Gündem
VW’DEN BÜYÜK VERİ SIZINTISI: BİNLERCE ELEKTRİKLİ ARAÇTA KONUM BİLGİLERİ SIZDI – İSVİÇRE’DE 22 BİN ARAÇ DA ETKİLENDİ
Volkswagen’in Yazılım Şirketinde Büyük Veri Sızıntısı
Volkswagen’in yazılım şirketi Cariad, Avrupa’da 800.000 elektrikli aracın hareket verilerinin internette korumasız bir şekilde erişilebilir hale gelmesi sonucu büyük bir veri sızıntısı yaşadı. Sızıntıdan etkilenen araçlardan 22.000’i ise İsviçre’de kayıtlı.
Veri Sızıntısının Detayları
Geçtiğimiz günlerde açıklanan verilere göre, VW, Seat, Audi ve Skoda markalarına ait araçların verileri, uzun bir süre boyunca Amazon’un bulut sisteminde herkese açık şekilde saklanıyordu. Bu araçların arasında 460.000’inin hareket verileri, kullanıcıların günlük yaşamları hakkında çıkarımlar yapabilecek kadar ayrıntılıydı. Ancak, Volkswagen’e göre, bu veriler yalnızca batarya ve şarj yazılımlarını optimize etmek için kullanılan verilerdi.
Şirket, bu veri sızıntısının bir yazılım hatasından kaynaklandığını ve şu anda sorunun giderildiğini belirtti. Buna rağmen, kişisel bilgilerin – örneğin şifreler ya da ödeme bilgileri – sızmadığı vurgulandı.
Şirketin Açıklamaları ve Güvenlik
Volkswagen, sızan verilerin yalnızca çevrimiçi hizmetlere kayıtlı ve internet bağlantısı olan araçları ilgilendirdiğini bildirdi. Bu araçlar için toplandığı belirtilen veriler, sürücünün şarj alışkanlıkları gibi bilgileri içeriyordu. Ancak, sızıntıya rağmen kişisel verilere, yani bireysel kullanıcı bilgilerine dair herhangi bir doğrudan erişim olmadığı ifade edildi.
Volkswagen, sadece Chaos Computer Club (CCC) tarafından fark edilen bu hatanın, ancak yüksek düzeyde uzmanlık ve büyük bir çaba gerektiren bir süreçle aşılabildiğini belirtti. CCC’nin, veriler üzerinde gerçekleştirdiği işlemler sayesinde bazı kullanıcı bilgileri hakkında fikir sahibi olabilmiş olsa da, bu veriler yalnızca anonimleştirilmiş verilere dayalıydı ve doğrudan bir kimlik tespiti yapılamadı.
İsviçre’deki Etkiler
Sızıntı, özellikle İsviçre’de 22.000 aracı etkiledi. Ancak Volkswagen’e göre, bu araçların kullanıcıları hakkında herhangi bir kişisel verinin sızması söz konusu olmadı.
Bu olay, araçların çevrimiçi bağlantısının daha güvenli hale getirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Şirket, şu anda sızıntıyı araştırmaya devam ediyor ve sürecin sonunda alınacak ek önlemler hakkında daha fazla bilgi verileceği belirtildi.
Sonuç Olarak: Dijital Verilerin Artan Rolü
Bu tür veri sızıntıları, dijital dünyada kişisel verilerin ne kadar kırılgan olabileceğini ve her geçen gün daha fazla kişisel bilginin çevrimiçi platformlarda yer aldığını gösteriyor. Kullanıcıların güvenliği konusunda dikkatli adımlar atılması gerektiği, özellikle araçların internet bağlantılı sistemlerinin güvenliğinin sağlanmasının önemi bir kez daha vurgulanmış oldu.
Gündem
İSVİÇRE’DE MÜLTECİLERE CİNSİYET ROLLERİ VE KADINLARA YAKLAŞIM EĞİTİMİ VERİLİYOR
İsviçre’de mülteciler, cinsiyet eşitliği ve cinsellik üzerine eğitim alıyorlar. Bu kurslar, özellikle kadınlara yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek ve farklı cinsiyet rollerini anlamalarına yardımcı olmak amacıyla düzenleniyor. Peki, mülteciler bu kurslarda neler öğreniyor?
Önemli Noktalar:
- Birçok mülteci, kadınların toplumda daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığı ülkelerden kaçtı.
- İsviçre’de onlara cinsiyet eşitliği konularında eğitim veriliyor.
- Uzmanlar, şiddet vakalarına dikkat çekerek, İsviçreli erkekler için de benzer eğitimlerin gerekliliğini vurguluyor.
Dünya genelinde kadınlar, çeşitli derecelerde ayrımcılığa uğruyor. Bazı ülkelerde bu ayrımcılık, devlet tarafından desteklenen şiddete dönüşebiliyor. Örneğin, İran’da 22 yaşındaki Jina Mahsa Amini, ahlak polisi tarafından tutuklanıp, muhtemelen dövülerek öldürülmüştü. Afganistan’da Taliban, 2021 yılında tekrar iktidara gelerek, kadınları baskı altına alan yasalar çıkarmaya başladı. Benzer şekilde, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet giderek artarken, Eritre’de kadın genital mutilasyonu yaygın bir sorun olarak kalmaya devam ediyor.
Cinsel Taciz: “Göçmenler Daha Sık Suçlu”
Afganistan, Türkiye ve Eritre, İsviçre’ye en fazla göç eden ülkeler arasında yer alıyor.
Uluslararası Af Örgütü’ne göre, 2023’te, sığınmacıların yarısından fazlası bu üç ülkeden geldi.
Kısaca: İsviçre’deki sığınma evlerinde yaşayan birçok insan, burada kadınların daha az ayrımcılığa uğradığı bir ortamda yaşamaya başlıyor.
Bu geçmiş deneyimlerin, cinsel tacizle ilgili istatistiklere de yansıdığı görülüyor. Suçlular çoğunlukla İsviçreli olsa da, göçmen kökenli erkekler de sıkça suçlu olarak öne çıkıyor.
Kriminolog Dirk Baier, Nau.ch’a yaptığı açıklamada, “Yabancı kökenli kişiler, suçlu olarak, nüfus oranlarının iki katı kadar daha fazla ortaya çıkıyor,” dedi. Bu, hem suç istatistikleri hem de anket çalışmaları ile doğrulandı.
Baier, ayrıca şunu ekledi: “Dolayısıyla, göçmenler daha sık suç işliyorlar.”
Erkekler, “Maço Normları” Nedeniyle Uygunsuz Davranışlar Gösteriyor
İsviçre’deki Cinsel Taciz ve Suçlara dair yapılan çalışmalarda, göçmenlerin erken yaşta evlenmeleri, finansal sorunlar, kötü yaşam koşulları, işsizlik ve düşük sosyal statü gibi durumların suçları teşvik eden faktörler olarak öne çıktığı belirtiliyor.
Baier, kültürel faktörlere de dikkat çekiyor: “Farklı göçmen gruplarında, erkeklerin kadınlara karşı uygunsuz davranışlar sergilemelerini teşvik eden maskülenlik ve maço normlarına rastlanabiliyor.”
Bu tür baskın davranışların toplumsal olarak mücadele edilmesi gerektiğini belirten Baier, “İsviçreli erkekler de bu suçları işliyor ve onlar da toplumun yarısını oluşturuyorlar,” dedi.
Zürich’teki Mülteciler İçin Kurslar
İsviçre genelinde, mültecilere yönelik cinsiyet rolleri hakkında kurslar düzenleniyor. Çoğu zaman bu kurslar zorunlu oluyor.
Caritas organizasyonu, mültecilerle çalışan ve bu tür kursları düzenleyen en büyük kurumlardan biri.
Bir örnek, Zürich kantonundaki Sihlau geçiş merkezi. Bu merkezde Caritas, mültecilerin entegrasyonu konusunda görevli ve bu konuda uzmanlaşmış bir ekip bulunuyor.
Daria Jenni, Caritas sözcüsü, Nau.ch’a yaptığı açıklamada, “Zürich’teki her sığınmacı, İsviçre’deki davranış kuralları hakkında bilgi alacakları bir kursa kaydediliyor. Bu kurallar, kadın eşitliği ve kadına yönelik şiddet gibi konuları içeriyor,” dedi.
LGBTİ Eşlikleri ve Çalışan Anneler Ders Programında
Kurslar, Zürich Asylum Organization (AOZ) tarafından yürütülüyor.
Silvia Weigel, AOZ sözcüsü, Nau.ch’a, “Kurs günlerinden birinde, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşcinsel partnerlikler, birliktelik, karma aileler gibi konular ele alınıyor. Toplum normları, değerler ve yasalar tartışılıyor,” dedi.
Kurslar, atölye tarzında yapılıyor ve katılımcılara sunumlar, tartışmalar ve grup çalışmaları sunuluyor.
Aargau kantonunda da benzer kurslar düzenleniyor.
Kurslarda LGBTİ+ Eşitliği de Ele Alınıyor
Ayrıca, bu kurslarda LGBTİ+ hakları, eşcinsel evlilikler ve iş yaşamındaki cinsiyet eşitliği gibi konular da işleniyor. Mültecilere, “Farklı aile yapıları ve cinsiyet eşitliği” gibi konuların anlatıldığı bu kurslar, katılımcıların toplumda daha kabul edilebilir ve saygılı bireyler olabilmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
Cinsel Sağlık ve İzinli İlişkiler
Cinsellik konusuna da değinilen kurslarda, katılımcılara cinsel sağlık, rıza ve aile içi şiddetle ilgili yasalar hakkında bilgi veriliyor. Bu eğitimlerle, mültecilere İsviçre’deki yasaların ne kadar katı ve cinsiyet eşitliğini desteklediği öğretiliyor.
Eğitimlerin Zorlukları ve Toplumdan Gelen Tepkiler
Ancak, bazı katılımcılar için cinsiyet eşitliği, gelir eşitliği veya kadın erkek eşitliği gibi konular başlangıçta anlaşılması zor olabiliyor. Bern kantonunda, bu tür kurslarda cinsel sağlık gibi konuların utanç verici bulunabileceği ve konuşmanın zor olduğu belirtiliyor.
Eğitimlerin İsviçreliler İçin de Gerekli Olduğu Vurgulanıyor
Kriminolog Dirk Baier, İsviçreli erkekler için de cinsiyet eşitliği üzerine eğitimlerin gerekli olduğunu savunuyor. Baier, “Cinsiyet eşitliği konusu, yalnızca yeni gelen mülteciler için değil, her İsviçreli okulda ve sınıfta öğretilmesi gereken bir konu olmalıdır,” diyor.
Sonuç olarak, İsviçre, mültecilerin topluma entegrasyonunu sağlamak ve cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla eğitimler düzenliyor. Ancak uzmanlar, bu eğitimlerin yalnızca mültecilerle sınırlı kalmaması gerektiğini, toplumun tüm kesimlerinde cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor.
İsviçre’ye gelen birçok göçmen, özellikle Afganistan, Türkiye ve Eritre gibi ülkelerden geliyor.
Jina Mahsa Amini, İran’da ahlak polisi tarafından tutuklandıktan sonra hayatını kaybetti. Muhtemelen dövülerek öldü.
Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet giderek artıyor.
Gündem
NOVARTİS, ABD’DE YENİDEN DOKTORLARA RÜŞVET VERDİĞİ İDDİALARIYLA YARGILANACAK
İsviçreli ilaç devi Novartis, ABD’de tekrar şüpheli bir dava ile karşı karşıya. Şirket, multiple skleroz (MS) ilacı Gilenya‘nın tanıtımı için doktorlara rüşvet verdiği gerekçesiyle yargılanacak. Bu dava, eski bir çalışan tarafından açılan ifşa davasının ardından tekrar gündeme geldi.
Davanın Detayları
ABD Manhattan 2. Temyiz Mahkemesi, 2022 yılında New York’ta bir bölge mahkemesinin davayı reddetme kararını iptal etti. Bu gelişme, 2013 yılında Novartis’i, Gilenya ilacını tanıtmak için doktorlara para ödemekle suçlayan eski şirket temsilcisi Stephen Camburn’ın açtığı davanın yeniden görülmesini sağladı. Camburn, Novartis’in, doktorlara binlerce dolar ödeyerek ve onları lüks restoranlarda akşam yemeklerine davet ederek, ilaçlarını tanıtmalarını sağladığını iddia ediyor. Bu uygulamanın, Medicare gibi devlet sağlık sigortalarına dolandırıcılık yaptığı ileri sürülüyor.
Hukuki Süreç ve Sonuçlar
Novartis, şu ana kadar davaya ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı. Gilenya, şirketin önemli gelir kaynaklarından biri olmaya devam ediyor ve 2023’te dünya çapında yaklaşık 1 milyar Amerikan doları gelir elde etti. Ancak, bu gelir son yıllarda önemli ölçüde azaldı. Gilenya’nın satışları, şirketin toplam gelirlerinin 45,4 milyar dolar olduğu 2023 yılı itibarıyla düşüş gösterdi.
Bu dava, Novartis’in yasal mücadelesinin yeni bir aşamasını işaret ediyor ve şirketin ABD’deki satış stratejilerinin daha fazla inceleme altında kalmasına neden olabilir.
Sonuç olarak, ABD’deki yargı süreci, Novartis için önemli bir dönüm noktası olabilir. Şirketin, hem finansal hem de itibar açısından bu dava ile nasıl bir sonuç alacağı merakla bekleniyor.
Dünya
ABD’DE CEZAEVİ SKANDALI: SİYAHİ MAHKÛM GARDİYANLARIN ŞİDDETİYLE ÖLDÜRÜLDÜ
ABD’nin New York eyaletinde siyahi mahkûm Robert Brooks, beyaz gardiyanlar tarafından maruz kaldığı şiddet sonucu hayatını kaybetti.
- Tarih: 9 Aralık 2024
- Yer: Marcy Cezaevi, Oneida County
New York Başsavcısı Letitia James tarafından kamuoyuyla paylaşılan görüntüler, mahkûmun cezaevi personeli tarafından darp edilerek öldürüldüğünü ortaya koydu. Brooks’un ölümüne yol açan şiddet, cezaevi sistemindeki ırkçılık ve kötü muamele tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
OLAYIN DETAYLARI
- Taşıma sırasında şiddet: Brooks, başka bir cezaevinden Marcy Cezaevi’ne transfer edilirken gardiyanlar tarafından sert müdahaleye uğradı.
- Videoların içeriği: Görüntülerde Brooks’un kelepçeli halde bir sedyeye bastırıldığı, yumruklarla ve ayak darbeleriyle dövüldüğü, boynunun sıkıldığı ve nefes almakta zorlandığı görüldü.
- Sonuç: Brooks, ertesi gün hastanede yaşamını yitirdi. Ön incelemelerde ölümün boyun yaralanmaları ve dışarıdan uygulanan şiddet nedeniyle meydana geldiği belirtildi.
KAMUOYU TEPKİSİ
- Valilik ve savcılık açıklamaları: New York Valisi Kathy Hochul, olay karşısında “şok ve dehşet içinde” olduğunu belirterek, 13 gardiyan ve bir sağlık personelinin görevine son verildiğini açıkladı.
- Sivil toplum tepkileri: Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) gibi hak savunucusu kuruluşlar, cezaevindeki “şiddet kültürü”nü kınadı ve kapsamlı reform çağrısı yaptı.
SORUNUN KÖKENİ
Cezaevlerindeki ırkçılık ve kötü muamele iddiaları yeni değil. Marcy Cezaevi’nde geçmişte de benzer olaylar rapor edilmişti:
- 2022 Raporu: Correctional Association of New York (CANY) tarafından yayımlanan raporda, cezaevinde mahkûmlara yönelik sistematik ırk ayrımcılığı ve kötü muamele belgelenmişti.
- Etnik eşitsizlik: Marcy Cezaevi’nde mahkûmların çoğunluğu siyahi ve Latino iken, çalışanların %90’ından fazlasının beyaz olduğu biliniyor.
SONUÇ VE YANSIMALAR
Robert Brooks’un ölümü, ABD cezaevlerindeki sistemik sorunları bir kez daha gündeme taşıdı. Bu trajik olay, insan hakları ihlallerine karşı mücadelede önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak reform çağrılarının hayata geçip geçmeyeceği, önümüzdeki süreçteki gelişmelere bağlı.
#ABD #CezaeviŞiddeti #Irkçılık #RobertBrooks
-
E-Dergi10 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi9 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam8 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre10 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya1 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem1 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem4 ay önce
HÄGENDORF’TA TÜRKÇE “SİZ BENİ YAKTINIZ SİZ!” DİYE BAĞIRDIĞI DUYULAN ADAM KENDİNİ YAKTI: DURUMU AĞIR, HELİKOPTERLE HASTANEYE KALDIRILDI
-
Gündem1 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ