemler gerekip gerekmediğini değerlendiriyor. Bu kapsamda imza toplama süreçlerinin daha sıkı bir şekilde izlenmesi, kantonlar ve belediyelerle iş birliği yapılması ve teknik çözümler üzerinde duruluyor. İmza toplama ile ilgili yasal düzenlemelerde değişiklikler ise Parlamento’nun yetki alanında.

Şansölyeliğin Eleştirilerin Hedefinde Olmasının Nedeni Nedir?

Şansölyelik, sahte imza iddialarının ardından yoğun eleştirilere maruz kaldı. Federal Meclis’in Devlet Politikası Komisyonu Başkanı Daniel Fässler (Merkez/AI), Şansölyelik’in sahteciliği ne zaman öğrendiği ve belediyelerden şeffaf bilgi alıp almadığı konusunda açıklama beklediğini belirtti. Fässler ve diğer parlamenterler, Şansölyelik’in usulsüzlükleri bilmesine rağmen kamuoyuna zamanında bilgi vermediğini ifade ederek tepki gösterdi.

Neden Şansölyelik Daha Önce Bilgi Vermedi?

Şansölyelik, görev sırrı ve devam eden cezai soruşturmalar nedeniyle kamuoyunu bilgilendirmesinin mümkün olmadığını belirtti. Önceliklerinin, suçluların adalet önüne çıkarılması olduğunu vurgulayan Şansölyelik, aynı zamanda kamuoyunu bilgilendirmenin belli inisiyatifler üzerindeki görüşleri etkileyebileceği endişesi taşıdığını ifade etti.

Parlamentonun Tepkisi Nasıl Oldu?

Parlamentoda, sahte imza iddialarının ardından ticari imza toplama faaliyetlerinin yasaklanması yönündeki üç yıl önce reddedilen öneri yeniden gündeme geldi. Bazı parlamenterler ticari imza toplamanın yasaklanmasını savunurken, bazıları ise küçük grupların bu yasak nedeniyle dezavantajlı hale geleceğini belirterek bu fikre karşı çıktı.

Dijital Çözümler Var mı?

Bern Kantonu Parlamentosu, sahteciliği önlemede dijital imza toplamanın bir fırsat olabileceğini düşünüyor. Ancak bu konuda acele edilmemesi ve dijital yönetim konusunda yetkinin federal ve kantonal yönetimlerde olmasına dikkat çekildi. Dijital imzaların elle atılan imzalara göre daha zor sahtecilik yapılabilir olduğu vurgulandı, ancak e-imza toplamanın siber saldırılar gibi farklı riskleri de olabileceği ifade edildi.

Uzmanlar Ne Diyor?

Transparency International İsviçre Direktörü Martin Hilti, sahtecilik iddialarının doğru olması halinde İsviçre demokrasisi için büyük bir sorun teşkil edeceğini belirtti. Hilti, yetkililerin bu tür olayların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemleri alması gerektiğini vurguladı. Politolog Michael Hermann ise sahteciliğin doğrudan oy sonuçlarını etkilememiş olabileceğini, ancak yine de bu olayın demokrasiye olan güveni zedelediğini ifade etti.

Suçlamalar Yanıtlandı mı?

Tamedia’nın haberinde adı geçen bazı inisiyatif sahipleri suçlamaları reddetti. Örneğin, Pro Schweiz, sorumlu olduğu Tarafsızlık İnisiyatifi için adı geçen Incop isimli imza toplama şirketi ile çalışmadığını açıkladı. SVP (İsviçre Halk Partisi) Fraksiyon Başkanı Thomas Aeschi, partinin veya ilgili kanton şubesinin Incop’u görevlendirmediğini belirtti.

İmza toplama faaliyetlerinde adları geçen şirketlerden biri olan Incop’un Başkanı Franck Tessemo ise, suçlamaları reddederek, kendisine karşı bir karalama kampanyası yürütüldüğünü savundu.

#İmzaSahteciliği #UnterschriftenBschiss #İsviçre #Halkİnisiyatifi #Demokrasi #doğrudandemokrasi #schweiz #suisse #svizzera #switzerland #isviçredesavcılık #isviçredehalkoylaması #isviçredereferandum #isviçrekonfederasyonu

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

BASEL’DE EDU, ESC İÇİN AYRILAN MİLYONLUK BÜTÇEYE KARŞI REFERANDUM BAŞLATTI

yazar

Yayınlayan

on

By

Basel’de 2025’te düzenlenmesi planlanan Eurovision Şarkı Yarışması (ESC) için ayrılan yaklaşık 35 milyon Franklık bütçe, İsviçre’nin Hristiyan Demokrat Birliği Partisi (EDU) tarafından tepkiyle karşılandı. Parti, kamu kaynaklarının kullanılması ve dini sebepler nedeniyle referandum başlattı.

35 MİLYON FRANKLIK BÜTÇEYE TEPKİ

Basel-Stadt Büyük Meclisi, 11 Eylül’de yapılan oylamada, 2025 yılında İsviçre’de gerçekleştirilecek olan Eurovision Şarkı Yarışması için yaklaşık 35 milyon Franklık bir bütçe ayrılmasına karar vermişti. Ancak bu karara karşı çıkan EDU, özellikle vergi mükelleflerinin paralarının bu etkinlik için kullanılmasını eleştiriyor.

DİNİ VE MALİ GEREKÇELER

EDU’nun, ESC’ye karşı çıkışının temelinde yalnızca mali kaygılar değil, aynı zamanda dini sebepler de bulunuyor. Parti, “Stop ESC in der Schweiz” adlı internet sitesinde, antisemitizm, para israfı, okültizm ve satanizm gibi çeşitli gerekçelerle bu etkinliğin düzenlenmesine karşı olduklarını dile getiriyor. EDU, cinsiyet ideolojisini de hedef alarak bunun “kutsal evlilik düzenine ve cinsiyet kimliğine bir saldırı” olduğunu savunuyor.

REFERANDUM İÇİN 2000 İMZA GEREKİYOR

Referandumun başarıya ulaşabilmesi için 26 Ekim’e kadar en az 2000 imza toplanması gerekiyor. EDU, bu süreci hızlandırmak adına imza toplama kampanyalarını çeşitli platformlarda başlattı.

#Basel #ESC2025 #EDU #Referandum #Vergi #Eurovision #İsviçre #Bütçe #Din #Mali
#Referendum #Steuergelder #Eurovision #Schweiz #Finanzen #Religion #schwiiz #suisse #svizzera #switzerland #schwiizervolk






Haberin Devamını Oku

Dünya

SCHENGEN KRİZİ: ALMANYA’DAN AB ÜLKELERİNİ KIZDIRAN KARAR! DENETİMLER BUGÜN BAŞLADI…

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma süresi: 3 dakika

Almanya, Avrupa Birliği ile ilişkilerinde yeni bir kriz yaratan Schengen bölgesi sınır kontrollerine başladı. Bu karar, özellikle düzensiz göçle mücadele ve sınır ötesi suçlarla başa çıkma gerekçesiyle alındı. Ancak, Almanya’nın 9 komşu ülkesi bu kararı sert bir dille eleştiriyor.

KONTROLLERİN KAPSAMI VE ETKİSİ

Bugünden itibaren, Almanya’nın Avusturya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İsviçre, Fransa, Lüksemburg, Belçika, Hollanda ve Danimarka ile olan kara sınırlarında pasaport ve kimlik kontrolleri sıkılaştırıldı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu kontrollerin ülkeyi düzensiz göç ve sınır ötesi suç şebekelerine karşı koruma sağlayacağını ifade etti. Faeser, aynı zamanda bu denetimlerin “ülkenin güvenliğini korumak için gerekli bir adım” olduğunu vurguladı.

Almanya, bu kontroller kapsamında şimdiye kadar 30 bin kişinin ülkeye girişini engellediğini ve 1300’den fazla insan kaçakçısını yakaladığını duyurdu. Ancak, bu adım Avrupa’da özellikle Schengen bölgesinin temel ilkesi olan serbest dolaşıma zarar verdiği gerekçesiyle büyük tepki topluyor.

AB ÜLKELERİNDEN TEPKİLER: ‘KABUL EDİLEMEZ’

Polonya, Almanya’nın aldığı kararı sert bir şekilde eleştirerek, bu hamleyi “kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Polonya Başbakanı Donald Tusk, Almanya’nın bu adımının Schengen anlaşmasının fiilen askıya alınması anlamına geleceğini ve bunun Avrupa içindeki serbest dolaşımı baltaladığını söyledi.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ise sınır kontrolleriyle Schengen anlaşmasından geçici muafiyetlere gitmenin “yanlış bir strateji” olduğunu belirtti. Avusturya hükümeti de Almanya’nın daha fazla insanı geri çevirmesi durumunda bu kişileri kabul etmeyeceklerini açıkladı.

AŞIRI SAĞCI LİDERLERİN DESTEK MESAJLARI

Almanya’nın bu kararı, Avrupa’daki aşırı sağcı liderler tarafından ise memnuniyetle karşılandı. Hollanda Özgürlük Partisi’nden (PVV) Geert Wilders, Almanya’nın kararını “harika bir fikir” olarak nitelendirdi. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán da sosyal medya üzerinden “Kulübe hoş geldiniz” diyerek destek verdi. Fransa’dan Marine Le Pen ise Fransa’nın ne zaman benzer bir adım atacağını sorguladı.

AB KOMİSYONU’NDAN AÇIKLAMA

AB Komisyonu, Almanya’nın sınır kontrolleri kararını istisnai bir durum olarak değerlendirdiklerini ve bu kontrollerin Schengen anlaşmasına zarar vermemesi gerektiğini belirtti. Komisyon Sözcüsü Anitta Hipper, Alman hükümeti ile bu konuda temas halinde olduklarını ve Berlin’in bu kararı neden aldığını analiz ettiklerini açıkladı.

SCHENGEN BÖLGESİNİN GELECEĞİ TEHLİKEDE Mİ?

Schengen bölgesi, üye ülkelere sınır kontrolleri olmaksızın serbest dolaşım imkânı sağlıyor ve bu, Avrupa ekonomisinin kritik bir unsuru olarak kabul ediliyor. Ancak Almanya’nın aldığı bu karar, Schengen bölgesinin geleceği konusunda ciddi endişelere yol açmış durumda. Uzmanlar, bu tür sınır kontrollerinin yaygınlaşmasının, Avrupa’daki serbest dolaşımı ve ekonomik ilişkileri olumsuz etkileyeceğini düşünüyor.

Almanya, bu kararı 15 Mart 2025’e kadar sürdüreceğini AB’ye bildirdi. Ancak, Polonya gibi ülkeler bu durumun devam etmesinin Avrupa’daki iç pazarın ve serbest dolaşımın büyük zarar göreceği konusunda uyarıda bulunuyor.

AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ VE GÖÇ KRİZİ

Almanya, Avrupa’da en fazla mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumunda. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin raporuna göre, Almanya’da yaklaşık 3 milyon mülteci ve sığınmacı yaşıyor. Göç krizi, Avrupa’daki aşırı sağcı partilerin yükselmesine zemin hazırlarken, Almanya’nın bu yeni sınır kontrolleri uygulaması aşırı sağcı kesimler tarafından destek buluyor.

#Almanya #Schengen #AB #SınırDenetimi #Göç #Polonya #Fransa #Hollanda #Macaristan #Avrupa #deutschland #polen #ungarn #Frankreich #schweiz #isviçre

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRELİ MİLLETVEKİLİ NİK GUGGER AZERBAYCAN’DA KARA LİSTEYE ALINDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma süresi: 4 dakika

İsviçre Ulusal Meclisi üyesi Nik Gugger, Azerbaycan tarafından kara listeye alındı. Şubat ayında Azerbaycan’a seçim gözlemcisi olarak gitmek isteyen Gugger, Bakü Havalimanı’ndan geri çevrildi. Şimdi ise Azerbaycan yetkilileri, Gugger’in resmi olarak “istenmeyen kişi” ilan edildiğini doğruladı.

Bu kara listeye alınmanın nedeni, Gugger’in Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Azerbaycan aleyhine alınan bir karara destek vermesi olarak açıklanıyor. Kararla birlikte, Azerbaycan’ın konseydeki temsilcilerinin bir yıl süreyle meclis çalışmalarından men edilmesi onaylanmıştı. Toplamda 76 parlamenter daha aynı listeye eklenerek Azerbaycan’a girişleri yasaklandı.

KARA LİSTEYE ALINMANIN SEBEBİ NEDİR?

Nik Gugger, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) adına Azerbaycan’daki seçimleri gözlemlemek için bu ülkeye gitmek istemişti. Ancak Bakü Havalimanı’nda kendisine ülkeye girişin yasak olduğu bildirilmiş ve geri dönmek zorunda kalmıştı. Olayın arkasında yatan neden ise, Avrupa Konseyi’nin Azerbaycan’a yönelik aldığı bir yaptırım kararıydı. Konsey, Azerbaycan’daki seçim süreçlerini ve insan hakları ihlallerini eleştirerek Azerbaycan’ı bir yıl süreyle meclisten men etti. Bu kararı destekleyen milletvekilleri arasında yer alan Gugger, Azerbaycan hükümeti tarafından kara listeye alındı.

DİPLOMATİK GERİLİMİN ARKA PLANI

Azerbaycan ve Avrupa Konseyi arasındaki gerilim, özellikle seçim süreçleri ve Dağlık Karabağ gibi kritik konularda derinleşmişti. Avrupa Konseyi, Azerbaycan’ın insan hakları ve demokrasiye aykırı adımlar attığını savunarak temsilcilerini meclis çalışmalarından men etmişti. Nik Gugger, bu kararı desteklemiş ve Azerbaycan’ın demokrasi ilkelerine uymadığını ifade etmişti. Bunun üzerine, Azerbaycan 76 Avrupa Konseyi milletvekilini kara listeye aldı.

Gugger ise bu kararı kabul edilemez bulduğunu belirterek, “Azerbaycan’ın beni kara listeye alması, insan haklarına ve diplomatik haklarıma aykırıdır. Bu yasak derhal kaldırılmalıdır,” açıklamasında bulundu. Ayrıca, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis de bu diplomatik krize müdahil olarak Azerbaycan hükümetine giriş yasağının kaldırılması çağrısında bulundu.

AZERBAYCAN’IN TUTUMU

Azerbaycan hükümeti, aldığı bu kararın tamamen yasal ve egemenlik haklarına dayandığını belirtiyor. Bern’deki Azerbaycan Büyükelçiliği, yaptığı açıklamada, “Bu adım, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yasalarına uygun olarak alınmıştır ve devletimizin egemenlik hakları çerçevesindedir,” ifadelerini kullandı. Azerbaycan, dış müdahalelere karşı çıkarken, Batı ülkeleri tarafından yapılan eleştirileri reddediyor.

NİK GUGGER’İN TEPKİSİ VE ÇAĞRISI

Nik Gugger, Avrupa Konseyi ve İsviçre hükümetine çağrıda bulunarak Azerbaycan’ın kara liste uygulamasına karşı sert bir tavır alınması gerektiğini savundu. “Bu giriş yasağı, Avrupa değerlerine ve demokrasiye aykırıdır. Azerbaycan, Avrupa Konseyi üyesi olarak demokrasiye ve insan haklarına bağlı kalmak zorundadır,” dedi. Gugger, ayrıca bu yasağın insan hakları ihlali olduğunu ve diplomatik yollarla bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti.

#NikGugger #Azerbaycan #KaraListe #DiplomatikKriz #İsviçre #AvrupaKonseyi #schweiz #suisse #svizzera #haber #haberler

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler