Gündem
Graubünden’de Yüksek İrtifada Roma Askeri Kampı Keşfedildi
19 Ağustos 2024 – İsviçre’nin Graubünden kantonunda, Surava köyü yakınlarında yapılan arkeolojik kazılarda dikkat çekici bir buluntuya imza atıldı. Arkeologlar, 2200 metre yükseklikte, 65 x 70 metre boyutlarında ve çevresi surlarla korunan bir Roma askeri kampı keşfettiler. Bu buluntu, Avrupa’nın en yüksek konumlu Roma askeri kampı olarak kayıtlara geçti.
Kampın Tarihi ve Önemi
Surava’daki Colm la Runga bölgesinde bulunan bu askeri kamp, Roma dönemindeki askeri stratejiler ve hareketlilik hakkında yeni bilgiler sağlıyor. Arkeologlar, bu kampın Roma birliklerinin 70 kilometrelik bir mesafeyi nasıl geçtiğini ve bölgenin kontrolünü nasıl sağladığını aydınlatmaya yardımcı olacağını belirtiyor. Daha önce Septimer Geçidi’nde kurulan ilk kamp ve Burvagn’daki savaş hakkında bilgi sahibi olunmasına rağmen, bu yeni buluntu bölgenin askeri tarihine dair detayları daha da netleştiriyor.
Buluntular ve Güvenlik Önlemleri
Kamp alanında, Roma askerlerine ait silahlar, ekipmanlar ve özellikle nadir bulunan kurşun sling taşları (slöderbleie) bulundu. Bu taşlar, Roma lejyonlarının isimleriyle damgalanmış ve koleksiyoncular ile yasa dışı avcılar arasında büyük ilgi görüyor. Bu nedenle, arkeologlar buluntuları bir yıl boyunca gizli tutarak kamp alanının güvenliğini sağlamayı tercih ettiler.
Teknolojik Yenilikler ve Keşif Süreci
Kampın keşfi, Swisstopo’nun yüksek çözünürlüklü dijital arazi modelinin geliştirilmiş bir versiyonu sayesinde mümkün oldu. Yeni model, 2000 metre yüksekliğindeki yapıları hassas bir şekilde tespit etmeyi sağladı. Arkeologlar, bu verileri kullanarak dikkat çekici bir arazi yapısını tespit etti ve keşfe imza attı.
Bu önemli buluntu, Roma dönemine dair yeni bilgiler sunarken, bölgenin tarihi değerini artırıyor ve arkeolojik araştırmalar için önemli bir referans noktası oluşturuyor.
#RomaKampı #Arkeoloji #Graubünden #İsviçreKeşifleri #TarihiBuluntu #İsviçrehaberler
Gündem
ZUG KANTONU VATANDAŞLIK BAŞVURULARINDA PATLAMA – NEDENİ YENİ YASALAR
Zug Kantonunda, 1 Ocak 2025’te yürürlüğe giren yeni ve daha sıkı vatandaşlık şartları nedeniyle başvurularda büyük bir artış yaşandı. Birçok kişi, eski düzenlemelerin sunduğu kolaylıklardan yararlanabilmek için 2024 yılı sonuna kadar başvuru yapmayı tercih etti.
Başvurularda Büyük Artış
Zug Göçmenlik Dairesi’ne göre, 2023 yılında toplamda 393 vatandaşlık başvurusu yapılırken, 2024 yılında bu sayı 600’e yaklaştı. Özellikle dil ve sosyal yardım şartlarının zorlaşacağı bilindiği için birçok kişi acele etti.
Yeni Vatandaşlık Şartları
1 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe giren düzenlemeler, vatandaşlık başvurularını daha zorlu hale getiriyor. İşte dikkat çeken değişiklikler:
- Sosyal Yardım Şartı: Son 5 yıl içinde sosyal yardım alınmamış ya da alınan yardım tamamen geri ödenmiş olmalı. (Önceden bu süre 3 yıldı.)
- Dil Seviyesi: Başvuru sahiplerinin B2 seviyesinde Almanca konuşma, B1 seviyesinde ise yazma becerisi göstermesi gerekiyor.
- Yaş Sınırı: Reşit olmayan başvuru sahipleri, ancak 16 yaşından itibaren kendi başvurularını yapabilecek.
Zorluklar ve Eleştiriler
Yeni düzenlemeler, başvuru sahipleri için ciddi zaman ve maliyet yükü oluşturuyor. Dil becerilerini geliştirmek isteyen kişiler, 200 ila 300 saat ek eğitim almak zorunda kalabilir. Özellikle yaşlılar ve düşük eğitim düzeyine sahip bireylerin bu seviyelere ulaşmasının zor olacağı belirtiliyor. Zug Göçmenlik Dairesi yetkilisi Esther Dunn, “Dil gereksinimleri bazı gruplar için ciddi bir engel oluşturabilir,” dedi.
Hedef: Daha İyi Entegrasyon
Zug İçişleri Dairesi, bu düzenlemelerin entegrasyonu güçlendirmeyi amaçladığını belirtti. Yetkililer, İsviçre vatandaşlığına kabul edilen bireylerin, toplumsal, ekonomik ve politik yaşama tam katılım sağlayacak seviyede olmalarının önemine dikkat çekti.
Gündem
4 GENÇ KIZA 1. SINIFA GİRİŞ YÜZÜNDEN CEZA – ÖĞRETMENLER BİRLİĞİ SBB’Yİ ELEŞTİRDİ
İsviçre’nin Luzern kantonunda, okuldan sonra bölgesel bir trene binen 15 yaşındaki dört kız öğrenci, 1. sınıf vagonuna girmeleri nedeniyle İsviçre Federal Demiryolları (SBB) tarafından cezalandırıldı.
Olay, özellikle yoğun saatlerde sıkça karşılaşılan bir durumu yansıtmaktadır. 2. sınıf vagonunun girişinin kalabalık olmasından dolayı, gençler başka bir seçenek bulamayarak 1. sınıf vagonunun giriş kapısını kullandılar. Ancak, yalnızca 2. sınıf biletiyle seyahat edenlerin 1. sınıfa girmeleri yasaktır. Bu nedenle, kontrolörler tarafından fark edilen genç kızlar, her biri 75 franklık ceza ödemek zorunda kaldı.
Kızlardan birinin annesi, cezanın orantısız olduğunu belirterek SBB’ye başvurdu. Ancak SBB, 2. sınıf biletiyle 1. sınıf vagonlarında bulunmanın, giriş alanları, koridorlar ve bekleme alanları dahil olmak üzere tamamen yasak olduğunu belirterek, herhangi bir esneklik göstermedi.
2016 yılına ait açıklamalara göre, SBB o dönemde, bölgesel trenlerde 2. sınıf bileti olan yolcuların 1. sınıf vagonlarının giriş alanlarında bulunmasına izin veriyordu. Ancak, SBB’nin bu yaklaşımı artık geçerli değil ve kurallar sıkı bir şekilde uygulanıyor.
Luzern kantonunun merkezi tren hattı (Zentralbahn) ise SBB’nin uygulamasını doğru bulduğunu belirtti ancak ceza tutarının yarıya indirildiği ifade edildi.
Lehrernetzwerk Schweiz (LNCH), olayla ilgili sert bir açıklama yaptı. Öğretmenler Birliği, gençlerin sadece birkaç dakika boyunca 1. sınıf vagonunun ön kısmında bulunduklarını, çünkü 2. sınıf vagonunun tamamen dolmuş olduğunu belirtti. Bu nedenle, kontrolörlerin gösterdiği sert tutumun gereksiz ve orantısız olduğunu ifade etti.
LNCH, SBB’nin çocuklar ve gençlerle olan tutumunun hatalı olduğunu vurgulayarak, ceza bedellerini ödeme teklifinde bulundu. “Bizim için gençler 1. sınıf,” diyen LNCH, Luzern kantonundan gelen dört kızın cezalarını üstlenmek için ailelerin kendilerine başvurmasını istedi.
Öğretmenler Birliği, gençlerin eğitim ve sosyal gelişimleri açısından daha dikkatli ve anlayışlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ifade etti.
Gündem
İSVİÇRELİLER ET TÜKETİMİNİ AZALTIYOR: FLEXİTARYANLARIN SAYISI ARTIYOR
Yapılan araştırmaya göre, İsviçre’deki hanelerde et tüketimi azalırken, Flexitaryan sayısı artıyor.
İsviçre’deki hanelerde et tüketimi giderek daha az tercih ediliyor. St. Gallen Üniversitesi’nin yaptığı son ankete göre, 2022’de hayvansal ürünleri hiçbir kısıtlama olmadan tüketen hanelerin oranı %71 iken, 2024’te bu oran %64’e düştü.
Bu değişimde en belirgin artış, “Flexitaryan” olarak tanımlanan kişilerde yaşandı. Flexitaryanlar, et ve balık tüketimini bilinçli olarak azaltan ancak tamamen terk etmeyen kişiler olarak tanımlanıyor. Araştırma sonuçlarına göre, 2022’de Flexitaryan olarak tanımlanan hanelerin oranı %18 iken, 2024’te bu oran %27’ye çıkarak %45’lik bir artış gösterdi.
Buna karşın, vegan ve vejetaryen beslenme biçimlerinde çok fazla bir değişiklik gözlemlenmedi. Vejetaryen hanelerin oranı %7,8’den %8,1’e, vegan hanelerin oranı ise %0,5’ten %0,3’e düşerek düşük kaldı.
Süt Tüketimi Sabit Kaldı
Et ve balık tüketimi azalırken, süt ürünleri tüketimi ise sabit kaldı. Çalışmaya göre, süt ve yoğurt alternatiflerinin artmasına rağmen, bitkisel bazlı süt ve yoğurt ürünlerinin tüketimi İsviçre’de hala oldukça düşük seviyelerde kaldı.
St. Gallen Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği araştırma, 2024 yılı Mayıs ve Haziran aylarında yapılan 308 hane görüşmesine dayanmaktadır. Mayıs ayında İsviçre’de yoğun yağışlar yaşanması, bu dönemde barbekü sezonunun gecikmesine neden olmuş ve bu durum tüketim alışkanlıklarını etkileyerek araştırmanın sonuçlarını şekillendirmiş olabilir
-
E-Dergi11 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi10 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam9 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre11 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya2 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem2 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem2 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Kültür Sanat1 yıl önce
Ferdi Tayfur’un Mücadele Dolu Hikayesi: Şeker Hastalığı ve Organ Nakli